okuyan herkes yorum yapmasa bile oy verirse çok mutlu olurum, beni bunlar motive ediyor çünkü. umarım beğendiğiniz bir bölüm olur!! bu bölüm ve sonrasındaki bölümleri yazarken çok keyif aldım, bu yüzden paylaşmak için pek bekleyemiyorum.
Taehyung'un gönderdiği konum Gangnam'ın fazla bilindik olmayan ara sokaklarından birini işaret ediyordu. Jeongguk oraya şimdiye kadar adımını bile atmamıştı, Gangnam'dayken genelde barların olduğu sokaklarda zamanını geçirirdi. Semtin geri kalanı neye benziyordu pek bilmezdi ve merak da etmemişti.
Mesajı görür görmez evden öyle aceleyle çıkmıştı ki sanki biraz daha beklerse Taehyung fikrini değiştirecek gibi hissetmişti. Açıkçası ona gerçekten konum atacağını düşünmemişti, sadece şansını deniyordu ve şansı bugün öyle yüksekte olmalıydı ki apartmanlarından dışarı adım attığı anda tam karşısındaki otobüs durağında Gangnam'a giden otobüsü yakalamıştı.
Ve böylece buradaydı. Fazla yüksek sesle konuşan arkadaş gruplarını yararak telefonundaki haritanın işaret ettiği yere yürüyor, aynı zamanda dudağındaki sigaradan derin bir nefes çekiyordu. Saçları topluydu, havanın diğer günlere kıyasla sıcak olmasını değerlendirip arka sokakların birindeki eski bir dükkandan fazla ucuz bir fiyata bulduğu deri ceketini giymişti.
Yanından geçen bazı insanların bakışlarını üstünde hissediyordu. Belki bazıları onu tanıyordu, belki ondan nefret ediyor ya da onunla bir gece geçirmek istiyorlardı. Jeongguk insanların onun hakkında ne düşündüğünü anlamaya çalışmayı bırakalı uzun zaman olmuştu.
"Siktir ya hiçliğin ortasında mı yaşıyor bu?" Kaldırımda sabırsızlıkla ilerlemeye devam ederken çevresini saran kalabalığın git gide azalması ve havanın kararmasına rağmen yanmayan sokak ışıkları canını sıktı. Taehyung'un onunla dalga geçmek için saçma sapan bir konum atmamış olmasını umdu.
İlerlemeye devam etti. Artık yanından hiçbir insan geçmez olmuştu, neredeyse her yerde olan sokak kedileri bile etrafta görünmüyordu ve yağmur çiselemeye başlamıştı. İlk damla Jeongguk'un burnuna düştü, sonra kafasına, gittikçe hızı artarkense artık neresine düştüğünü anlayamaz oldu çünkü sırılsıklam olmuştu.
Daha fazla dayanamayıp kendisini gördüğü ilk binanın kapısını açarken ve hızla içeri girerken buldu. En sevdiği deri ceketi sırılsıklam olmuştu, bacağına yapışan siyah kotu artık neredeyse kendi tenine dönüşmüş kadar sıkılaşmıştı ve Jeongguk buraya gelmiş olmanın değip değmeyeceğini düşündü.
Arka cebinden telefonunu çıkardı, deri ceketinin uzunluğu onu ıslanmaktan korumuştu. Parmakları daha önce hiç aramadığı numarayı buldu ve açmasını beklerken kulağını dolduran bip seslerine bile aklına gelen her küfürü etti.
"Gelmeyecek misin?" Taehyung'un telefonu açar açmaz söylediği ilk cümle buydu, Jeongguk sesindeki sabırsızlığı ve siniri fark etti. Yüzünün neye benzediğini hayal etmeye çalıştı, şu an karşısında olsaydı mimiklerini gizlemeye mi çalışırdı yoksa çattığı kaşlarıyla sinirle ona mı bakardı bilemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
komorebi | taekook
FanfictionGüneş ışınlarının ağaç dallarının arasından süzülüp yarattığı ışık hüzmeleri. Yaşadığını hissetmek için elinden geleni yapan müzisyen Jeongguk bir gece hayatını altüst edecek dövmeci Taehyung'la tanışır.