8

61 10 7
                                    

Hayatının en güzel anlarını mı yaşıyordu bilmiyordu ama çok mutlu olduğu kesindi. Günlerdir eksilmeyen gülümsemesi yüzünden yanak kasları bile acıyordu. Tahmininden fazla ona bu kadar yaklaşabildiği için hem şaşkın hem mutluydu jihoon. Önünde bir cennet bir melek oturuyordu.

"Jiğhooğn? Odağklanğnsağna! Güğlüp duğruğyoğrsuğn!( Jihoon? Odaklansana! Gülüp duruyorsun!)" Dedi karşısında ona işaret dilini öğretmeye çalışan oğlan. Kararlaştırıp kendilerini sahil kenarında ki mekanlarına atmışlardı. Aslında bu rutini günlerdir yapıyorlardı. Hyunsukun beklediğinin aksine jihoon çok hızlı yol kattetmişti ama hala fazlasıyla yavaştı. Çünkü dikkatini bir türlü toparlayamıyordu. Ve her seferinde onu kendisine bakarken yakalıyordu. Başlarda ki kadar utandırmasa da hala bakışları yanaklarının al al olmasına yetiyordu.

"Hı? Ha! Odaklanıyorum! Bak en son hobilerden bahsederken ki ifadelerin nasıl yapıldığını gösterdin!" dedi jihoon dağılmış dikkatini toplarken. Onunla yanlızken konuşabiliyordu. Bunu hyunsuk istemişti, dudaklarını okuyabileceği bir yavaşlıkta söylerse onunla iletişim kurabilecekti.

"Hağyır seğni şapğşağl! onğlağrı biğr öğnceğki seğferde söğylediğm! Bağk işğte dinleğmiğyoğrsun!( Hayır seni şapşal! Onları bir önceki seferde söyledim! Bak işte dinlemiyorsun!" Dedi hyunsuk sahte bir kızgınlıkla. Bugün yaptıkları dersin bu kadar olmasına bile şükretmişti. Çünkü jihoonun dikkati diğer günleri iki kat daha dağınıktı.

"Ne! Gerçekten mi?! Ah özür dilerim!" dedi jihoon. Yaslı bedenini eski ağaçtan kaldırırken kendini tamamen hyunsuka döndürdü. O günkü sarılmasından sonra hyunsukla daha fazla tensel temasta bulunabildiği için -daha çok cesaretliydi- ellerini tutup kendine çekerek "affettin mi beni?" Dedi küçük bir çocuk gibi. Bu bakışlara dayanamayan hyunsuk ise çatık kaşlarını düzeltti ama hala kırgınlık ibarelerini yüzünden eksik etmiyordu.

"Biğr dağha değrse odağklanğmazsağn sağna öğretmeğyeceğim. (Bir daha derse odaklanmazsan sana öğretmeyeceğim.)" Dedi. Kafasını denize doğru çevirmişti. Çünkü jihoona bakarsa gülmeye başlayacaktı.

Jihoon hızla omuzlarını tutarak ona bakmasını sağladı ve "Tamam söz veriyorum iyi bir öğrenci olacağım!." dedi küçük bir çocuğun kararlılığıyla.

Bir anda jihoona dönen hyunsuk ise şaşkınlıkla başını salladı. Bu hareketi, dahası yüzüne bu kadar yakın bir jihoon beklemiyordu. Fazla yakındı. Hemde çok fazla. Bilerek yapmadığını biliyordu ama jihoonun içine sığmayan bu çocuksu halleri hyunsuku her seferinde utandırıyor ve sıkıntıya sokuyordu. Bakışları bir dudaklarında bir gözlerinde oyalanırken jihoon bunu farketmişti. Durduğu konumu görünce şaşırsada cüretkarlığını devam ettirerek o da onun dudaklarına bakmaya başladı. Aralarında ki bu çekim sürüp giderken hyunsuk sıcakladığını hissettiği için jihoonu geriye doğru yavaşça ittirmişti.
Gözlerini kaçırarak "T-tamağm o zağmağn. Neğyse buğgünlük buğ kadağr değrs yeteğr, beğnim giğtmem lağzım!"(Tamam o zaman.Neyse bugünlük bu kadar ders yeter,benim gitmem lazım.)" Dedi ve oturduğu yerden hızla kalktı. Yanaklarının al al olduğunu hissediyordu. Ve ayrıca o kekelemiş miydi? Aptal olduğunu düşünüyordu.

Onu sırıtarak izleyen jihoon ise onun utanıp kaçma durumlarından dolayı bazen kızsa da keyif almadan duramıyordu. Küçük bir çocuğu sevgiye boğmuş gibi hissediyordu.

"Hey! Hey! Nereye gidiyorsun? Gitmek yok otur şuraya. Bir ayı geçik görüşmedik zaten! Ayrıca sana sormam gereken bir şey var." Dedi jihoon günlerdir aklında dönüp dolaşan soruyla.

Hyunsuk meraklanmıştı ama utandığı için yanına oturmak istemiyordu.

"Ah hadi ama!" Dedi ve jihoon onu kolundan tutup yere doğru çekti. Dengesini kaybedip üstüne düşen bir hyunsuku kendiside beklemiyordu. Şaşkınlıkla bakarken bir anda gülmeye başlamıştı. Gülerek "Yağmurdan kaçarken doluya tutuldun!" Demişti.

i hope to god he hears me~hoonsukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin