Her yer karanlıktı neresiydi burası. Bedenim yorgunluktan yıkıldı yıkılacaktı, nefes alamıyordum, saatlerdir koşuyordum. Nereye gittiğimi ya da neyden kaçtığımı da bilmiyordum.
Bağırıp çağırmak istiyordum ama olmuyordu sanki bir şey boğazımı sıkıp izin vermiyordu.
İlerde bir ışık gördüğümde oraya doğru koşmaya başladım ışığın bir tarafında sarı saçlı beyaz tenli zayıf bir kız vardı diğer tarafında yasemin vardı. Onlara sorular soruyordum ama bana cevap vermiyorlardı. Aklımı kaçırmak üzere olduğumu fark ediyordum. Onlara doğru adımlar atıyor sanki havada yürüyor gibiydim bir türlü ulaşamıyordum.
Sonra bir anda o kızın ve yaseminin üzerinde kan oluşmaya başladı. Sanki ikisi de can çekişiyor gibiydi yüzlerinde dehşet verici bir ifade vardı.
Hemen yaseminden tarafa koştum. Kanın nereden geldiğini anlamaya çalışıyorken ona sıkı sıkı sarıldım. Üzerimde yaseminin üzerinde olan elbisenin aynısından vardı. Çift gibi giyinmemizi istediği için almıştı. Sadece önemli günlerde giyerdim bu elbiseyi. Şimdi ise onun elbisesi de benim elbisemde kana bulanmıştı. İlk defa bu elbiseden nefret ettim kardeşimin kefeni oluyordu. Kollarımda bedeninin soğumaya başladığını hissettiğimde öldüğünü anladım. Kardeşim kollarımda can vermişti ben ise hiçbir şey yapamamıştım.
İçimden sessiz bir çığlık yükselmeye başladığında 1...2...3.. gözlerimi açtım. Kan ter içinde kalmıştım kalp atışlarım ağzımda atıyor gibiydi. Bütün kızlar bizdeydi, neler olduğunu anlamaya çalışırken yasemini gördüm odamdaki pufa oturmuş biri ile görüşüyordu.
Uyandığımı görünce hemen yanıma koştu. Canı acıdığı yüzünden anlaşılsa da umursamadı. "Güzelim iyi misin çok korkuttun bizi , 3 saattir seni uyandırmaya çalışıyoruz. Sürekli çığlık atıp duruyordun. Ateşin de vardı duş bile aldırdık uyanmadın. "
Yasemin bana sarılır mısın dediğimde hiç tereddüt etmeden kollarını bana sardı ve saçlarımı okşamaya başladı.
Yaseminin sarılışı ile biraz sakinleşmiş kalbimdeki korkular uçup gitmişti. Kendime gelmeye başladığımda diğer kızlar geçmiş olsun diyip gittiler. Kalabalık yapıp benim daha kötü olmamı istemediler.
Benim çığlık sesimi duyunca herkes buraya koşmuş. Raman bile köşede oturmuş beni izliyordu. Beni seven bu kadar insan olması mutlu etse de içimde bulunan bir taraf kimse seni sevmez diye haykırıyordu.
Biz yasemin ile sarılırken içeriye Poyraz , Usta Hong ve Emine Hanım girdi yüzlerinde endişe vardı. Emine hanımı görünce yasemin yatağımda kenara kaydı. Emine hanım hemen ateşimi kontrol etti. Sonra getirmiş olduğu et suyu çorbadan servis tabağına koyup önüme getirdi.
Herkes sessizce emine hanımın bana olan ilgisini izliyordu. Bir anne gibi çorbamı içirmişti. Bunu yapmasına izin verdim çünkü bu daha önce tatmadığım bir duyguydu. Benim hiç bana çorba içiren bir annem olmamıştı. İlk defa birilerine nazlanmak istedim sevilmek istedim.
Emine hanım çorbayı içirmeyi bitirince Usta Hong geldi saçlarımı okşadı iyi olup olmadığımı hastaneye gidebileceğimizi söyledi. Hastaneye gitmek istemediğimi sadece biraz yorgun hissettiğimi söyledim. Gözlerime sevgiyle bakıp yerine oturdu. Poyraz uzaktan bakıyordu sanki yanıma gelip sarılmak istiyor gibi ancak diğerleri olduğu için yapamıyordu.
Bir yanım keşke gelse ve sarılsa dese de diğer yanım hayır siz birbirinize denk değilsiniz diyordu. Ben kimseye layık olmayandım , ben uğursuzdum, gittiğim her yere bela getirendim. Doğarken bile en büyük kazığı atmışım sevdiğim insanlara eğer biri dünyaya gelirken başka bir kişi ölecekse bu anne olmamalıdır. Bu büyük yük küçücük bir bebeğin omuzlarına ağır gelir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA KRALİÇE
Ficção AdolescenteGenç bir kız herkesin iyiliğini düşünebilir miydi ? Her zorda kalana yardım etmekten geri durmazken onun canı yanarken gerçekten kimsenin elinden bir şey gelmemiş miydi ? Ruhundaki ve kalbindeki kırıkları biri görsün ve onu düştüğü karanlıktan çık...