Bölüm-1

611 31 11
                                    

Merhaba, ben Asel Kaya. Savunma bakanının biricik kızı Asel Kaya. Evet evet tek özelliğim bu sanırım bir bakanın kızı olmak. Öyleki bu her yerde her zaman karşıma çıkıveriyor.

Çok yoğun iki hafta geçirdim. Ki ben üşengeç, sıkılgan ve monoton hayatın kraliçesi! Ah böyle şeyler bana göre değil. Yaşadığım yeri terk etmek zorunda bırakılıyorum. Oysa ben televizyonun karşısındaki sarı koltukta yatarak 60 yıl geçirmeyi planlıyordum.

Evet, mesele biraz can sıkıcı. Yaklaşık bir yıldır korece ders alıyorum. Babamın neden bunu yaptırdığını hep merak ediyordum işin rengi iki hafta önce belli oldu.

Tehditler.
Kendisi bir bakan, kötü bir şey yapmayacağına emin olduğum iki insandan biri. Zaten hep bu iyiliği yüzünden geliyor başına her şey. Onu bir yıldır bizimle ilgili tehdit ediyorlarmış. İki hafta önce okulda çantama "babanın yaptıklarının bedelini sen ödeyeceksin." diye bir not bırakılınca babam deliye döndü ve her şeyi anlattı.

Olası bir durum için Güney Kore'de babam her şeyi ayarlayıp bırakmış. Bu yüzden korece ders alıyormuşum. Ha sorsanız hala sökmüş değilim o dili. Çünkü uzak doğuyla ilgili hiçbir şey hiçbir zaman dikkatimi çekmedi. Hayır yani madem ülkeyi terk etmek zorundayım bari bi Avrupa ülkesine ya da Amerika'ya gitseydim. Güney Kore neee!

Neyseki tek değilim bu biraz moralimi düzeltiyor. Ah tabi ondan size bahsetmedim, abim Kaan. Aslında abim demek komik olur aramızda 1 yaş var ve abi-kardeşten çok arkadaş gibiyiz. O'da benimle Kore'ye gelecek. Orada başı çok ağrıyacak buna eminim. Çünkü Kaan GQ dergisinden fırlamış gibidir. O kadar yakışıklı ve o kadar karizmatik ki bütün arkadaşlarım ona yanıktır. Sırf ona yakın olabilmek için benimle dost olmaya çalışan kızlarla dolu etrafım. Umarım Kore'de de bu böyle devam etmez.

Uyandığımda o kadar büyük bir boşluğun içindeydim ki. Çünkü bugün büyük gün. Ülkede yasaklanmış bi mal gibi gizli saklı oradan oraya kaçırılıyorum resmen. Babam nereye gittiğim duyulmasın diye okula gidip arkadaşlarıma veda etmemi bile istemedi. Başıma neler gelecek bilmiyorum ama içimi yavaş yavaş bir kasvet kaplamaya başlıyor. Sevdiğim her şeyden uzağa gidiyorum. Tabi birde Ali Poyraz var. Ne kadar zaman oldu artık onu bile bilmiyorum ama bayadır hoşlanıyorum. Açılmadım, açılamadım ama beni biraz olsun mutlu eden şeylerden biride oydu. Kimseye elveda diyemedim ama Ali Poyraz'a bir not bıraktım. İtiraf ettim her şeyi. Nasıl olsa bir daha görmeyeceğiz birbirimizi zaten öyle dolabına buruşturup attım belki görmez bile.

Havaalanındaydık. Düşüncelere dalmış uzaklara gitmiştim. Kaan'ın beni kolumdan tutup çekmesiyle yerimden fırladım

-Hadi gidiyoruz.

-Kaan çok düşündüm ben bunu yapamam.

-"Gidebilir miyiz" demedim, "gidiyoruz" dedim.

Kaan beni kız kaçırır gibi gibi birden kucağına aldı. Allahım rezil olduk! Herkes bize bakıyordu. Zor bela bindim sonunda o uçağa. Kaç saat uyuduğumu kestiremiyorum. Kaanla uğraşmaktan yorgun düşmüştüm sanırım. Her neyse sonunda gelmiştik.

Kore'deydim, Seul'de, hayatımın bittiğini düşündüğüm yerde.

Kore PapatyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin