One night a few moons ago

579 28 2
                                    

- O çok küçük

F- Güzelim sen daha küçüktün ondan.

- Anne, kızarmış onun yüzü acıyor mudur?

P- Bebeğim yeni doğurduğu için böyle, zamanla geçecek merak etme sen, acıtmaz.

- Bende istiyorum kucağıma!

P- Güzelim, o sana ağır gelir. Şimdilik onunla böyle idare edersin.

- Off, o da Yiğit gibi oynamayacak mı yani?

F- Bir süre, ama büyüsün bol bol oynarsınız.

- O zaman hemen büyümeli her ikiside.

F- O kadarda çabuk büyümemelisiniz bence.

P- Baban haklı, bu haliniz her zaman çok daha iyi.

- Bende büyüyünce futbolcu olacağım, Can'da futbolcu olacakmış hem birlikte oynarız değil mi??

F- Ol güzelim, ama Can'ın peşine takılma sen.

- O bence çok yakışıklı, ama hep bana vuruyor!

F- Sende ona geri saldırmak yerine bunu sözlü bir şekilde doğru bir hareket olmadığını belirtmelisin, olmadı bize gel.

- Ama baba siz olmadığınız zaman, teyzesi bana kızıyor.

P- Ne demek sana kızıyor, ne zaman oldu bu?

- Doğum gününde oradaydı, sadece bana kızdı. Herkes koşuydunuz Can'ın arkasından, ama bana kızdı!

F- Boşver güzelim sen, takılma bu tür şeylere.

P- Evet anneciğim, yaklaşma teyzesine sen. Takma onu kafana, ne yaptığın sadece bizi ilgilendiriyor.

- Peki.
———————-
Pelin'den
Tekli koltuğa oturmuş Yağız'ı emziriyordum. Bir hafta olacaktı neredeyse doğalı, her şey şimdiye dek güzel ilerliyordu. Ferdi Philia'yı uyutmaya çalışıyordu, Philia Yağız'a düşündüğüm gibi korkunç bi tepkinin aksine çok tatlı ve istekli bir tepki göstermişti. Tek üzüldüğü şey şu an ne Yağız ne de Yiğit'le birlikte koşturabileceğiydi. Tabii hanımefendide enerji eksilmiyordu, elinden olsa yeni yeni yürümeye başlayan Yiğit'i koşturacaktı. Sanırım bahsettiği Can'ın teyzesi Defne'ydi. Uzun zamandır adından söz ettirmesede evlendiğini biliyordum, Ferdi ilgilenmediği için bende açıkçası üstelemiyordum, ki buna zaten ne gerek vardı? Kucağımda uyumuş olan Yağız'a baktım, uyumuştu bile. Yavaşça kalkıp yatağına yerleştirdim, benziyorlardı Ferdi'yle birbirlerine. Sanki biraz banada benziyordu gözleri, yani bir zahmet benzemeliydi. Çok mu uykucuydu, bana mu öyle geliyor? Genelde bebekler uyur biliyorum da bizimkisini uyutmaya gerek kalmıyordu, yoksa daha sınavımız tam olarak başlamamış mıydı? Kapının açılmasıyla oraya baktım, gelen Ferdi'ydi.

F- Uyudu mu?

P- Evet, uslu çocuğum ben şıp diye bir bakmışsın gitmiş bile. Gülerek yanıma gelmişti

F- Haydi bizde yatalım çünkü bende fazlasıyla yorgunum.

P- Üç sayfa kitap okudu diye yorulmuş beyfendi, ben neler nelerle uğraşıyorum ayaktayım.

F- Sana laf yok zaten güzelim ya.

P- Bende öyle düşünmüştüm.

F- Bir kere ben koskoca bir hikaye anlattırıyorum uzun uzun kızıma.

P- Ay yazık, çok yazık. Üzülüyorum senin adına Ferdi, günahtır minik bebeğime benim. Abartma Ferdi abartma. Katılıyorsun değil mi yarın antrenmana, kaçırma fazla, lig devam edecek.

