7

7 0 0
                                    

Medya: Akduman<3<3<3<3

Abbas:

Gece düşünmekten hiç uyumayamıştı,  son yıllarda  neredeyse yoktu hayatım da şimdi ne olmuştu girmişti aklıma.

Yorgunlukla, mutfağa indim. Büyük bardak su içtim, içimdeki küller tekrar alevlenmiş gibiydi.

Banyoya çıkıp elimi yüzümü yıkadım, dağılmıştım resmen bir anıyla. O anda kapı çaldı.

Yayvan Yayvan, kapıya giderken. Kapı sabırsızla tekrar çaldı.

" BİR DAHA ZİLE BASARSAN O KAPIYI YI HER KİM OLURSAN OL-"

Kapıyı açınca susmuştum karşımda, Akduman vardı. Sırıtarak bana bakıyordu.

"geç."

"ne oluyor abicim, agresifiz sabah sabah."

"bak sana kardeşim, oğlum demem Bi sö-"

"tamam susudum, tamam"

Oturma odasına geçince, ikimizde karşılıklı koltuklara bıraktık kendimizi.

Oturma odasındaki boş şişeleri işaret edip sordu.

"zor bir geceydi?" sadece başımı salladım.

"Anlatmak istersen,biliyorsun?" yine başımı salladım.

"ama sanırım daha hazır değilim."

"ne zaman hazır Olucak sın abim, bak seni zorlamak asla istemem isteyeceğim son şey falan. Ama olmazki abim ben sana her şeyimi anlatmıyormuyum ? Geçmişime soyunma kadar anlattmadım mi ? Ama bana sen geri anlat diye değil. Babam yerine bana babalık yaptığın için, benim aliem olduğun için, sen öyle düşünmüyorsun anlaşılan? "

Öyle değildi bende anlatmak istiyordum, kim isteri oğlundan, kardeşinden, tek ailesinden bir şeyler saklamayı. Tamam Abbas sakin olum yaparsın sen hadi anlat ona. Kaç yıldır susuyorsun yazık değilim lan.

" onunla, kitap arkadaşıydık biz, kütüphanede tek başına kitap okuyordu, bende o kütüphanede görevliydim. Bir gün yanıma gelip aradığı bir kitabı sordu bana, o sırada ben okuyordum kitabı, laf lafı açtı. Bizim sohbetimiz yıllarca sürdü, sonra aşka dönüştü. Ama sanırım sadece benimki dönüşmüş...  Biz sevgili olduktan 2yıl sonra; Bir gün gelmedi, dedim işi vardır gelmemiştir yarın kesin gelir. Gelmedi, Gelmedi! Bekledim onu saatlerce, günlerce, hâlâ lanet olsun ki bekliyorum gelmesini! gelsin bana mantıklı bir açıklamaya yapsın yine, sevgimiz yalan olmadığını  hâlâ sevdiğini söylesin  bekliyorum. Ya ö-ö-öl-ölmüşse? naparım ben? kime hesap sorarım?Nasıl yaşarım bilmiyorum?  O yüzden izini sürmeye korkuyorum, korktuktarım başıma gelirse, bana onun... Söylerlerse ne yaparım, neden yaşarımki? "

derin bir nefes  alıp bir güç devam ettim.

"dünde, bir şiire ve fotoğrafımıza rastladım.. Aklıma geldi dağıldım işte o güzel gülümsemesiyle bakıyordu  biliyormusun o çok güzel, çok narin. Ama edebiyatı çok güçlüdür onun, ruhu çok güçlüdür. Hatta sana gösteriyim bekle, bekle  hemen geliyorum."

Gözümden bir yaş düştü, Akduman'a baktığımda gözleri dolmuştu. Heyecanla kitabın arasındaki fotağrafımızı aldım. Ve anılarını gitmesin kaybolmasındiye sakladım kutuyu aldım yanıma.

Çocuk gibi heycan yapmıştım. Hemen oturup yanıma iki kere vudum, yavaşça gelip yanıma oturdu. İlk önce fotoğrafı gösterdim.

"bak çok güzel dimi." Baş parmağımla yüzü okşadım, bir öpücük bıraktım saçlarına. Arkasına çevirdim, tarihimiz yazıyordu altındada 'birdenbire...' dikkatle bırakıp kutuyu açtım.

