0.6

365 18 8
                                    

SAVAŞ'TAN
Balkonda yavaş yavaş sigara içerken, onu düşünüyordum. Belki beni hatırlamıyor, ama ben onun her zerresine inceden yanığım. 7 senedir tanıyorum ve ona gerçekten çok değer veriyorum. Annemi kaybettikten sonra o bunu bilmese de sığındığım ilk ve tek liman. Ben annemi 10 yaşında kaybettim ve bana annem gibi davranan, annem gibi kokan o merhametli kalbe sığındım.

Milas'a.

Babası, annesi ve abileri bana çok destek oldular beni kendi ailesinden biriymişim gibi davrandılar. Ama ben onların biricik kızlarına aşık oldum. Ve bu durum beni vicdan azabı çektirmeye yöneltiyor fakat ne yapabilirim ki, onu çok seviyorum. Sadece hayatım da o olsun istiyorum, sadece o gülsün bana, o sevsin beni istiyorum. Biliyorum çok bencilce ama seviyorum işte. Onu incitmekten çok korkuyorum, onu üzmekten, onu unutmaktan, onu sevmemekten çok korkuyorum.

MİLAS'TAN
Salonda Mete abimle otururken merdivenlerden aşağı inen Deniz abime kaydı gözlerim. Hafif bol kot pantolon üzerine siyah sweet ve onun üzerine siyah montunu giymiş telefonuyla konuşarak yanımıza ilerliyordu.

Allah'ım bu benim abilerimin hepiside neden meteor yav.

Bir süre sonra telefonla görüşmesi bittikten sonra gülümseyerek bana baktı "Bebeğim hadi hazırlan hastaneye kontrol için gideceğiz" dedi oflayarak yerimden kalktım "Gitmesek olmaz mı" dedim dudağımı büzerek, "Olmaz! Hadi bakıyım odana marş marş, kapıda bekliyorum seni" diyerek kapıya doğru ilerledi. Bende çok bekletmek istemediğim için hemen odama çıktım ve siyah eşofman, siyah nike sweetimi giydim üzerime de siyah montumu alıp hafif kokulu dalinimden de sıktıktan sonra siyah beremi alarak aşağı indim. Ayakkabı olarak kolay olsun diye beyaz nike air ayakkabı mı giydim.

Siyah arabaya yaslanan abimin yanına hızlıca gittikten sonra yola çıkmıştık. Abim orman yolundan gitmeyi tercih etmişti ve aslına bakarsanız bu da benim işime gelmişti. Çünkü ben insanlardan kendimi hep soyutlaştırmak isterim. Bu zamana kadar hep yalnız kaldım, sadece iki arkadaşım hatta dostum vardı. Onlar da biliyorlardı benim hep tek kalmak istediğimi ama yinede beni yalnız bırakmıyorlardı. Aslında bu benim istemsizce yaptığım birşey çünkü ben çocukluğumda da hep böyleydim. Herkesten uzak, yalnızlığa yakın oldum ve gerçekten bir gün olsun şikayette etmedim, çünkü tek olunca beni yargılayacak kimse olmuyor.

Bazen düşünüyorum; annem olsa beni gerçekten de bu kirli dünya da saf ve temiz tutmayı başarabilir miydi? Bence evet, çünkü anneler, çocukları karanlık lekelere bulaşmasınlar diye ellerinden gelenleri yaparlar. Benim annem de yapardı, hem de en iyisini yapardı.

Yanağımda ıslaklık hissetmemle abim görmesin diye iyice cama sokularak gözyaşımı sildim.

Beni düşüncelerimin arasından sıyıran ses Deniz abim'e aitti.

"Güzelim bir sorun mu var" dedi bana bakarak. Kafamı iki yana salladım, arabayı sessiz orman yolun da yavaş yavaş durdurdu ve bana dönerek tek kaşını kaldırdı "Emin misin" dedi tam inkâr edeceğim zaman sağ gözümden bir damla yaş 'yoruldum' der gibi akıyordu. Artık dayanamadım ellerimle yüzümü kapatım kendimi serbest bıraktım. Ağlıyordum...Göz yaşlarımı durduramıyordum, durmuyorlardı.

Abim bana güç vermek istercesine sarıldı. Hiç ağzını açmadı, neden diye sormadı. Sadece sarıldı.

