.
.
.
.
.
.
.
.
Rastgele bir gecenin yarısı evinde bitiyorum ama daha kapıyı açar açmaz gözlerindeki herife yabancı olduğumu seziyorum, bir cehennemi yaşıyorken onu rahatsız ettiğimi fark ettiğimde iş işten geçmiş oluyor.
Beni gördüğünde bakışları daha da hiddetleniyor, ürkek ürkek kapısında dikilen bedenimi tutup içeri çekiyor ve bir hışımla kapıyı kapatıp beni sertçe ona yaslıyor.
"Niye geldin?" diyor dişlerinin arasından. Beni kapıyla bedeni arasına sıkıştırmış, elleri yakalarıma sarılmışken, "Git buradan." diye ekliyor. Gözlerinin ağlamaklı olduğunu görüyorum.
Öfkeden ölüyor, acıdan ölüyor, sızısını çektiğinin ne olduğunu bilmiyorum ama bir eziyet gibi hissettirdiği aşikar.
Yakalarımı bırakmıyor, sıkıca tutunmuş vaziyette, acısını gizlemeden ve ağrıdan utanmadan suratıma bakmaya devam ediyor. Yıkılacak gibi duruyor.
Neye uğradığımı bilmiyorum, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, sadece acısından biraz olsun anlıyorum ve bir dağ devrildi, seziyorum.
Çok sürmüyor, canının acısı artık dayanamayacağım kadar yüreğimi dağlıyor, korka korka, çekine çekine ellerimi kaldırıyor, yüzünü tutuyorum. Kirpikleri titriyor, sessizce konuşuyorum. "Yanındayım Taehyun, ne yaparsan yap anlayacağım, burada olacağım, sakin ol."
Yüzü acıyla kasılıyor ve yakalarımdaki elleri titriyor, hiç haddime değilken ona acıyorum, ona yardım etmek istiyorum.
"Dayanamazsın." diyor. "Git." Çenesi titrerken ve kaşları acıyla çatılıyken ağlamamak için direniyor, güzelim yüzünde bütün korkunç hislerin çırpınışını görüyorum. Çok sürmüyor, gözünden düşen ilk damlaya şahit olduğumda onu göğsüme çekiyorum. Yüzünü göğsüme yaslıyor ve kollarımı etrafına sıkıca sarıyorum.
Az önce beni hınçla çarptığı kapının önünde, kalbime sandığından çok daha yakın bir vaziyette, ona sarılıyorum.
O mümkün olan bütün sancıyı omuzlarında taşıyor, ben sevgisini yüreğimde.
Biliyorum ki Taehyun'u hiçbir zaman yeterince anlayamayacak ve acıyı onun kadar yaşayamayacağım. Onu da, acısını da anlamak için o olmak gerek, biliyorum ki hiçbir yüzyılda kimse bir Taehyun olamayacak. Kendimi affetmek istiyorum, yapamıyorum, yarısını alamadığım bütün yükün vebalini göğüs kafesimde hissediyorum.
Taehyun dakikalarca aşkını ve ağrısını gömdüğüm göğsümde kalıyor, sırtını sıvazlıyorum, şefkatle okşuyor ve bir an olsun sıcaktan mahrum bırakmıyorum. Gözlerim doluyor, içimden ben çocuk değilim diyorum, çocuklar bu kadar büyük aşık olmaz, çocuklar bu kadar sevmekten anlamaz, çocuklar göğsünde bu kadar ağrı taşımaz.
Dudaklarım bükülüyor, boğazıma ağır bir his sarılıyor yutkunamıyorum. "Taehyun." diyorum. "Ben seni çok seviyorum."
.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Radium || Taegyu
FanfictionBir şiirimin duvarına asılı kalan, Unuttuğun deri ceketini almaya mı geldin? Led Zeppelin'in dört yanımda bıraktığın remizlerini? Beni yatağa bağlayacak mısın yine? Ağzındaki şarabı ağzıma dökerken. (texting + düzyazı)