Kırık camlı gözlüğü aldım elime,

"bak şimdi, beraber bizim uçurumumumuza gidiyorduk , bisikletlerimize bindik.
İşte durmadan pedal çeviriyoruz, ikimizde dört gözüz. Uçuruma gelince oturduk her zamanki sohbeti ediyorduk, sonra bana yaklaştı mıknatıs gibiydi beni resmen kendine yaklaştırdı. İlk defe dudaklarımız birkeşicek, ben ya anlını öperdim ya saçını, yanağını gözlerini öperdim.

Ama tam dudaklarımız bir birine değecekken  gözlüklerimi çarptığı için başaramamıştık, çocuksu bir sinirle ikimizinde gözlüğünü  fırlattı resman, ama nasıl sinirlendi görmen lazım, hırsla yapıştı dudaklarıma, sinirli sinirli öpüyo. Sanki ben yapmışım gibi. Ama maalesef heyecandan bayıldı her zaman olur, duygularını çok yoğun yaşıyor. Ve bana anlatmadığı yada fırsat bulamadığı şeyler var.

Sonra bir baktık gözlüklerden biri uçurumlara yuvarlanmış. Ama deniz vardı orda sonra aşağı indik bir umut baktık, Allahtan şans bize güldü yakındaydı bahanesiylede yüzmüş olduk canım. "

İkimizde kahkaha atmıştık. Papatya dan yapılmış bir yüzük çıkardım.  Ama çıçekleri solmuştu.

" bak bu seferde  yine uçutumdayız oturuyoruz ama bahar her taraf çıçek açmış. Güneşin altında uyuyunca, bende papatya toplayıp  ikimizede yaptım böyle bunlardan iki tane. Biz birbirimize pinhan yarim diyorduk yani, 'gizli yarim'  o kadar korkuyordu ki  birisi öğrenicek bizi ayırıcak diye. bana ilk defa pinhan yarim  dediğinde kalbim sızlamıştı. Neyse boşver şimdi onu bunu, güzel gözlerini açtı çipil çipil bana bakıyordu. İyice ayıldığında doğruldu, yanaklarımı öpücükler bıraktı  birsürü. Sonra biz o yüzüklerle ruhumuzu muhürledik ben ona aittim o bana. "

Bütün kutuyu anılarıyla anlatmıştım sıra son parçadaydı elime aldım burnuma getirip kokladım.

Geçmiş ( 3.kişili anlatım) :

22.01.1997

Gökten lapa lapa kar yağıyordu o gün, Genç heyecanla  sevdalısını bekliyordu. Yerine duramıyordu,ellerini birbirine sürtüp  ısıtmaya çalışıyordu sonra  bir suliet göründü, sonra onun yari olduğunu anlayıp, tebbesüm etti.

Ama Aren öyle değildi gözleri kıpkırmızıydı çok kalın giyinmişti dışarda kar yağıyordu evet ama bu çok fazlaydı. Yüzü asıktı, zorlu bir gülümseme kondurdu dudaklarına.

Abbas küçüğününe sardı kollarını derince çekti kokusunu içine, çiçek gibi kokuyordu.

Soğuğa aldırmadan durdular öylece, Aren'in gözleri dolmuştu niye? Geri bir kaç adım attı, kollarından çıktı.

Abbas kaşlarını çattmıştı, normalde  hep sarılmak isterdi zorla bırakırdı. Sıcakladı o yüzden diye düşündü. Sonra ellerini yüzüne çıkardı  göz altlarına gezdirdi parmaklarını.

"neden ağladın çiçeğim?"

"ağlamadım ki soğuktan gözlerim sulandı, bide kızardı. Ben ağlamam ki"

"hadi inanmış gibi yapayım bari"

Eğilip gözlerine bastırdı dudaklarını, biraz daha zaman geçirdiler. Abbas, Aren'in dolu gözlerle ona baktığını yakalamıştı bir kaç kez. Tam ağzı açıp konuşacakken lafa atladı Aren.

"benim gitmem gerekiyor çok çok, özür dilerim çok özür dilerim."

bileğindeki fuları çıkarıp eline tutuşturdu.

"geri gelicem yemin ederim geri gelicem" konuşmasına izin vermeden uzaklaştı, koşarak beyazların içinde yok oldu.

Nerde bilebilirdi ki o gün son olduğunu, son kez öptüğünü, son kez sarıldığını, son kez dokunduğunu, kokusunu son kez soluduğunu, neden bilebilirdiki?

Diğer genç ise evin yolunda bayılacağını anlayınca bir yer durdu ve karağanlığa el mecbur bıraktı kendini...

Paris'li Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin