Min , Jis ve unutulmaz cumartesi günleri

46 7 2
                                    

Yongbok'un evime gelmesinin üstünden bir hafta geçmişti. Herşey biraz daha karışmıştı.

Bu Yongbok'un hayatıma girmesi ile ilgili değildi tabiki.

Raporun bitmesi ile okula gitmiştim. Herkes biraz daha yumuşamıştı bana karşı. İnanın o kadar tuhaf gelmişti ki. Hem bir o kadar yakınlardı hemde uzaktı.

Bu hafta olmaz denilen şeyler olmuştu. Arkadaş grubu ile dışarı çıkmıştık. Hemde bir kaç kez. Asla sosyal olmayan ben bütün haftamı dışarıda geçirmiştim.

  Salı günü okul çıkışı yaşadığımız yerdeki küçük alışveriş merkezine gitmiştik. Jeongin ve Minho'yla.

İşler burada da karışmıştı. Minho için birşeyler değişmiş gibi duruyordu. Ben geri döndüğümden beri bana karşı daha yakındı sanırım. Okulda koridorda dağılan saçımı düzeltmişti. Neden en küçük teması hakkında hiçbir şey unutmadığımı sorgulmayın lütfen.

Dışarı çıktığımız o gün birlikte anahtarlık almıştık. Anahtarlara Min ve Jis adını vermiştik. Onda her zaman bir Jis olacaktı, bende ise her zaman bir Min.

Elimde Min'im ile geziyordum. Yarın Jeongin'in doğum günüydü bu yüzden onda da ortak bir hediye almıştık Minho ile.

Sonraki bir kaç gün içinde Minho ve Hyun bize gelmişti. Birlikte yemek yemiş ve birşeyler izlemiştik. O anlar çok güzel geçsede bir yandan da zordu benim için. Yemek yemeğe alışık olmayan midem kusmak için alarm veriyordu resmen. Yinede hiçbir şeyi bozmamıştım.

Minho erken kalkmak zorunda kalmıştı. Hyun ile otururken hiç ummadığım şeyler olmuştu. Ki bu olan şeyler bir daha hiçbir şeyin düzelmeyeceğinin habercisiydi.

Hyun'un yanında otururken telefonda benim olmadığım bir grup görmüştüm. İşte beni istemediklerinin bir kanıtı daha demiştim. Neden bunu Hyun'a sormadığımı düşünüyordum. Keşke sormasaymışım.

"Hyun bu grupta ben neden yokum? Birşey oldu da benim mi haberim yok?"

"Han anlatmama izin ver."

"Seni dinliyorum. Ne anlatacaksan?"

Onun söylemesini beklerlerken çok korkmuştum. Herşeyden. Ne olmuş olabilirdi ki? Bunları düşünürken söyleyeceği şeyi hiç düşünmemiştim.

"Sung ben senden hoşlanıyordum. O grupta o yüzden vardı ve bitti."

"Yani benden kaçıp, bana cüzzamlı gibi bakmanızın sebebi buydu."

"Sanırım Sung. Kimse ne yapacağını bilmiyordu."

"Anladım."

Bu konuşma sonrası hızlıca gitmişti. Beni uzun bir düşünce ile bırakmıştı. Benim nasıl hissettiğim hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Hyun'un hoşlantısı yüzünden herkes benden uzak durmuştu. Bunları düşünürken uyuya kalmıştım. Evim ve yatağım bir kez daha herşeye şahit olmuştu.

Uyandığım da ne saatin farkındaydım ne de günün. Bu hafta için en önemli gün olacağını bilmiyordum.

  Haftanın son gününden önceki bir gündeydik. Cumartesileri severdim. Kalktığımda telefonuma gelen ard arda mesajlar ile biraz ayılmıştım. Minho ile dışarı çıkmam için Minho tarafından gönderilen mesajları bunlar.

  Hazırlanıp çıkmıştım. Birlikte oturup sigara içmiştik. Ne olduysa o sigaralardan sonra olmuştu. Ciddi anlamda herşeyi konuşmuştuk. Bazı şeyler için bir biletti. Yeni şeyler için bir biletti. Liman tarafından sigaraları içtikten sonra kalkmıştık. Bir parkta oturup konuşmaya devam etmiştik. İlk kez bu kadar özgür hissetmiştim. Üşüdüğümüz için bir çay bahçesinde oturmaya devam etmiştik. Daha sonra birbirimizden sıkılmayıp benim evimde oturmuştuk.

Günümüz gerçekten çok güzel geçmişti. Haftanın en güzel günüydü. Ciddi anlamda. Min, Jis ve unutulmaz cumartesi günlerinin bir başlangıcıydı aynı zamanda.

"Min her cumartesi dışarı çıkmaya ne dersin?"

"Her cumartesi bu çay bahçesinde oturalım o zaman. Bir cumartesi aktivitesi. Ama her cumartesi geleceksin Jis."

"Geleceğim Min."

StarsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin