Baekhyun iki gündür tiyatro kursuna gelmiyordu. Chanyeol merak etmeye başlamıştı bile. Çünkü tüm temizlik işi ve Romeo-Juliet çalışmaları ona kalmıştı. Kesinlikle, Baekhyun'u merak ettiği için değildi bunlar. Baekhyun'u merak edemeyecek kadar nefret ediyordu.
Hatta o karamel rengi saçlarını yolmak, güzel elleriyle zımpara yaptırmak, süt beyazı boynuna dişlerini geçirmek istiyordu...
Chanyeol yürürken birden durdu. "Ulan ben vampir miyim, boynunu ısırmak isteyeyim?" diye sordu kendi kendine.
Kafasını iki yana salladı ve yoluna devam etti. Bugün Daesung'un yanına gidecekti ve aynı Baekhyun'a dediği gibi geri barışacaktı. Yolun yarısını geldiğinde geri dönmek istiyordu. Nedenini bilmiyordu. Ama Daesung'u görmeyi hiç ama hiç istemiyordu. Belki gerçeklerden korkuyordu.
Karşısına geçip,"Bunları ben yazmadım. Hepsini Baekhyun denilen herif yaptı." derse, Daesung'un, Chanyeol'ü affetme ihtimali kaç olabilirdi...
Chanyeol bilmiyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Sanki dört çocukla ortada bırakılmış dul kadınların hissettiklerini hissediyordu. Son bir ay içinde Baekhyun'la tanışmıştı ve başına gelmeyen kalmamıştı. Cidden, neredeyse normal hayatında değişiklik yaratan bir ay..
Düşünceleriyle boğuşurken Daesung'un bir hafta önce buluşalım dediği kafeye gelmişti bile. Daesung her zaman burada takılırde ve Chanyeol daha önce gitmeye hazır değildi. Şimdi Daesung'a sürpriz yaparak her şeyi düzeltebilridi diye düşünüyordu. Eğer Daesung kafe de değilde arayıp buraya gelmesini söyleyebilirdi.
Kapıdan hemen geçince renkli masalar Chanyeol'ü karşılamıştı. Gülümseyerek Daesung'un olduğu masayı gözleriyle aramaya başladı. Yüzünde ki gülümsemesiyle sanki birisine ihanet ediyormuş gibi hissediyordu. Gözleriyle etrafı taradığında Daesung'u görmüştü bile. İlk önce biraz durdu, ne diyeceğini düşünüyordu. Daesung'un yanında rezil olmak istemiyordu.
Beklerken, Daesung'un masasına yakışıklı bir genç yaklaştı. Chanyeol olanları anlamaya çalışıyordu. Daha iki-üç gün önce Daesung barışmak istemişti, bu yanında ki çocukta kimdi o zaman? Chanyeol sesini çıkartmadan izlemeye devam etti.
Gördüğü çocuk ilk önce gülümseyerek Daesung'un yanına geçti ve dolgun dudaklara öpücük kondurdu. Ardından Daesung'un elini tutarak bir şeyler söyledi. Pekala, bu kadarı Chanyeol için fazlaydı. İkinci defa aynı şeyleri yaşıyordu. Yine Daesung, Chanyeol'ü bırakıyordu. Chanyeol hiç yanlarına gitmeden geldiği gibi geri dönmeyi seçti. Kesinlikle üzülmemişti. Sadece aynı hataya iki defa düşmek canını yakmıştı.
Şimdi hemen tiyatro salonuna gidip Romeo-Juliet'i çalışacaktı. Ve içinden bir ses Baekhyun'a özür borçlu olduğunu söylüyordu. Bunu düşünebilirdi.
*
Chanyeol, tiyatro salonun bahçesinden girdiğinde sahne arkadaşlarının çimlerde oturup muhabbet ettiğini gördü. Biraz sonra da prova yapabilirdi. Gülümseyerek yanlarına vardığında, "Hey," dedi yüzünde ki gülümsemesi hala dururken, "Selam, çocuklar."
Herkes aynı anda Chanyeol'e "Selam."dedi.
Chanyeol oturan gruba baktı; Sehun, Luhan, Kai, D.O, Suho, Lay, Kris, Tao, Xiumin, Chen, GD ve TOP...Hepsi buradaydı. Ama Baekhyun yoktu. Merakı giderek artıyordu, maalesef ki arkadaşlarına Baekhyun'u sormaya çekiniyordu.
"E, ne yapıyorsunuz?" diye sordu Chanyeol arkadaşlarıyla biraz da olsa kaynaşmak amacıyla, "Çiftlerinze alıştınız mı?"
"Ben çok memnunum!" dedi Sehun cıvıldayan sesiyle, "Sadece penisimi darbelere karşı korumak için koruyucu aldım. Onun dışında sorun yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destiny :: BaekYeol
Fanfiction"Buraya iki geliş amacınız var. Hepiniz tiyatroyu seven insanlarsınız, değil mi?" Bay Hee Chul'un sorusuna, herkes kafasını salladı. "Diğer amacım ise birazdan seçeceğim eşleriniz ile kaderinizi birleştireceğim." Sahnedeki öğrenciler anlamayan gözl...