"Ben varım."
Kafasını çevirerek bana baktı. Bir kaç saniye boyunca beni inceledi. Sanırım odasına dalıp ilk söylediğim şeyin bu olmasını garip buldu.
Gözlerini gözlerime çıkardı ve hafif bir sırıtmayla karşılık verdi.
Bu kaşlarımı çatmama sebep oldu.Ufak bir kıkırtı ile karşısındaki koltuğu gösterdi.
"Geç ve otur Kim Seungmin."
Paytak adımlarla koltuktaki yerimi aldım.
Oda hemen karşıma oturdu."Kabul ettiğine göre,bütün olayı daha detaylı anlatmalıyım.
Kafamı aşağı yukarı doğru salladım ve konuşması için onay verdim.
"Takip edeceğiz, burası seninle ilgili değil zaten,yerlerini bulduktan sonra hazır olan ekipmanlarımızla aralarına sızacağız. Sonrası kolay zaten."
Daha açık anlatması gerekirken karıştırmış gibime geldi ama ses etmedim. Fazla ciddi duruyordu ve bu benim tırsmama sebep oluyor.
"Kafana takılan herhangi birşey var mı?"
"Hayır,yok."
Kafasını salladı ve ayağa kalktı.
Üzerinde siyah dar kot pantolon ve beyaz bir gömlek vardı. Kollarını dirseklerine doğru katladı otururken. Kafasını kaldırdı ve bana baktı.
Biraz panik oldum ve ayağa kalktım. Elimi saçıma atıp karıştırdım.
"O zaman ben gideyim artık."
Kapıya doğru yöndlirken seslendi."Biraz beklersen birlikte yemek yiyebiliriz."
Duraksadım.
Kafamı ona doğru çevirdim ve emin olamayarak onayladım.
"Burda bekleyebilirsin."
"Peki."
Birkaç saniye rahatsız oldum fakat daha sonralarda daha alıştım ortama.
Yaklaşık yarım saat sonra kafasını bilgisayardan kaldırdı ve bana baktı.
"Şimdi çıkabiliriz."
Ben ona ayak uydurdum ve ayağa kalktım.
***
Araba sessiz bir şekilde ilerliyordu. Biraz uzaklaşmıştık ama yol çok sakindi ve bu güzel hissettiriyordu. Sakin bir şekilde yemek yemiş ve dönüyorduk.Pencereyi açmamla birlikte saçlarım uçuştu. Sağ tarafımdan bir kıkırtı duydum. Minho bana bakıyordu ancak sonrasında gözlerini yola çevirdi.
"Birşey mi oldu başkomserim?"
Tekrar anlık olarak bana baktı ve cevapladı.
"Hayır,sadece rüzgar yüzüne çarpınca tepkin komik geldi."
Tekrar duraksadım.
Kafamı cama çevirirken mırıldandım.
"Anladım."
Derin bir nefes aldı ve tekrar yüzünü bana çevirdi. Bakışlarını üzerimde hissetmem gerilmeme sebep oldu açıkçası.
"Gergin misin?"
Kafamı ona çevirdim. Yüzüm bence cevabını veriyordu ona.
"Neden? Seni rahatsız mı ediyorum?"
Üst üste gelen sorular ve endişeli çıkan sesi daha çok gerilmeme sebep olurken hızla cevaplamaya çalıştım.
"Hayır, hayır. Ben sadece bugün kabul ettiğim şeyi düşünüyordum bu yüzden gergindim. Kendinizi kötü hissetmenize gerek yok."
Tekrar bakışlarını yola çevirdi ve konuştu.
"Anladım."
Bütün konuşmamız bu kadar oldu. Yol boyu ikimizde sessizdik. Beni evimin biraz uzağındaki caddede bıraktı ve yoluna devam etti.
Eve gitmek yerine sokaklarda dolaşmaya başladım. Açıkçası bunalmıştım.
Uzun zamandır annemleri görmemiştim özledim mi ondan da emin değilim,sonuçta onlar beni özlemediler.
Bu şekilde ne kadar yürüdüm bilmiyorum ama Minho hyungdan ayrılalı bir saati geçmiş,ben bunu fark ettiğimde yağmur her yerimi ıslatmıştı.
Selamlar efendim.
Bölüm tamamen kendimi zorlamam eseri yazılmıştır.
Sondaki seungminimin depresifliği tamamen ruh halimden ona geçmiştir.
Okullar açılacak sonunda açıkçası evde bunalmış durumdayım,ve bu biraz iyi gelebilir.
Yakınlarınız varsa depremden etkilenen veya siz geçmiş olsun.
Sizi seviyorum <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelepçe-2min
FanfictionMor saçlı herif bir suçlu çünkü o polis kılığına girmiş bir hırsızdı.