Yoğun tütün kokusu ile sigara burnumu gıdıklarken vücudum büyük bir yıkım içerisindeydi. Bütün kemiklerim kırıkmış gibi hissediyordum. Sanki kırılmış ve tekrar birleştirilmiş ama yine de ağrısı geçmemiş gibi. Ya da gerçekten sadece ağrım vardı. Bilmiyordum. Bu yüzden üşüyen vücudumu sıcak bedene doğru daha fazla yaklaştırdım. Bir alfa tarafından taşındığımın farkındaydım. Bacaklarım ve sırtımdaki nazik eller güvenli hissettirse de kötü olup olmadığını bilmiyordum.
Sadece ne yaparsa yapsın asla baskılanmayacakmış gibi etrafa saçılan güçlü kokusunun etrafımı sarmasına izin veriyordum. İçimdeki omega benim gibi kafası karışmış hissetse de bir alfanın kokusu vücudumu gevşetmeme yetecek kadar onu rahatlatıyordu. Sızlanarak göz kapaklarımı açmaya çalıştım. Her ne kadar torbalar gözlerime bağlanmış gibi hissetsem bile kim olduğunu görmek istiyordum. Kokusu bana yabancı olsa da tanıdığım biri olmasını diliyordum.
"Sakin ol omega, güvendesin. Seni hastaneye götürüyorum."
Tatlı ses tonu kulaklarıma ulaştığında etkilenmiştim ama daha çok düşündüğüm şey hastaneye gitme konusuydu. Hastanelerden nefret ederdim. Hastaneye gitmek her zaman ölüm kapımı çaldığında kullanmak zorunda olduğum acil çıkış kapısıydı. Bu kadar küçük bir şey için o beyaz steril kokuya sahip cehenneme gidemezdim. Bu Steve Harrington kurallarına büyük bir skandal yaşatırdı.
Yabancı sanki hepsini yüksek sesle söylemişim gibi homurdanmıştı. Açıkçası kendimi uyumakla uyanıklık arasında hissettiğim için düşündüğüm her şeyi söylüyor olma ihtimalim yüksekti. Yani bu konuda herhangi bir şey söyleyemezdim. "Kolun kırılmış, bence bu gayet de hastaneye gitmek için bir sebep Harrington. Söz veriyorum kötü hissettiğin an yanında olup seni güvende hissettireceğim."
Ses yabancılaşmaktan çok tanımaya gidiyordu. Kim olduğunu hatırlıyor gibiydim. Ama yine de beynim yüzerken kendime güvenmek oldukça zordu. Bu yüzden gücüm yettiğince onay kelimesi mırıldandım. Yorgun olan vücudum için en azından bunu yapabilirdim. Sorumluluğu bir başkasına verebilirdim. Bir kereliğine gerçekten iyi olma numarasını bir kenara atabilirdim. Bugün akşam için oldukça hareketli bir zaman olmuştu.
Yani... Bugünlük bunu hak ediyordum. Herhangi bir iyiyim saçmalığı yok. Gerçekten yorgun hissediyordum. Çünkü başımdaki sızı oldukça acı vericiydi. Kaşlarımı hareket ettirmek bile canımı yakıyordu. Bu yüzden sadece kafamı tanıdık alfanın kürek kemiğine, burnumu da koku bezine denk gelecek şekilde serbest bıraktım. Olayları iyi olduğum bir zaman düşünecektim.
Burnuma dolan iğrenç kokuyla bunların hiçbirinin rüya olmadığı ortaya çıkmıştı. Lanet olası hastanedeydim. Kahretsin! İçten içe somurtmaktan kendimi alamazken yavaş bir şekilde gözlerimi araladım. Oda günün aydın olduğunu azıcık belli edecek şekilde ayarlanmıştı. Tanrım, tekrar bir beyin travması olmasın! Kendi kendime söylenmekten alamazken ellerimle yüzümü sıvazlamak için kendimi yastığa bastırmıştım.
Alçıyla kaplı sol kolum ben hareket ettirdiğimde yüksek sesle inlememe neden olana kadar. Gerçekten kolumu mu kırmıştım? İyi de herhangi bir acı hissetmemiştim. Kafam karışık bir şekilde kendimi yukarı kaldırmaya çalışırken odanın kapısı şiddetle açılmıştı. İçeriye vahşi kıvırcık saçlarıyla Eddie girdiğinde şaşkınlıkla ona bakıyordum. Beni buraya getiren alfa o muydu yani?
"Birkaç dakika sadece kahve almak için gidiyorum ve sen kendine zarar veriyorsun!" Çileden çıkmış bir şekilde yanıma adımlarken söylenmesine devam ediyordu. Serum takılı koluma dikkat ederek belimden tutup beni yukarı doğru çekmiştim. Lanet alfa hormonları. Yüzümü asıp ona göz ucuyla baktım. "Kahve almaya gittiysen beni nasıl duydun?" Yüzünde belli belirsiz oluşan kızarıklıklarla bana kaçamak bakışlar atmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just...;, steve harrington
Fanfiction"Sadece demek istediğim... Ben iyiyim, endişelenme." "Sadece... Dikkatli olun." "Sadece... Gerçekten ineksiniz dostum, iğrenç." Steve Harrington, ne zaman kırılsa cümleleri sadece ile başlardı ve hiçbir zaman ardından getirdiği cümlelerdeki kelimele...