Bir süre sonra abim benden ayrılarak yüzümü ellerinin arasına aldı "Güzelim ne oldu, anlatmak ister misin" dedi, çok şey anlatmak istiyordum ama şuan o kadar yorgundum ki konuşacak halim yoktu sadece kafamı hayır anlamında sallamakla yetindim. Naif ve masum bakışları hâlâ üzerimdeydi, kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra arabayı tekrardan çalıştırdı ve gideceğimiz tarafın tam tersine, eve doğru sürmeye başladı "Güzelim yarın gidelim tamam mı hastaneye, ama iyi olduğun da bana ne olduğunu anlatacaksın tamam mı" dedi kafamı salladım ve tekrardan cama sokuldum.

Evin bahçesine girdiğimiz de etraf sakindi, abim kapıya doğru ilerledi ama ben eve girmek istemiyordum, biraz bahçe de yalnız kalmak istiyordum. Abim, bahçeye ilerlediğimi görünce "Bahçede çok kalma bebeğim, hava biraz soğuk" dedi kafamı olumlu şekilde sallayarak arka bahçeye ilerledim. Denize karşı oturduğumda yanıma miyavlayarak yavru beyaz gri tonlarda yumuşak tüylü bir kedi geldi.

Hemen kucağıma aldım. Bana sokularak tatlı mırıltılar çıkartıyordu. O an kendimi yememek için zor tuttum, zaten kedilere, köpeklere kısacası bütün hayvanlara zaafım vardı. Küçük gözlerini açarak bana baktı. Aşırı tatlıydı. Eğilerek kafasından küçük bi öpücük bıraktım.

"Merhaba" arkamdan tanımadığım bir ses duyunca ister istemez kaşlarım çatıldı ve arkama döndüm.

Allah'ım yarattığın her erkek mi bu kadar yakışıklı olur.

Yanıma gelerek koltuğa oturdu. "Merhaba, kimsiniz" dedim kucağımda ki kediye baktıktan sonra gözleri gözlerimle buluştu "O kadar mı değişmişim" dedi yüzünü biraz daha inceliyerek hatırlamaya çalıştım. Kafamı iki yana sallayarak "Yok hatırlayamadım" dedim, gülümseyerek kafasını salladı "Rusya'da tanışmıştık, hatırlıyor musun? Hatta arkadaştık, annelerimiz de tabi, ben Savaş Bozkurt" dedi.

Aklıma küçük yaşta ki anılarım geldi. Oyuncak mavi motoru olan o çocuktu. Beni koruyan o çocuktu, sevdiğim çocuktu.

Gözlerim, gözlerine tırmandı "Hatırladım" dedim, sesim fısıltı gibi çıkmıştı. Gülümsedi, gülümsedim, kalbimin ritmi hızlanmıştı.

Demek ki hâlâ ona karşı duygular besliyordum. Farkında olmadan.

SAVAŞ'TAN
Gülümsemesini, bakışlarını, sesini özlemiştim. O çok güzeldi. Fazla güzeldi.

Yüzünün her köşesini hafızama kazımak için dikkatlice ona bakıyordum. Kucağında ki kediyi çok kıskanmıştım. Bir an kediye öfke duydum ama bu kısa sürdü. Çünkü şuan ikiside çok tatlı geliyordu gözüme.

Manzaram çok güzel ve eşsizdi.

Milas bana dönünce sanki bir şey diyecekmiş gibi bakıyordu. Sonra gülümsedi "Rusya'dan ne zaman geldin" dedi "1 hafta oluyor" diye cevap verdim, kafasını salladı.

Ayağa kalktı, gitmesin diye içimden dualar ediyordum. Bende ayağa kalktım. Kediyi yavaşça koltuğa koyduğunda kedi tekrardan bacaklarına dolandı, Milas'a baktığımda kediye bakarak gülümsüyordu.

O çok güzel gülümsüyordu.

Kediyi tekrardan kucağına alınca bana baktı "Ben içeri geçeceğim sende gel" dedi, gelmez miyim hiç diye geçirdim içimden "Olur, Deniz abi evde mi" dedim kafasını salladı "Evet, evde bir kaç işi vardı" dedi "Tamam, zaten onun yanına uğrayacaktım" dedim ve beraber eve girdik.

Ben Deniz abinin odasının önündeyken bana baktı "Ben odamdayım bir şey olursa abim var zaten ama yine de gelebilirsin" dedi cümleyi tam kuramamıştı ama yine de anlamıştım, gülümsedim "Tamam görüşürüz" dedim gülümseyerek merdivenlere yöneldi.

O harbi çok güzeldi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 21, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BEŞ ERKEĞİN TEK DELİSİYİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin