Yavuz en yakın çalışanları Apo ve Akbaba lakaplı iki silah ustası ile birlikte Eskişehir'e girer. Barlar Sokağı denilen yere giderler. Daha önceden de anlaştıkları gibi Zeynep Sultan isimli kadınla buluşmaya gittiler. Atlantic Bar'ın ikinci katına çıktılar ve Zeynep el salladı ve onun yanına oturdular. Zeynep konuşmaya başladı;
- Merhaba yakışıklı, Yavuz sen misin?
- Zeynep lafı uzatmıcam dinle beni. Sen benim yanımda çalışacaksın. Ben ne dersem onu yapacaksın. Benim bu şehirde açmadığım kapıları sen açacaksın.
- Herşeyin bir karşılığı vardır patron.
- Seni yanıma alacam her türlü ihtiyacını karşılayacam.Yavuz'la Zeynep'in konuşmasına dayanayıp burnunu sokan Akbaba "Yani artık orospuluk yapmana gerek kalmayacak" dedi. Zeynep Akbaba'ya ters bir bakış atıp Yavuz'a döndü. El sıkışmak üzere elini uzatarak "Anlaştık patron" dedi. Saati ve zamanı belirlediler ve Akbaba Yavuz'un Eskişehir'de satın aldığı villaya randevu verdi. Zeynep "Bu ne" diye sordu. Akbaba ters bir bakış atarak "İş görüşmesi" dedi. Zeynep kağıdı okudu "Yenikent Mah. Akkoyun Sok. 4/11 saat 20:00'da"
Akbaba, Apo ve Yavuz villanın alt katındaki spor salonundaydılar. Apo takım elbisesiyle ringin kenarında bekliyor, Akbaba lapaları tutuyor, Yavuz ise lapalara vuruyordu. Bir yandan da Zeynep hakkında konuşuyorlardı:- Yanlış yapıyoruz aga. Gemiye kadın almayacaktık.
- Ya ne yapacaktın Akbaba? Adamların koynuna sen mi girecektin. Bu hayatta insanı kötü yola düşürecek 4 şey vardır aga para, şöhret, kadın, İhanet. Bu dört madde de bende var oradan biliyorum.
- Ona nasıl güvencez aga?
- Yarın onu sınayacağız, zaten 1-2 saat sonra gelir, hazırlanın.Saat tam sekizde taksiyle villaya gelen Zeynep'i Apo karşıladı.
- Hoş geldin, Yavuz Ağa seni içeride bekliyor.
- Taksici de seni bekliyor Apo Bey.
- Emredersin küçük hanım.Apo sinirli bir şekilde taksicinin yanına gitti ve "Kaç para istiyon dayı" diye sordu. Dayı Apo'ya pezevenk gözüyle bakıp "135 lira" dedi. Cebindeki paralara bakıp yeterli parası olmadığını anlayınca "Dayı be 75tl var idare ediversen" dedi. Dayı itiraz edince sinirlendi, "Dur bide şu cebe bakayım dayı" dedi ve silahını belinden çıkarıp taksiciye doğrulttu. 1 saniye beklemeden gaza basan taksici, saniyeler sonra gözden kayboldu. Apo plakayı aldı ve hemen bir arkadaşını aradı;
- Alo Hamza araba işi var kardeşim.
- Plakayı söyle abi.
- 26 T 2500
- İş bende abi akşam fotoğrafını gönderirim.
- Eyvallah.
Zeynep odaya girer ve "Selam patron" der. Konuşmaya başlarlar;Yv: Otursana Zeynep.
Zy: Ne konuşacağımızı hala bilmiyorum.
Ap: Taksiyle nereden geldiğini konuşalım mesela.
Yv: Tamam Apo.
Ak: Önce şuna bi lakap bulalım aga.
Zy: Akbaba gibi mi?
Yv: İsimlerimizi unutacaksın sadece lakaplarımızı bileceksin.
Zy: Ama senin lakabın yok patron.
Yv: Bana patron de o zaman.
Zy: Ben tam olarak ne iş yapacam.
Yv: Akbaba sen anlat istersen.
Ak: Bizimle masaya oturan adamlarla yakınlık kuracaksın. Yani asıl mesleğin gibi. Milletin koynuna girip istediğimiz bilgileri alacaksın.
Zy: Ne kadar para alacam.
Yv: İş başına 3.000 veririm. Tabi ayrıca adamlardan bahşiş de alabilirsin.
Zy: Anlaştık patron bu güzellik emrinize amade.
Ap: Aga buna yılan deyelim.
Ak: Hasiktir harbi lan. Tam karakterine uygun lakap.
Yv: Sen ne dersin?
Zy: Bana uyar.Eskişehir artık göreceği en az sayıdaki en güçlü ordu ile karşı karşıyaydı. Yılan dişiliğini kullanacaktı, Akbaba yakışıklı ve iyi silah kullanan biriydi ve Apo ise şeydi... Apo işte. En önemli silahlar ise Yavuz'daydı. "Bu şehirde hayatta kalmak için ya paran ya da dayın olacak" derdi Yavuz hep. Onda ikiside vardı. Yavuz'u durduracak tek bir kişi vardı. Mehmet Karagöz.
İlk iş için yola koyuldular. Şehiri didik didik aradılar. 10 gün aradılar ama Fırat ve Leyla'dan eser yoktu. 10.gün arabada çaresizce oturan Yavuz Apo'dan sigara almasını ister. Apo "Hay amına koyayım bu ne sıcak" diye söylenerek bakkala girdi. Ufak bir çocuk çikolata ödeyecekti. "Gülüm bi dur la" dedi ve önüne geçti. "Dayı Parliament versene" dedi. Sigarayı aldı ve dışarıya çıkarken bakkal ile çocuğun diyaloğunu duydu. "Fırat Bey ve Leyla Hanım'a selam söyle" Apo tekrar bakkala girdi ve bakkala "Bu Fırat Bey'in soyadı ne kardeş" diye sordu. Birşeyler olduğunu anlayan bakkal söylemedi, kem küm etti. Belindeki silahı çıkartan Apo bakkala doğrulttu. Fıratın evi nerede diye son kez sordu. Yine söylemeyen bakkalın başının yanındaki sigara pakedine nişan alarak pakedi vurdu. Silah sesini duyunca Akbaba ve Yavuz'da bakkala koştu. Yılan'da arkalarından koştu. Apo durumu anlattı. Yavuz ve Akbaba'da silah çekti. Tehditler savurdular. Apo "Bir dahaki sefere ıskalamam" dedi. Adam kararlılıkla konuşmam dedi. Yavuz tam adama ateş edecekken Yılan "Durun" diye bağırdı. Apo, Akbaba ve Yavuz şaşkın gözlerle Yılan'a baktı.
Yılan Yavuz'a göz kırptı ve söze devam etti "Eğer hemen dışarı çıkmazsanız polisi ararım" dedi. Yavuz bir süre durdu ve bakkala dönüp "Kadına dua et lan" dedi. Başıyla da dışarı çıkmalarını işaret etti. Bakkalla başbaşa kalan Yılan hemen adamın yanına gidip konuşmaya başladı;
- İyi misin?
- İyiyim, iyiyim sağol.
- Çok korkuyorum. Kalbime bak nasıl atıyor. (Adamın elini kendi göğsüne koyar)
- E. Eee şey... Teşekkür ederim tekrar.
- Ne demek bebeğim senin kadar yakışıklı birinin ölmesine izin vermezdim. Senden ne istiyorlardı?
- Benim komşu ya Fırat diye bi adam onun soyadını istediler vermedim. Az kalsın ölüyordum.
- Cesur erkeğim benim peki neydi soyadı? (Ellerini adamın üzerinde gezdirir)
- Ne yapacaksın?
- Merak ettim sadece.
- Çok mu merak ettin?
- Evet hemde çok.
- O zaman şuna bir el at. (Aletini gösterir)
- Peki koca oğlan. (Adamın istediğini yapmaya başladı, işi bitince dudaklarını dudaklarına yaklaştırıp devam etti)
- Neydi soyadı?
- Aktaş.Yılan istediğini öğrendi ve belindeki bıçağı çıkardı. Adamın aletini bir hamlede kesti. Adam acı içinde kıvranırken parmağındaki yüzükten anladığı birşeyi de belli etti "Karına benden selam söyle."
Dışarı çıkıp arabaya binen Yılan'a dik dik bakan Yavuz ve diğerlerine "Ne bakıyorsunuz işi hallettim işte" dedi. Apo dayanamayıp "Yakanda döl var amına kodumun eşegi" dedi. Yılan yakasını silip "Soyadını öğrendim" dedi. Yavuz "Neymiş" diye atıldı bir anda. Yılan yavuzun gözlerinin içine bakıp "Aktaş" dedi. Kafasında kuramıyordu. Onun bildiği Leyla Temizyürek, nasıl Leyla Altaş olur. Daha evlendiklerini bile sindiremeyen Yavuzun, çocukları olduğunu öğrenince ne yapacağı hiç belli olmazdı. Bunu zaman gösterecekti.