SEVİLMEMİŞ KALPLER

98 53 10
                                    

   Bu yaşıma kadar bana sevgi nedir öğretmemişlerdi. Şimdi ise beni sevdiğini söyleyen birisi vardı. Ama ben onu nasıl seveceğimi bilmiyordum.

 Ben bir gölge gibi büyümüştüm , nasılım ne yerim ne içerim kimsenin umurunda değildi. Saçımı okşayıp dizine yatıran bir annem , okula giderken bana harçlık veren bir babam yoktu.

Annem benim doğumumda ölünce babam beni istememiş yüzüme dahi bakmamış. Bir tek babaannem vardı bana bakan o da pek sevgiden anlamazdı.

 Mersin de  denizin kenarında  bir konağımız vardı. Bahçesinde  çeşit çeşit meyve  ağaçları olan kocaman bir ev . Bahçenin tam ortasın da yılan şeklinde bir çeşmeli havuz  bulunurdu. O küçük  havuzda yaz kış su eksik olmazdı.

Babama dedelerinden kalan,  her köşesi tarih kokan bu evde büyümüştü. Annemle evlendikten sonra 5 yıl boyunca çocukları olmamış. Babaannem babamın tekrar evlenmesini istemiş ama babam anneme çok aşık olduğu için istememiş.

 Hem aileye varis verebilecek babamın iki kardeşi daha varmış. Biri Osman amcam diğeri de Ali amcam. İyi kalpli güzel insanlar olmalarına rağmen yengelerim bir o kadar kötü kalpli ve acımasızdı. Kaç defa dayak yedim onlardan hiç saymadım , çocukluğum onlardan köşe bucak kaçmakla geçti.

Babam ailenin en büyük çocuğu olduğu için her şey ona danışılırdı. Derdi sıkıntısı olan ona koşarak giderdi. Kalbi o kadar genişti ki herkesi alırdı oraya , bir tek beni sığdıramamıştı kalbine.

Benim sevilecek bir yanımda yoktu ki zaten. Kendi annesini katilini kim sevmek ister ki. Benim doğumum bütün konağı yasa boğmuş. Annem öldükten iki gün sonra anneannem kızının ölümüne dayanamayıp kalp krizinden ölmüş. Resmen bir urgan gibi onların boynuna dolanmış ölüm getirmişim aileye.

Kimse benim katil olduğumu dile getirmezdi ama bakışlarıyla tavırlarıyla bunu haykırırlardı. En acısı da annemin benim yüzümden öldüğünü sokağın ortasında öğrenmem olmuştu.

Henüz 7 yaşındaydım , kimse benimle oyun oynamaz yüzüme bakmazdı. O gün bir inat çocukların yanına sokağa inmiştim. Ortanca amcamın kızı Ayça da onlarla oyun oynuyordu. 12 yaşında sarışın çelimsiz bir kızdı. Onlarla ip atlamak istediğimde beni itip  yere düşürmüştü.

“SENİNLE OYUN OYNAMAK İSTEMİYORUM. SEN KATİLSİN ELİNDEKİ KANI BİZE DE BULAŞTIRIRSIN. ANNESİNİ ÖLDÜREN BİZE NELER YAPAR DEMİŞTİ”

Sokaktaki bütün çocuklar bana iğrençmişim gibi bakmıştı. Sanki hastaymışım da onlara bulaştıracakmışım gibi.

O an ne dediğini anlamamıştım hatta eve koşarak girip ellerimde benim göremediğim kan lekesi var diye saatlerce yıkamıştım. Halbuki ellerim tertemizdi ama kaderim temiz değilmiş nereden bilebilirdim.

O gün aşağı hiç inmedim saatlerce odamda yatağıma uzanıp içim çıkana kadar ağladım. Kimse gelemdi o lanet kapıyı çalmadı.

Diğer günlerde de hep aynı şeyi yaptım kendimi odaya kapattım, yemeğimi saatinden önce alır ortalarda dolaşmazdım. Okula gider derslerime çalışır hiç kimseyle muhattap olmazdım. Orta okul hayatım bir gölge oyunu gibi geçmişti. Lise de oradan çıkmak için yeni bir şehre İstanbul’a yatılı okula gittim. Ne tatillerde ne de mezun olduktan sonra gittim o konağa.

Zaten ne arayan ne de soran vardı beni. Arada babaannem para gönderirdi onu da harcamazdım. Burslu okuyordum çok masraf yapmadan geçinip gidiyordum. Lise bitmeden de arkadaşımın annesi  sayesinde İngiltere de okuma fırsatı bulmuştum. Seve seve kabul edip kendimi burada buldum.

Bu ülke bana merhameti öğretti , vefayı öğretti şimdi ise sevgiyi öğretecek gibi duruyor tabi onu kabul edebilirsem.

Spor salonunda duşa girdikten sonra kendimi dışarı attım tam bir haftadır Poyrazla görüşmemiştim. Bana söylediklerinden sonra kendimi kötü hissettmememi söylemişti. Sadece onun duygularını bilmem gerekiyormuş. Ne karar verirsem vereyim hep yanımda olacak ve beni destekleyecekmiş. Ne zaman hazır olursan o zaman konuşalım dedi.

KARA KRALİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin