*İyi okumalar 🖤
"Gamze, suçlamaları kabul etmiyor."
Geçen birkaç günde Akça yanımda olmuştu. Gamze'yi bizim başımıza saldığı için pişmanlığını dile getiriyordu. Renkli yüzü, şu birkaç günde solmuş gibiydi. Tatlı ve canlı sesi de kaybolmuştu.
"Bu sonucu değiştirir mi?"
Büşra, Akça ve ben olayların üzerinde konuşmak için buluşmuştuk. Büşra, her zamankinden daha sessizdi. Onu tanıdığım için nedenini biliyordum. Gamze hakkındaki düşüncelerinde yanılmıştı. Şu an bunu nasıl fark etmediğini düşünüyor olmalıydı. Önündeki şarabı yudumlarken, gözlerini bana çevirdi.
"Sebebi ve kanıtlar var. Fotoğraflar nefretinin delili olarak kabul edilecektir."
"En azından artık Hafsa'yı tanıdığımızı biliyoruz."
Beni rahatlatan hep Büşra olurdu, sıra bana geçmişti. Gamze hakkında yanılsa bile Hafsa hakkında yanılmamıştı. O intihar edecek biri değildi.
Büşra'nın dudakları hafifçe kıvrılırken "Doğru." dedi.
Biraz daha rahatladığını hissederken Akça'ya döndüm.
"Hapse girecek olması seni rahatsız ediyor mu?"
Akça acıyla tebessüm edip "İğrenç bir insanım. Aslında ondan kurtulacağım için memnunum." dedi.
Onun Gamze yüzünden üzüldüğünü düşünmüştüm ama anlaşılan sadece olaylar yüzünden bu hâldeydi.
Büşra hafif dalgacı tonda "Bu sayede korkularından kurtulmuş olmalısın." dedi.
Onun takıntılı sevgilisinden korktuğu için Büşra'ya gittiğini hatırladım. Seansları sonuç vermese bile sanırım bu olaylardan sonra Akça gitmeyi kesecekti.
"Yine de garip geliyor. Hafsa ile sadece bir kez görüştük. Onu tanımıyorduk bile."
"O buluşmadan sonra ayrıldığınızdan, Gamze suçlamak için Hafsa'yı seçmiş olmalı."
Yakın değillerse Hafsa'nın neden fotoğrafları çıkardığını düşünmeye başladım. O duvara sadece özel anlar asılırdı.
"O gün, Hafsa için özel miydi?"
Dudaklarımdan dökülen soru, tamamen zihnimden geçendi. Akça bir an durakladıktan sonra omuz silkti.
"Onun için öyle olmalı. O gün üçlü denemiştik ama Gamze dayanamadı, vaz geçtik."
Verdiği yeni detayla şaşkın hissettim. Büşra'da bunu beklemiyor gibi şaşırmış ama ifadesini hızla toparlamıştı.
"Gamze'nin neden onu suçladığını anlıyorum. Deliye, delirmesi için sebebi vermişsin."
Sert sözlerimle irkilen Akça'nın bana bakan gözleri soğusa bile sözlerimi geri almadım. Hafsa'nın ölümü yüzünden onu suçlamasam bile Gamze'nin delirmesinde etkisi vardı.
Büşra "Bunu polislere söyledin mi?" dediğinde, Akça kafasını salladı.
"Bir şekilde söyledim."
Direkt üçlü yapmak istedik diyemeyecek kadar utanmış olmalıydı.
Büşra "Cezasını çekecek." dedikten sonra masanın üstündeki elimi tutup sıktı.
"Evet, artık iyi olacağız."
Büşra'yla birbirimize tebessüm ettikten sonra kadehlerimizi tokuşturduk. Kaybolan hayaletimden ona bahsetmiştim. Sonunda her şey yoluna girecekti.
Hafsa'nın intiharını kabullenmeyen zihnim, cinayetini hızla kabul etmişti. En azından artık arkadaşımın elinde olsa gitmeyeceğini biliyordum. Her şey farklı olabilirdi ama bunun için çok geçti. En azından Hafsa gittiği yerde huzurlu olmalıydı.
İçtikten sonra herkes kendi evine dağılmak için ayaklandı. Masanın üzerine düşen gölgeyle titreyen göz bebeklerim yeni ziyaretçiyle buluştu.
Mısra "Kalkıyor muydunuz?" diye sordu.
Benim aksime onun gözleri Büşra'ydaydı. Burda samimi olduğu kişi o olduğundan, sorusu da ona yönelikti.
Büşra onu onayladıktan sonra "Sen yeni mi geldin?" diye sordu.
Mısra "Diğer mekandaydım." derken saniyelik olarak bana baktı.
Birkaç gün önce oraya gideceğimi söylemiştim. Eğer o da gelirse, takılabileceğimizi ima etmiştim ama ben gitmediğimden kendi kendine ekilmiş olmuştu. Olaylara rağmen işe gidip geldiğimden burdakiler hariç kimsenin gerçeklerle bağı yoktu.
"Sıkıldın mı?"
"Biraz, kalkmadan önce bana bir kadeh için eşlik et."
Onların samimice konuşmasına fazlalık hissedip ayaklandığımda, Büşra "Devam edelim mi?" diye sordu.
Akça "Benden bu kadar." deyip ayrılırken, ben de "Yarın iş var." deyip ayrılmak için hazırlandım.
Mısra "Bu bahane ikimiz için de geçerli." derken, Büşra'nın yanına oturdu.
Kendisi kaldığı için, benim de kalabileceğimi söylüyordu. Normalde buna takılmazdım ama bir an hissettiğim uyumsuzluk hissiyle geri oturdum.
"İş yerinde kafam kıyak diye bana nutuk çekecek şefe sahibim. Siz daha rahat olmalısınız."
Mısra'nın üstleri haftada bir teftişe gelir onda da kimseyi azarlamadan geri dönerlerdi. Olan her gün azar yiyen bize oluyordu.
Büşra, imamı anlayıp yandan sırıtırken Mısra'nın da dudağı kıvrıldı. Dediğime takılmamış olmalıydı.
"Sızıp kalmadıkça ya da işleri mahvetmedikçe uyarıya maruz kalacağınızı sanmıyorum."
Gözlerimiz buluştuğunda sahtece tebessüm ettim. Garsona sipariş verdikten sonra arkamıza yaslandık.
Büşra "İş dışında da resmi konuştuğunuzu bilmiyordum." deyip ilgiyle bize baktı.
Ne kadar yakın olursak olalım, iş yerinde resmi konuşulması gerektiğini savunan Büşra bizi ilk defa dışarda yan yana görüyordu. Birkaç kez yaptığı ziyaretler sonrasındaki resmiyeti fark etse bile yadırgamamıştı. Şu an iş dışında olduğumuzdan buna takılıyordu.
Önüme konulan içkiyi dudaklarıma götürürken rahatça cevapladım.
"Arkadaş değiliz."
Mısra yanıtımdan sonra sessizce içkisini yudumlarken, Büşra tekrar konuştu.
"Bu kadar yıldır yan yana olmanıza rağmen ilişkinizi geliştiremediniz mi? Yoksa hâlâ o olayın etrafında mısınız?"
Aklıma gelen olayla kaşlarım çatılırken, Mısra'nın tepkisi de farklı olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR (gxg)
Любовные романыBirbirinden farklı karakterlere ve hayatlara sahip dört kadın ortak bir sırra sahip olur. Bir cinayet, dört şüpheli.