siktim kaç

32 6 4
                                    

"Ne oldu dökül bakalım, buğulu hava olmuş fırtınalı anlat hadi."

"Bir şey olmadı işte, öyle aynı modum düşük kalktım."

"Söylemiyor musun?"

"Söylemiyorum çünkü yok bir şey."

"O zaman sen kaşındın."

Göletten aldığı suyu bana doğru atmasıyla ıslanmıştım.

"Sen şimdi naneyi yemedin mi?"

Geri geri giden Yeosang, yavaş yavaş kaçıyordu.

"Bak evden zaten uzaktayız, beni ıslandın ne oldu şimdi?"

"Jisung gelme öyle."

Pis şekilde sırıtarak Sang'ın üzerine giderken çoktan bizimkilerin oturduğu yere gelmiştik.

"Hem bir şey olmaz Jisung. Islak ıslak daha güzel oldu."

"Yeosang."

"Efendim."

"Siktim kaç."

Dediğimi duyan Yeosang hızlı şekilde koşarken bizimkiler ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Ben seni yakalarsam ne olacağını biliyorsun dimi?"

"Kıymazsın dimi bana?"

"Yok canım, kafamdan aşağı bir avuç dolusu su döktün niye kıyayım. Seni lime lime edicem. Gel buraya."

Artık koşmaktan ikimizde yorulmuştuk. Ayaklarımın yerden kesilmesi ile havada kalmıştım.

"İyice uçan sincap oldun başımıza."

"Tamam kovalamayacağım. İndir beni Chang."

Aşağı indikten sonra gidip Yeosang'ın üzerine bırakmıştım.

"Senin yüzünden yorulduk dinlendir bizi şimdi."

"Tabi efendim."

Ortada olan sohbete katılırken bu sefer modu düşük olan ben değildim. Gayet eğlenmiş diğerleri ile iyi anlamıştım. Nerdeyse Hongjoong'la bile.

Bu sefer suratı düşen kişi Minho'ydu.

Yeosang'ın bacakları arasında diğerlerini incelerken fark etmiştim. Sang Hwa'nın yaptığı keklerden bana yedirirken bize doğru gelen bakışlarını hissedebiliyorum.

Anlamlandıramağım bakışlarını bir sepete koyup şu anlık kaldırıyordum. Anın tadını çıkartmak şuan Minho'yu düşünmekten daha iyiydi.

"Hadi şişe çevirmece oynayalım. Şişemizde var."

"Tamam hadi."

Herkes daire şeklinde toplanmış ve Jongho şişeyi çevirmişti.

"Mingi ve Yeosang, Mingi Yeosang'a soruyor."

"Doğruluk mu cesaret mi Yeo?"

"Doğruluk, sor bakalım."

"Burada en güzel bulduğun kişi."

"Ah hepiniz çok güzelsiniz, güzeliz ama sanırım Jisung'a öncelik vermeliyim."

"Sen baya baya yürüyorsun Yeosang."

"Olabilir dimi Jisung."

"Hıhı."

Yeosang'ın modumu yükseltmek için yaptığını biliyordum. Ve şimdi Yeosang çeviriyordu.

"Minho ve Seonghwa, Seonghwa Minho'ya soruyor."

"Doğruluk mu cesaret mi Minho."

"Doğruluk."

"Birinde en çekici bulduğun özellik ne?"

"Sanırım surattaki benler."

Herkes bir anda Hongjoong'a bakmıştı. Daha sonrada Minho'ya. Sorun şuydu ki Hong'un yüzünde hiç ben yoktu. Evet boynunda belli olan bir ben vardı ama yüzünde yoktu.

Yüzünde benleri olan kişi bendim.

"Her neyse devam edelim çevir Minho."

Diyen Changbin ile ortalık biraz dağılmıştı.

"Yunho, Jisung'a soruyor."

"Doğruluk mu cesaret mi?"

"Bende doğruluk dersem eğlencesi kalmaz dimi?"

Kafa sallayan çoğunluk ile cesaret demiştim.

"Evet senin cesaret sorun şu ki, bir doğru bilgi birde yanlış bilgi paylaş biz hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu tahmin edelim."

"Eğlenceli, bekle hemen söylüyorum."

Biraz düşündükten sonra bulmuştum."

"Sarhoşken yanlışlıkla öpmemem gereken birini öptüm. İkicisi ise ailem ile yaşıyorum."

"Bence birincisi."

"Hayır uydurma gibi duruyor iki sıradan bence iki."

Kendi aralarında tartışan San ve Hwa diğerlerinin katılması ile bir sonuca varmıştı.

"İki doğru diyoruz."

"Hayır birdi."

Minho'nun söylediği şey ile herkes önce ona sonra bana dönmüştü.

"Evet doğru olan birdi sarhoş olup öpmemem gereken birini öptüm ama ailem ile yaşamıyorum, uzaktalar."

"Vay be, Minho nerden biliyor bunu?"

San böyle söyleyince paniklemiştim.

"Sanırım o da oradaydı. Az dalga geçmesi benimle."

"Evet evet."

Koca bir yalandı. Öpmemem gerek kişi ta karşımdaydı. Ve suçumun ortağıydı.

"Her neyse devam edelim."

Diyen Yunho eşliğinde oyuna devam etmiştik ve bu nerdeyse akşama kadar sürmüştü.

Anlık süren bu eğlencem eve gittiğimde bozulacaktı. Yavaş yavaş toplanmaya başladığımızda sonunda diye içimden geçiriyordum.

Hongjoong ve Yeosang önde konuşarak giderken, Minho ve ben ardından yürüyorduk.

"Jisung."

"Evet."

"Eve gittiğinde beni bekle, Hong'u bırakıp geleceğim."

"Tamam beklerimde, niye?"

"Konuşacağız."

"Tamam."




StarsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin