1

1.8K 189 42
                                    

*İyi okumalar 🖤

"Nergis, buraya dön."

Parmaklarını gözlerim önünde şıklatan iş arkadaşımla bomboş ekrana bakan gözlerim titredi. Bakışlarımı yavaşça, bana kaygıyla bakan kadına çevirdim. Göz göze gelmemizle biraz daha endişelenmiş gibi iç çekip omzumu sıvazlamıştı.

"İstersen ara ver, dosyalarla ben ilgilenirim."

Masanın üzerinde, iki gün önce bilgisayara geçmiş olması gereken evraklar vardı.

"Teşekkürler, Ceyda."

Ona bırakmazsam iki gün, iki haftaya uzayacak gibiydi. Ceyda masamdaki dosyaları alıp kendi yerine geçerken elimle burnumu sıkıp gözlerimi kapadım.

Stres, tedirginlik ve üzüntü. Hislerimdeki çalkantılardan dolayı yaşamdan kopuk hissediyordum.

Çok sevdiğim birini kaybetmenin vermiş olduğu hüzün bedenimde kalıcı etkiler bırakmıştı. Bir aydır ölen birinin hayaletiyle yaşıyor olduğumdan geçecek diyemiyordum.

Ceyda'nın tavsiyesine uyup ara vermek için yerimden kalktım. Biraz hava almak, iyi gelecekti. İyiliği son zamanlarda bulamasam bile.

İş yerinin terasına çıkarken birkaç kişiyle selamlaştım. Negatif enerjimden dolayı bana selam verenler pişman oluyor olmalıydı. Soluk tenim, baygın bakışlarımla ölü gibiydim.

Sanki bir ay önce ölen en yakın arkadaşım Hafsa değil de bendim.

Terasa çıktıktan sonra en köşeye geçip sigara yaktım. Benim için temiz hava bu kadardı.

Tek başıma zehirlenirken, binaların tepesini gören yerde, en aşağıda gibiydim. Bir ay önce Hafsa ile burda kahve içmem sanki yıllar öncesi gibiydi.

Neden intihar ettiğini anlayamadığım arkadaşımla olan son konuşmamız, toparlanamama nedenlerimden biriydi.

"Seni seviyorum. Karşılık vermen için söylemiyorum ama bilmeni istedim. Bunu söylemek gerçekten rahatlattı."

Onu rahatlatan sözleri, beni rahatsızlıktan boğuyordu. İtirafına cevap verecek zamanım olmamıştı. Daha kötüsü, onun ölüm haberini almadan önce oldukça kızgın hissediyordum.

Ölmeden önce, söylemediklerinden pişman olmak istememiş olmalıydı. Beni ise her şeyden pişman etmişti.

Tüm bunların üstüne, telefonunu kurcalayan birinin ortaya çıkardığı mesajlar ve fotoğraflar hayatımı tepetaklak etmişti. Onunla olan konuşmalarımın ifşalanmasıyla, lezbiyen olduğum şirkette yayılmıştı. Yıllarca saklamak için direndiğim sırlarım karşımda belirince tepki verememiştim.

Daha çok Hafsa'nın telefonunu kurcalayan şerefsizi bulmaya odaklanmıştım. Sonuç koca bir hüsrandı. Eşcinsel olduğu ve baskılara dayanamadığı için intihar ettiği düşünülen arkadaşımın yarattığı sansasyon olmasa beni burda barındırmazlardı.

Sigaramı söndürdükten sonra verdiğim aranın sonlanması gerektiğini düşündüm. Zaten nerde olursam olayım beynim olaylar içinde meşguldu. Arkamı döndüğümde bana dikçe bakan kişiyle anlık olarak durakladım.

Mısra, bana doğru gelmeye başladığında beklemeye karar verdim. Yanıma geldikten sonra gözleri üzerimde öylesine turlayıp, gözlerimde sonlandı.

"Ara mı verdiniz?"

Mısra, bölüm şefimiz olan sinir bozucu biriydi. Aynı üniversite, aynı sınıf sonrası, aynı yerde farklı mevkilerde olmuştuk. Başta içerlediğim ve kıskandığım bu durum şu an umurumda değildi.

Üniversitedeyken de aramız şu anki kadar kötü olduğundan fazla muhattap olmazdık.

"Evet, haber verecektim ama yerinizde değildiniz."

Aklıma bile gelmemesine rağmen, sırf gıcıklaşmasın diye bunu söyledim. Kafasını sallarken veda etmeyi düşündüm ama tekrar konuşmaya başladığında, beklemek zorunda kaldım.

"Dalgınsınız, bu işinizi de etkiliyor. İsterseniz izin alıp eve gidin."

İş yerindeki herkes durumları bildiğinden ya bana acıyor ya da benden tiksiniyordu. Bana acıyanlardan bazıları Hafsa ile sevgiliyiz sanıp, dramımı buna bağlıyordu. Diğerleriyse sadece eşcinselliğimin ifşalanmasını ve en yakın arkadaşımı kaybetmenin hüznünü üstüme yüklüyordu. Mısra bunların hiç birine girmiyordu.

O beni değil sadece işleri düşünüyordu.

İç çekip "Teşekkürler ama paraya ihtiyacım var. Hata yaparsam, sorumluluğunu alırım." deyip teklifini reddettim.

Hafsa'nın ölümünden sonra iki hafta izin almıştım. Hayatımı devam ettirmek için paraya ihtiyacım vardı.

Şirketin iş geliştirme bölümünde olduğumuzdan genelde toplantı hâlindeydik. Masa başına geçmedikçe oldukça iyi idare ediyordum. Bir şeylerle uğraşırken dalıp dursam bile insanlarla uğraşmaktan iyiydim.

Mısra, kaşlarını çatsa bile kafasını salladı. Hata yapsam bunu teklif etmek yerine direkt azar çekip beni uzaklaşmaya zorlardı.

"Size iyi molalar."

"Sağ olun, iyi çalışmalar."

Yaptığımız samimiyetsiz sohbet sonlanırken terastan çıktım. İşin başına dönerken dalgınlığımdan kurtulmak için çabalamam gerektiğini düşündüm. Kimsenin beni kollayacak hali yoktu.

Masama döndükten sonra Ceyda'ya verdiğim dosyaların bir kısmını aldım. Onları bilgisayara geçirip analiz ederken ofise giren Mısra'yla kısa bir an göz göze geldik. Çalışmama baktıktan sonra ofisin içindeki kendi özel odasına gitti.

Bu sefer, Hafsa'yı düşünmeden sadece verilerle ilgilendim. Aşağı doğru inen her grafik bana Hafsa'nın uçurumdan düşüşünü hatırlatırken psikolojimin ne derece mahvolduğunu bir kez daha anladım.

Psikolog, bunu yardım almadan atlatamayacak gibiydim.

SIR (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin