4

50 13 8
                                    

Jihoon okuduğu şeyle sırıtmak istesede kendini sakin tutarak klavyeyi tuşladı.

-ahh evet, önemli biri ve o kişi...

-tam şuan yanımda oturuyor.

^

Bazen öyle bir an gelir ki ne yapacağınızı bilemezsiniz, eliniz ayağınız dolaşır ve sadece bakakalırsınız. Bu korktuğunuz için değildir aslında bunun kaynağı tamamen tatlı telaş heyecanıdır.

Hyunsukta tam olarak bunu yaşıyordu. Okuduğu mesajdan sonra gözlerini kocaman açmış, ablak ablak ekrana bakıyordu. Yan tarafında ona aşk dolu gözlerle bakan çocuğa da dönemiyordu. Hayır, ona kızdığı için değildi yanaklarına toplanan kandan dolayıdı bu. Aşırı utanıyordu ve ister inanın ister inanmayın okuduğu mesajla vucüdundan tatlı bir ürperti geçmişti. Neydi onu bu kadar utandıran? Okuduğu mesaj mıydı yoksa yanında ona tatlı tatlı bakan çocuk muydu?

Heyecanla titreyen ellerini klavye üzerinde gezdirdi.

-Neden bakıp duruyorsun? Garip hissettiriyor

-eh şey...özür dilerim. Vereceğin tepkiyi merak etmiştim :>

-vereceğim tepki mi? Hadi ama durup dururken garip şeyler söylüyorsun nasıl tepki vermemi bekliyorsun? Utandırıyorsun sadece

-hoşuna gidiyor yani söylediklerim?? :0

-JİHOON BEN ONU MU DEDİM diye yazdı hyunsuk ve yanındaki çocuğun omzuna yavaşça ittirerek vurdu. Bakışları aynı anda onun gözlerine değmişti. Jihoonun adeta gözlerinin içi gülüyordu. Vuruşuna bile gülerek cevap vermişti. Kaşları çatık ona baksa bile onun gülüşüne yenik düşmüş ona karşılık vermişti. İki genç birbirine garip çekimi o an hissetmişlerdi.

Gülüşü yarıda kesilen jihoon hızla telefonuna dönerek -bir kafeye falan gitmeye ne dersin? Bu sıcak altında eriyeceğim yoksa! Yazdı.

-eriyecek misin? O kadar sıcakta değil aslında

-gerçekten sıcak! Ayrıca senin gibi tatlı bir oğlanın bu sıcak altında çikolata gibi erimesini istememmmm :3

-JİHOOONNN

Hyunsuk yine okuduğu mesajla kıpkırmızı kesilirken jihoonun omzuna hafif bir yumruk atmış ve önden yürümeye başlamıştı. Jihoonsa arkasından gülerek yetişmeye çalışıyordu. Yaptıklarından fazlasıyla keyif alıyordu. Sevdiği çocuğa iltifat edip onun utanmış yüzünü görmek kalbini hızlandırıyordu. Ayrıca hafif yumrukları onunla daha fazla uğraşma isteğini arttırıyordu.

-hey hey hey resmen yürürken koşuyorsun yavaşlar mısın? Cidden eridim

-saçma salak konuşmazsan yavaş yürürüm!

-saçma salak konuşmuyorum ki!

- hala inkar ediyorsun? Hyunsuk yazdığı mesajdan sonra adımlarını yavaşlatmış ama arkasında ona yetişmeye çalışan jihoona dönüp göz ucuyla bile bakmamıştı. Ayrıca daha fazla onu utandıran mesajları okumamak için telefonunu cebine koymuştu. Aklı sıra jihoona böyle ceza verecekti.Olaylar ise jihoonda farklı seyrediyordu. Aşk sarhoşu olmuş, arkasından hülyalı hülyalı hyunsuka bakıyordu. Onun bu halleri çok hoşuna gitmişti. Şu bir hafta ona bir ömür gibi gelmişti adeta. Sanki yıllar evveldir hyunsuku tanıyor onunla böyle tatlı tatlı atışıyordu. Önünden böyle çocuk gibi koşarak gitmesi onu yakalayıp kocaman sarılma isteğini arttırıyordu.

Bu adeta kovalamaca gibi süren 10 dakikalık yürüyüşten sonra deniz kenarında, denizin tüm esintisini teninizde hissedebileceğiniz küçük kafeye giriş yapmışlardı. Denize sıfır olan-iskeleye konulmuş bir masaya- bir yere oturmuşlardı.

i hope to god he hears me~hoonsukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin