6 TANIŞTIĞIMA MEMNUN DEĞİLİM

334 8 6
                                    


Kitabımız 1K olmuşşşş🥳 1K'ya özel erkenden bir bölüm atıyorum. Vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar...💜


          Dipte olduğunu hissettiğin her an aynaya bak.                                                                                                           Hâlâ yansımanla yüzleşmeye cesaretin varsa                                                                                                                    kendinle savaşın bitmemiş demektir.


                                                                                             ☀️    


"Bugün de yanaklarımız ıslandı, çok şükür!" dedi Göktuğ burnunu çekerek.

Üzerimize aldığımız gri battaniyenin altında bir yandan Göktuğ'un gelmeden önce aldığı cipsleri yiyor bir yandan da Aşk-ı Memnu izliyorduk. Tüm bölümleri, sahneleri neredeyse ezbere bildiği halde yanımda ağlayıp durmasına bir türlü anlam veremiyordum.

Göz ucuyla bana baktığını görsem de televizyondan bakışlarımı kaçırmadan izlemeye devam ettim. "Sen neden ağlamıyorsun ya?" diye sordu ağlamaklı ses tonuyla.

"Neden ağlayayım?" diye sordum omuz silkerek ve ağzıma bir cips daha attım.

"Neden ağlamayasın?" dedi ters ters bakıp kaşlarını kaldırarak.

"Ya salak mısın, ne diye ağlıyorum Bihter için?" Birden kendime hâkim olamayarak gülmeye başlayınca Göktuğ bu kez kaşlarını çatarak bakmaya başladı.   

"Biz burada acılar içinde kıvranıyoruz çünkü..."

"Siz kim, tam olarak?" Hâlâ sırıtıyordum ama Göktuğ'u sinir etmek için değil gerçekten sevimli ve komik olduğu için gülüyordum.

"Ben... Bihter..." diye saydı yavaş yavaş. "Biz bunları hak etmedik!" 

Yanımda Göktuğ, televizyonda Bihter ağlayıp duruyorlardı. Sözde acı çeken, hayatı berbat giden bendim fakat benim dışımda herkes ağlıyordu.

Bir anda, "Duygusuz domuz!" diye homurdandı ve ağzına bir cips atıp hınçla çiğnemeye koyuldu. "Gülme orda, sana söylüyorum!"

"Bana mı?" diye sordum şaşkınlıkla Göktuğ'a bakarken.

"Başka duygusuz domuz var mı burada?" diye sordu.

"Yok mu?" diye takılmaya devam ettim. Karanlık odada, sadece televizyondan yansıyan ışığın aydınlattığı kadarıyla, hızlıca göz gezdirip "Yok galiba!" dedim alaycı tavırla.

Yine bir şey söylemeden sadece göz devirmekle yetindi.

Birkaç dakikadır sadece Göktuğ'u izliyordum. "Şu halinle o kadar ciddiye alamıyorum ki seni..." deyiverdim, yine bir ton laf yiyeceğimi bildiğim halde.

"Niyeymiş o?" 

"Karşımda penguenli bir tulumun içinde, ağlayarak dizi izliyorsun. Sence de bu yeterli bir sebep değil mi?"

GÜNEŞİ SÖNDÜRMEM GEREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin