Bölüm-2

283 27 10
                                    

Üç gün oldu geleli, Gangnam bölgesine yerleştik. Yanımızda iki Koreli, bir Türk çalışan var.
Buranın havasını sevdim üç gündür hava kapalı yağmur yağmamak için direniyor resmen. Nasıl bir insansam çoğunluğun aksine açık havayı değil, kapalıyı severim.

Ah Kaan her şeyi düşünmüş, beni benden iyi tanıyor. Gelir gelmez kapıdaki bisiklet dikkatimi çekmişti. Kaan benim için almış. Kafam bozukken yapmayı en sevdiğim şeydir bisiklet sürmek.

Çıkıp gezmek istedim biraz. Pazartesi okula başlayacaktım bari o zamana kadar tadını çıkarayım dedim. Eşofmanlarımı giyip koşuya çıktım. Her ne kadar istemeye istemeye gelsemde şehir gerçekten güzel hakkını yiyemem.

Ah çok yorulmuştum. Yağmur sonunda yağmaya başladı. Evimin olduğu sokağa dönecekken bir bağırma duydum.


Sese doğru gittim. Evimin yan sokağından geliyordu. Sokağın başındaki ağaçların arkasına gizlenip izlemeye başladım.

Üç kişi bir oğlanı tutuyorlardı. Uzun boylu iyi giyinimli bir oğlanda tuttukları çocuğa bir yandan vuruyor diğer yandan çocuğun elindeki kitapları alıp alıp yırtıyordu.

Sessiz kalamazdım. Ama geleli henüz üç gün olan bu ülkede gidip karşılarına dikilmeye de yemedi. Ah Türkiye de olacaktı ki... O oğlanı doğduğuna pişman ederdim. Güçsüz ve savunmasız birine bunu nasıl yapar yediremedim bir türlü kendime.

O an elimden tek bir şey gelirdi ve bende hemen yaptım. Polisi aradım şikayet ettim adresi falan verdim. Polisle konuşurken bir yandan hala saklanmış iziliyordum. Tam o sırada başıma çektiğim kapşonumu biri çekti.

O an korkudan öleceğimi sandım. Arkamı dönüp ona baktığımda sarı saçlı, çatık kaşlı yunan heykellerini andıran biri olduğunu gördüm. Bu yüzü iyice kazıdım aklıma. Çünkü ben daha önce böyle bir korku yaşamamıştım.

-Ne yaptığını sanıyorsun. Dedi

Ve o an beni öldüreceğini bile düşündüm. Sanırım buda onlardandı. Kapşonumu elinden kurtarıp ardıma bile bakmadan eve gittim.

Eve girdiğimde nefes nefese kalmıştım. Kaan koşarak geldi korkmuş gözlerle bana bakıyordu. Onun bu halini çok seviyorum

- Telaşlandın mı benim için?

-Hayır.

-Öyleyse ne?

-Şu haline bak ıslanmış köpek yavrularına dönmüşsün. Makyajı akmış köpek yavrusu... Bu halini kaçıramazdım

Dedi ve kahkayı bastı. E nolur ki bi kere de "evet senin için endişelendim dese". Hep beni bozuyor. Ya da çok dizi izlediğim için beklentilerim yüksek. Ah nolacak benim bu avare halleriim.

Doğru ya Kaanla oyalandım asıl derdi mi unuttum. Acaba polis geldi mi? Bunları düşünürken yukarı çıktım üstümü değişmek için odama. Bi an gözüm dışarı takıldı.

Allahım! Sarı saçlı oğlan! Burdaydı. Evimin karşısinda durmuş öylece bana bakıyordu. Çok sinirliydi.

O korkuyla bi şeyi unutmuştum ben üstümü değişiyordum!! Ona bakarken hemen yatağın üstündeki örtüyü üzerime çektim. Hala bana bakıyordu çatık kaşlarıyla. Birden ifadesi yumuşadı dudağının bir tarafı hafif yukarı doğru kıvrıldı dalga geçer gibi güldü ve gitti.

Neydi bu şimdi? Komik mi görünüyordum? Yoksa tehdit gülücüğü müydü?

O gün çok yorulmuştum. Kendimi yatağa attım. Gözlerimi kapatıp sadece bir dilim tiramisu düşündüm. Ancak yemek düşününce diğer şeyleri düşünmüyorum.

Telefonumun sesiyle irkildim.
Elim aldım ve gördüğüm şey karşısında öylece kaldım.

Kore PapatyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin