Bir şiirimin duvarına asılı kalan,
Unuttuğun deri ceketini almaya mı geldin?
Led Zeppelin'in dört yanımda bıraktığın remizlerini?
Beni yatağa bağlayacak mısın yine?
Ağzındaki şarabı ağzıma dökerken.
(texting + düzyazı)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
.
.
.
.
.
.
.
Saçımı kestirme mevsimim geldiyse boku yedim demekti, göğüs kafesime sığmayan ne varsa saçım olup gidecekti tabii, terapistim mi söylemişti bunu yoksa gördüğüm bir rüyadan mı alıntıydı anımsayamıyordum.
"Gördüğüm en berbat mekân."
Bunu ilk beş dakikada söylüyorum, beni duymuyor, sigara dumanından nefes alamıyorum.
Bilindik bir meydandan sapılan bilinmedik bir ara sokakta, iki katlı, basık ve ne için olduğunu bilmediğim iğrenç bir mekândayım. Anksiyete krizi ya da panik atan bir yer olabilse, şüphesiz burası olur, açık adres veririm.
Daracık ahşap bir merdivenden bir de üst kata adımlıyor ve masalarla koltukların tıkış tıkış olduğu, meymenetsiz herifler ve marjinal zihinlerle çevrili sikik ortamın orta yerinde tanıdık bedeni buluyorum. Sonra da kirli kumaşlarla kaplı koltukta yanına oturmak istiyorum, yanında başka biri var, ben yine de istiyorum, bana boş boş bakıyorlar ama sonra Taehyun beni yanına alıyor.
