"Anlamıyorum!" dedi Tao bağırarak, cidden Kris'i zerre kadar anlamıyordu. Kris böyle davrandığı sürece de asla alamayacaktı.
"Nesin sen?" diye devam etti, "Suratsız, gereksiz, zevksiz, soğuk, her şeyi reddeden, umursamaz görünümlü takıntılı, kalpsiz, amaçsız? NESİN SEN?!"
Tao her zaman sessiz kalmıştı ama artık dayanamıyordu. Kris, ona böyle davranırken rahat olup kimseyle iyi geçinemiyordu. Kris her saniye kalbini kötü sözlerle paramparça edip, ondan bir hastalıklıymış gibi uzak dururken hiçbir şey kolay değildi.
Tao hassastı ve Kris'in bilerek üzerine gelmesi...Katlanılamazdı.
"Sadece seninle tiyatro dışında da arkadaş olmak istemiştim, " sessizce mırıldandı, "Senin, bana bile bakmadan, 'Defol git!' demeni gerektirecek ne yaptım?! Sadece Luhan, Sehun ya da Baekhyun, Chanyeol gibi arkadaş olmak istedim!"
Evet, Tao sadece diğer insanlar gibi arkadaş olmak istemişti. Kris, onunla konuşmuyordu, ilk başlarda Tao bunu şaka olarak algılıyordu. Ama Kris abartmaya başlamıştı.
Kris, Tao'yu dinledikten sonra -aslında dinlemiş gibi yapıyordu- ellerini cebine koyarak yarım ağız sırıttı.
"Sana iki kelime söyleyeceğim." dedi.
Tao umutla kafasını salladı. Kris belki kendisinden özür dileyebilirdi. 'Özür dilemek' de iki kelimeydi. Tao'nun içinde ki umut kırıntıları yüzüne yansıyordu.
Kris iç geçirip gözlerini başka yere sabitledi, "Söyleyeceğim şey..." Yarım ağız geveledi, "Tarzım değilsin."
Ve Tao'nun bütün umut kırıntıları bir anda yok olmuştu.
*
"Xiu~" diye bağırdı Chen gür sesiyle.
Tiyatro günlerini seviyordu, tabii ki yanında Xiumin olduğunda. Xiumin, Chen için çok iyi bir arkadaştı. Chen'in espirilerini her zaman dinlerdi, Chen'le ilgilenir, mutsuz olduğundaㅡki Chen bunu Xiumin, kendisiyle ilgilensin diye yapıyorduㅡ Xiumin hemen yanında biterek arkadaşına yardımcı oluyordu.
Ve Chen daha fazla Muzcuğuyla vakit geçirmek istiyordu. Çünkü Xiumin çok iyi bir arkadaştı ve Chen bunun hep böyle devam ederek bir dostluğa dönüşmesini istiyordu. *Yazar burada Xiuchen olamayacağını belirtir.by.*
"Efendim, Chen?"
"Benimle Pamuk Prenses ve yedi baozileri oynar mısın?"
"Bir dakika." Dedi Xiumin, "Şu an gülmüyorum, fark ediyorsun, değil m?"
"Çünkü gül değilsin." Chen söylediği gibi kaçtı.
"BURAYA GEL. SEN BİTTİN BOK SURAT!"
*
"Neden kaçıyorsun ki?" Chanyeol, maket ağacın arkasına saklanan Baekhyun'a söyledi, "Seni öptüm ve pişman değilim. Gel buraya."
Baekhyun, kendini daha çok ağacın arkasına sakladı. O gün Chanyeol, Baekhyun'u öpmüştü ve yoldan geçen bir teyze onları görüp Chanyeol'ün kafasına bastonu indirerek dev olana bağırmıştı. O da yetmezmiş gibi Chanyeol'ün kafası şişmişti, kocaman olan kafası daha da büyümüştü.
Ve Baekhyun'a tecavüze uğrayan mağdur genç denilmişti. Sonra yaşlı teyze Baekhyun'u kolundan tutarak karakola götürmek ve Chanyeol'ü şikayet etmesini istemişti. Baekhyun, teyzeye Chanyeol'ün kendi isteğiyle öptüğünü söyleyince; teyze bu sefer Baekhyun'un kendini pazarladığını sanmıştı.
Böylece Baekhyun, Chanyeol'le olan ilk romantik anısını tam bir boka döndüğünü canlıca seyretmişti.
Bunların hepsine sebep olduğu için Baekhyun, Chanyeol'ün telefonlarını açmamış, mesajlarına bakmamıştı. Hatta bugün tiyatroya bile gelmeyecekti ama sırf gösterisi olduğu için gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destiny :: BaekYeol
Fanfic"Buraya iki geliş amacınız var. Hepiniz tiyatroyu seven insanlarsınız, değil mi?" Bay Hee Chul'un sorusuna, herkes kafasını salladı. "Diğer amacım ise birazdan seçeceğim eşleriniz ile kaderinizi birleştireceğim." Sahnedeki öğrenciler anlamayan gözl...