Şimdi karşısındaki gençle konuşan babası ve sarı kafayı dikkat izliyor ve anlamaya çalışıyordu tabi bu konuşmaktan daha kolaydı. Babası oğluna dönüp konuştu.
"André, Akduman, notre voisin du dessous, a entendu notre voix et a voulu jeter un coup d'œil."
(Alt kat komşumuz André, Akduman sesimizi duyup bakmak istedi.)"Est-ce que M. Akduman parle français ?"
( Akduman bey Fransızca biliyor mu ?)Alay yatan sesine göz devirip cevap verdi Akduman.
"Oui, et comment t'appelles-tu, petit homme ?"
(Evet, senin adın ne küçük adam? )"Andre" yapmacık bir gülümseme gönderip elini uzattı, Akduman gülümsemesinin yapmacıklığını anlayıp sırıtıp elini sıktı.
"Ravi de vous rencontrer"
(memnun oldum tanıştığımıza)"moi aussi"
(bende)Ellerini ayırdılar ve ikiside Aren'e döndü. Akduman hemen lafa girip konuştu.
"tanıştığıma memnun oldum Aren bey, andre Türkçe biliyorum mu?" beyninde kısasa kısas diyordu barışmalar ile.
"biliyoh ben."
Akduman gülmemek için dudağını ısırdı çok... Bilmiyordu ama garip hissetmişti şu an kahkaha atmak istiyordu, sonra kendini tutamayıp patladı, kafasını arkaya atıp gülmeye devam etti, Aren de Akduman a katılıp güldü, Andre 'nin bakışları gülüşünde takılı kalmıştı kafasını geriye atınca anlından ayrılmıştı sarı uzun saçları. Küpesi ve dudağının kenarındaki sivri pirsingleri -inşallah böyle yazılıyordur- izledi. Sonra kaşlarını çattı neden bunları düşünüyordu ve incelemişti adamı ezberinde tukmayı arzuluyor gibi? Babası oğlunun çatık kızıl kaşlarını görünce tebessüm etti Türkçesi ile alay ettikleri için kızdığını sanıyordu Akduman'ın kulağına eğilip konuştu.
"hemen buradan toz ol heran üzerine atlaya bilir Türkçesi unun kırmızı çizgisi" Akduaman gülmemek için yine dudağını ısırdı ve başı ile onayladı, Andre hâlâ çatık kaşlar ile Akduman'ı seyrediyordu.
Akduman çıkışa doğru gitmeden Andre'ye görüşürüz tarzı şeyler söyleyip dış kapıya giiti Aren, Akduman gitmeden konuştu.
"yarın akşam yemeğine bekliyorum gelmesen elimizden kurtulamazsın genç adam"
"peki efendim yarın burda olucağım"
Akduman gözden kaybolunca, kapıyı kapatıp oturma odasına yöneldi oğlu orda değildi odasına gidip yavaşça kapıyı açtı. Andre 'nin odasının iki duvarı ve tavanı camdı büyük nir odaydı. Cam duvarın yanına yerleştirilmiş olan tekli koltuk orta sehpa ve tam karşısında bir tane daha, biri siyah biri beyaz. - pquen olsaydı bu ayrıntıların çok önemli olduğunu söylerdi- Andre koltukta oturmuş Yağan karı izliyordu, babası karşısındaki koltuğa oturup gözlüğünü sehpaya bıraktı.
"mon fils?"
(oğlum?)"mon père"
(babam)"Voulez-vous sortir?"
(dışarı çıkmak istermisin?)Başını olumsuz anlamda iki yana salladı, durum ciddi diye düşündü Aren.
"Qu'est-ce qui ne va pas chéri?"
(neyin var güzelim?)"J'ai sommeil, veux-tu dormir avec moi papa ?"
(uykum var benimle uyur musun baba?)"bien sûr mon bébé ."
(elbette ki bebeğim)Daha fazla sorarsa içini kapanacağını bildiği için susmuştu gerektiği zaman anlamazsa işe el atardı şimdi kendi halinde olmalıydı.
"üzerimi değiştireyim geliyorum" kakasını salladı Andre de pijamalarını giyip yatağa girdi ve babasıda gelmişti yatak çift kişilkti zaten sığarlardı.
