Jisungdan
Sonunda uçaktan indik. Jeongin ve Felix iddiaya girmişlerdi, Jeongin:
"Kaldıkları otelin adını hiçbirimiz soramaz, sıçtık yani. Emin olun nerede kalacaklarını bulamıycaz."
Felix ise olaya iyimser yaklaşıyordu. "Yolunu öğreniriz buluruz bir şekilde, var mısın iddiasına?" Jeongin durur mu? Tabiki durmaz. Gittikleri seçecekleri rehbere ilan-ı ask etme iddiasına girmişlerdi.
**********
Aklım hala Minho'daydi, onu düşünüyorm. O sessiz, sakin hali aklımda dönüp duruyordu. Ne hissettiğini hiçbir şekilde bilmiyorum, ama ne hissetmem gerektiğini biliyorum. Kesinlikle ondan nefret etmeliyim, Lee Dong-Min her zaman bana düşmanıma karşı birşey hissetmemem gerektiğini öğretmişti. Öyle yapacaktım. Lee Minho'ya karşı kötü davranacaktım, her ne kadar onu gördüğümde kalbi. istemsizce yerinden çıkacak gibi olsada bunu yapacağım.
Ne hissettiğim değil, ne hissetmem gerektiğini önemliydi çünkü, çünkü, çünkü...Lee Dong-Min öyle söylemişti. Artık Minho'ya yapmadığım şey bırakmayacağım.
**********
Olanları düşünürken birden durdum. "Kaldıkları oteli nasıl bulacağız?" dedim. Birkaç dakikalık sessizlik yaşadıktan sonra Felix her zaman ki gibi klişe bir teklifte sundu. Han Jisung hazretlerine saygısızlık etmek ne demek görecekti, görmesi gerekiyor.
"Neden bir taksiye binip 'Öndeki aracı takip et.' demiyoruz?"
Hepimizin işine gelir demek isterdim ama Jeongin'in işine gelmeyeceği yüzünden belliydi.
-sesini Jeongin'in sesine benzetmeye çalışıp-
"Seni ilk gördüğüm anda dedimki bu kız benim olmalı! Ya da şey mi demeliydim -yine sesini incelterek- 'bu adam benim olmalı!' PUAHAHAHAH. Jeongin, hele ki bir o otele gidelim, hele ki bir o rehberle tanışalım, söz helvan benden!"Jeongin ise, "Hey! Birincisi benim sesim öyle değil, İkincisi ise oteli bulabileceğimiz den nasıl bu kadar emin olabiliriyorsunuz? Eminim ki senin -sesini kalınlaştırarak- 'seni seviyorum güzel kadın.' ya da bilinir mi?! -yine sesini kalınlaştırarak- 'sana aşık oldum yakışıklı çocuk' dediğini duymak bana zevk verecek Felix!"
Kavgalarından bunalmış bir şekilde of çektim "ARKADAŞLAR YETER A AA! eğer gerekirse takip edeceğiz, ama yineden onlarla aynı otele hatta mümkünse yan odalarından birine gireceğiz, siz bana bırakın"
Valizlerimizi kontrolden geçirdikten sonra Minholara fark ettirmemeye çalışarak sessizce şoförlerinin yanına gittim. Taktığım bol şapka burnumun üstüne kadar geliyordu, tanıyacaklarını sanmıyorum. Şoförle konuşmays başladım.
"Şey, merhaba ben buraya geldim ancak hangi otele gideceğim hakkında hiçbir fikrim yok. Uçakta giderken bu beyefendilerin (parmağımla Minhoları gösterdim) gidecekleri otel hakkında söylediklerini duydum, otelin adını kendilerine sormak istemiştim ancak selam verdiğimde beni terslediler. Bende sormaya korktum, iş adamına benziyorlardı zaten. Acabaa gittikleri otelin adını size sorsam? "
3 şoför vardı, hiç ikna olmuş gibi durmuyorlardı. Diğerlerinden daha salak görünen adam: "Tabiki söylerim kardeş 'Jeju Tatil Köyü' git bencede benimde gitmişliğim var sende gi-" Sözünü başkanları gibi gözüken adam böldü. 'Sus!' dedi adama bakarak. Sonrasında bana döndü "Kardeş sende git başımıza dert açıcaksın!" Mutlu bir şekilde kafamı teşekkür ederim manasında salladım ve orayı terk ettim.
Jeongin ve Felix'in yanına sırıtarak gittim. Jeongin bana masum ve çaresiz bakışlar yolluyordu, sanki 'söylemediler de lütfen' diye yalvaran bakışlar. "İŞTE OYUN ŞİMDİ BAŞLIYOOR!!"
Felix mutluluktan çığlık atmıştı, Jeongin ise itiraz ediyor ve neden böyle bir iddiaya girdiğini sorguluyordu.
Bu bölümü kısa kesmek zorunda kaldım özür dilerim 💌😿
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Minho Bizim Jisung Bizim
FanfictionJisung: HEY! BU UÇAK NEREYE GİDİYOR LAN ! Minho: LANLI LUNLU KONUŞMA BENİMLE LAN ! (Tamamlandı🗣)