6

94 16 10
                                    

"James keser misin sesini?" Ortak salonda oturmuş ben ve Hastane Kanadı'ndaki kız hakkında konuşuyorlardı. Önüne gelen ile yakıştırması artık fazla abartı haline gelmişti.

"Aylakk! Yakışırsınız bence?" Sirius'a bakıp James'i susturması gerektiğini söyleyecektim, eğer sessiz ve hüzünlü şekilde oturuyor olmasaydı. James'e kulak asmayı bıraktım, Sirius şuan daha çok dikkatimi çekmişti. Yeri incelemek ve ara sıra iç çekmek dışında dış dünya ile bağlantısını kesmiş bulunuyordu. James'e tekrar ters bir bakış atıp Sirius'un yanına oturdum. Beni fark etmemişti. Garip diye geçirdim içimden. Yanına geldiğimde her zaman gülümser ve kolunu omuzuma atardı. Ah bir saniye... Şuan bencil davrandığımın farkına vardım. O kötü bir ruh halindeyken bana ilgi göstermemesi hakkında düşünmek gerçek bir bencillik değil miydi? Her neyse, bunlar gereksiz ayrıntılardı. Kıskanmış mı diye geçirdim içimden, en azından bir umut öyle olmasını diledim. Başka bir sorunu var ise yardımcı olmam zordu çünkü.

"Bir sorun mu var Pati?" James sonunda fark etmişti demek? Vay be.. Sirius James'e bakıp başını salladı.

"Remus zaten birinden hoşlanıyor Çatalak." James için bir şok dalgası etkili oldu. Bakışlar bana döndüğünde Sirius'a hiddetle baktım. Eğer o soruyu sorarlarsa ne diyecektim? 'Evet var, erkek, hatta yanımda şuan' falan mı? Belki de söylememi istiyordu, belki. Hatta belki de ben istiyordum. İstiyor muydum? İstiyordum. Söylesem bile bu hayatımda fazla önüme çıkmayacaktı ya zaten. Pek bir hayatım kalmamıştı zaten. Sakladığım pek bir şey kalmamıştı.

"Ay evet var, ama şuan ben söylemek istemi-"

"Tabiki Aylak, tabiki! Senin bazı şeyleri artık algılaman ve yoluna koyman hoşuma gitti!" O, bana laf mı sokmuştu? Gerçi yüzündeki alaycı sırıtış bunun cevabıydı zaten. Ona göz devirip Sirius'a tekrar döndüğümde gülümsüyordu. Bir kaç saniye içinde nasıl eski hale dönüyordu ki? Bunu anlamayacaktım. James ve Peter yanan ateşin yanına geçip konuşurken kulağıma fısıldadı,

"James bile söyledi, hayatını yoluna sokmak için gereken şey benim." Bu sefer yüzümdeki gülümsemeyi tutmadım.

"Evet," elimi dizine koydum. "Sen ve hafif esen bir rüzgar yeterli değil mi?" Bunları sanki birbirimize ders ile ilgili soru soruyor gibi söylemiştik. Klasik bir konuşma gibi gözüküyordu, eğer içine girmediyseniz tabi.

Selamlar!

Sona yaklaşıyoruz. Birkaç bölüm sonra final ile karşınızda olacağız.

Hala final için fikirleri olan var mı?

İyi günler dilerim.

spring | wolfstarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin