GD ve TOP kursları bittiğinde salonda ki sandalyelere oturdular. Fazla yorulmuşlardı, biraz diğerlerini izleyip sonra evlerine dağılırdılar.
GD eliyle kırmızı saçlarını geriye attı. Alnına yapışan saçlardan bir nebze de olsa kurtulmuştu. Kafasını sol tarafına çevirdiğinde sandalyeyle ilişkiye girmiş bir TOP görmeyi tabii ki de bekliyordu!
GD, TOP'nin sandalye, ahşap, tuval, alçıdan heykeller, şekilsiz resimlere fetişi olduğunu anlatmıştı.
Hayır yani, bir insan neden telefonuna günde 2529236292282393 tane masa, sandalye fotoğrafı çekip, Instagram'a atma isteği duyarak takipçilerinden bir sürü küfür yerdi ki? (YN; Hepinizden çok ben merak ediyorum aqgsjansks)
O da yetmezmiş gibi aylar öncesinden yediği yemeklerin fotoğrafını çekip hepsini bir anda atıyordu. GD sadece üzülüyordu. Böyle kafasında ki jole bile beyninden fazla olan insanı ıslah etmeye çalıştığı için üzülüyordu.
TOP kendi üzerinde gözleri hissettiğinde kafasını GD'ye doğru çevirdi.
"Gelsene güzelim." dedi yanında ki 'özel' sandalyeyi işaret ederken.
"Yok almayayım ben,tşk."
"Sen küfür mü ettin?" TOP ficlerde ki gibi tek kaşını kaldırarak sormaya çalıştı ama nafileydi. 40 yaşına gelmiş amcaların miniklere yaptığı cilveler gibi kaşları havaya kalkmıştı. Zaten 40 yaşına çok az kalmıştı. Evde kalacaktı.
Tam bir Nuri Alço diye içinden geçirdi GD.
"Küfür etmedim, teşekkür ettim." GD açıkladı. Aslında küfür etmişti...
"O zaman bende sana tşk ediyorum." dedi TOP safça, nereden bilebilirdi ki bunu topluluk içinde dediğinde dayak yiyeceğini...
"Öd."
"Ok."
"Bb."
İkisi de yerinden kalkarak salondan birbirlerini tanımıyormuş çıktılar.
*
"Suholar!" Lay sevinçle bağırdı. Suho'nun evine gelmişlerdi ve uzun süredir bir şey üzerinde çalışıyorlardı.
"Oh, galiba bu olabilir!" Suho, sevgilisini onayladı. *Burada yazar fazla feelsden öldü. Tşk.*
"Her şey güzel ama dolar senin neyine yetmiyor ki?" Lay anlamayarak sordu. Cidden, Suho yeni para birimini ne yapacaktı?
'Suholar, Sueuro, Sudolar, Sudolmaz..' Bunun gibi bir sürü isim üretmişlerdi. Artık Lay'in sevgi dolu beyini yanmaya başlamıştı.
"Suho'şş~" Lay yine uzun hava söylemeye başlamıştı. Suho bıkkınlıkla göz devirdi, Lay bunu her yaptığında içinde halay çekme isteği uyandırıyordu.
"Efendim, paracıklarım kadar değerli tek insan." Suho gülümsedi ve Lay'in beyaz alnına sulu bir öpücük kondurdu.
"Ş-Şey..." dedi Lay, parmaklarıyla oynarken, "B-Benim canım elmaslı havyar çekti." *Gerçekten öyle bir şey varmış,üzücü.Birde dünyanın en pahalı yiyeceklerinden imiş...*
"YUH ANASININ NANASI!" Suho sesini istemsizce yüksek çıkardı, "Sen, onun kaç para olduğunu biliyor musun?!"
"Bilmiyorum."
Suho derin bir nefes aldı, "Hayatında hiç yedin mi? Hadi onu geçtim, resimini gördün mü?"
"Hayır." Lay başını iki yana salladı, "Geçen komşunun kızının teyzesinin kuzeni hamileymiş. Telefonda konuşurlarken "Canım elmaslı havyar çekti' dediğini duydum, ve onun yerine benim canım çekti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destiny :: BaekYeol
Fanfiction"Buraya iki geliş amacınız var. Hepiniz tiyatroyu seven insanlarsınız, değil mi?" Bay Hee Chul'un sorusuna, herkes kafasını salladı. "Diğer amacım ise birazdan seçeceğim eşleriniz ile kaderinizi birleştireceğim." Sahnedeki öğrenciler anlamayan gözl...