Ezberletilmiş bir şiiri okur gibi dokunma bana, dizeleri şaşır, yanakların kızarsın mesela...
Her an, her saniye yanında olsam, bir an bile peşinden ayrılmasam, adımlarına uydursam da adımlarımı, yolun yolum, kaderin kaderim, ömrün ömrüm de olsa sen coşkunu yitirme sakın bana dokunurken.
Sanki saçma sapan bir distopyanın içerisine sıkışmışız ve bu saçma dünyada dokunmak yasakmış gibi, birine dokunan her kimse akıl almaz derecede teknolojik yöntemlerle cezalandırılacakmış, acının en bilinmezini tadacakmış gibi ve bu yüzden hayatı boyunca hiç kimseye dokunamamış ama bana bir saniye de olsa dokunmak için her şeyi göze alabilecekmiş gibi dokun bana. Havada asılı böylesi karanlık bir tehdidi bile elinin tersiyle iter gibi, her zamanki sen gibi gel ve dokun her zaman senin olan adama...
Miden yapışmış gibi acık, dudakların çatlamış gibi susa bana her gün. Dokunduğun anda için titresin hep, damarların akarsular gibi çağlasın, bahar gelsin yüreğinin en derinine bile. Hayata dair öğrendiğin ne varsa unut ve sadece tenimi tut aklında.
Çünkü ben ilk ve son baharımı yaşıyorum seninle, dokunmazsan simsiyah bir gölge düşer gülüşlerime...