F- Katılacağım katılacağım da senin beni evde bu kadar istemediğini bilmiyordum açıkçası.

P- Ne alaka Ferdi, fiziksel olarak uzun süre boşlamak iyi gelmez, bir hakem olarak konuşuyorum.

F- Bana bir penaltı borcunuz var.

P- Bana bak çocuk, penaltı falan değildi o.

F- Seni doktora götürmeliyiz, gözlerin hakkında şüphe duyuyorum.

P- Annemde söyler, bir haklılık payı var sanırım. Ama bunu şu anlık umursamıyorum, gayet iyi bir hakemim. Uğraşmayın benimle, babama şikayet ederim hepinizi. Babam Yavuz Arseven, kırar bacaklarını vallaha. Zaten daha ilk görüşte beğenmedi adam seni, Fenerbahçeli adama nasıl kız verdiğini düşünüyor hala, hamile kalmasaydım işin zordu senin.

F- Allah Allah, bana hiç böyle bir şey belirtmedi kendileri?

P- Banada belirtmedi, bakışlarından anlarım ben onun. O ki Galatasaray altyapısında yetişmiş bir futbolcu üstelik günümüzde teknik direktörlük yapıyor, o kadar çevresi var ama ben yinede seni seçtim.

F- Bir dakika sen benim dışımda Galatasaray'dan bir başkasını düşünebilme girişiminde mi bulundun?

P- Evet, bir ara vardı benimde favorilerim, ama hayat işte karşıma seni çıkardı.

F- Kimi düşünmüştün başka çok merak ettim?

P- Hiç, sen tanımazsın o eskilerden. Konudan sıyrılmaya çalışıyorken Yağız ağlamaya başladı, aferin oğlum, akıllı çocuğum benim. Aaa Yağız uyandı, kapat şu saçma konuyu Yağız'a bakayım ben.

F- Peki, şimdilik kapatıyorum. Ama bitmedi Pelin, ben alırım Yağız'ı.

P- Bitirme canım, önemli olan insanın kafasında bitirmesi.

F- Gel oğlum, neden ağlıyorsun sen?

P- Kucağına almış susturmaya çalışıyordu Yağız'ı, ama sanırım Yağız pek oralı değildi.

F- Babacığım, güzel oğlum sorun ne ha?

P- Ver Ferdi sen onu bana, fazla emmedi uyuya kaldığı için acıkmış olabilir.

F- Haydi o zaman anneye Yağız bey.

P- Ay Yağız bey, çok değişik geliyor kulağa. Minik başına bir buse kondurmuş kucağıma vermişti Ferdi, yanıma geçmiş yatağa oturmuştu.

F- Aklıma Philia'nın bebekliği geliyor, iyi ki diyorum seni tanıdığım günden beri. İyi ki o gün seninle tanıştık, sen bize bir umut verdin, Philia'yı hiçbir şeyden ayırmadın.

P- Ayıramam zaten Ferdi, o da benim çocuğum. Doğurmakla anne olunmuyor, ben onun annesiyim.

F- Sen çok ayrısın, seni bu yüzden seviyorum.

P- Sende diğerlerinden çok ayrısın, o gölün girmemesi için elinden ne geldiyse yaptın, bu özel bir yetenek. Ne demek istediğimi anlamış hemen asmıştı yüzünü ben ise gülüyordum. Bununla her an, her saniye dalga geçebilirdim.

—————————————————————————
Bonjourrr
O kadar çok istediniz ki (hiç) bölümlere devam ediyorum. Yeni başladığım kurgum olan "Karanlık" kitabinin ilk bölümünü dün yayınladım, isteyen orayada bir göz atabilir, o size kalmış. Umarım istediğiniz gibi ilerliyordur kurgu, sıkıcı olmasını istemem fazla, elimden geldikçe yaratıcı olamaya çalışıyorum ( asla olamıyorum bu arada) neyse görüşürüzz.

Could we do this dance again?| Ferdi KadıoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin