"Beyaz Kanatlı Ateşten Kelebek"

2.4K 215 24
                                    

Taehyung'dan

Eve koşarak girmiş ve camın arkasındaki Jungkook'a bakmıştım. Gökyüzüne bakıp yağan karları seyrediyordu. Üstündeki karları temizleyip eve doğru yürümeye başladı.

"Siktir siktir!! "

Yoongi'nin kapıdan hızla girmesiyle hepimiz ona doğru bakmıştık.

"Silahları alın çabukk! "

Jin'in demesine bile kalmadan evin kapısı gürültüyle açılmıştı. Herkes elindeki silahlarla savaşmaya hazırdı.Şuan tek düşündüğüm Jungkookdu. Hoseok elini aldığı uzun namluyla adamları tek tek vuruyordu. Bunu fırsat bilerek hızla camı açıp bağırdım.

"KAÇ JUNGKOOK KAÇ! "

Benim sesimi ve silah sesini duyunca koşmaya başladı. Gittiği yeri ezberlemeye çalıştım. Umarım ben yokken fazla uzağa gitmez. Arkamı döner dönmez birinin kafama vurmasıyla sarsakladım. Yere eğilip kafamı tutmuştum. Tam biri tekrar vuracakken arkamı dönüp adamın kafasını tuttum.

"Siz buraya izinsiz girdiniz!! "

Adam korkudan altına sıçmıştı. Zaman kaybetmeden adamın kafasını sola döndürüp boynunu kırdım. Kemik sesi uzaktan bile duyulmuştur. Jimin üç adamla kapana sıkışmıştı. Yardım etmeme kalmadan Yoongi adamları indirmişti bile. Jimine bakıp elimi ona doğru kaldırdım.

"İyi misin? "

"Evet sen? "

"İyiyim hadi devam! "

Etraf kan olmuştu. Eşyaların çoğu yerdeydi. Cam kırıkları ve kırılan eşyalar kötü bir görüntü oluşturuyordu. Korumalar cesetleri dışarı taşıyorlardı. Aklıma gelen şeyle dışarı baktım.

"Kahretsin Jungkook! "

Elimdeki silahı yere fırlattığım gibi dışarı koştum. Arka bahçeye baktım. Nereye gitmişti. Kar durmuştu. Yere bakıp ondan kalan tek bir iz aradım. Diğerleride benimle beraber gelip etraf bakındı.Namjoon'un otoriter sesi kulaklarımı çınlattı.

"Dağılalım daha hızlı olur!

"Biri burda kalsın ne olur ne olmaz! "

Jin haklıydı. Biri burda kalmalıydı. Hiç bir şey daha duymak istemedim. Jungkook'un gittiği yöne doğru koşmaya başladım. Koşuyordum ve etrafa bakıyordum. En azından bir iz olmalıydı. Jungkook'dan kalan tek bir şey bile göremedim. Sadece sonsuz beyazlık. Gözlerim ağrımaya başlamıştı.

"Zümrüt dayan, dayan geliyorum! "

Soğuktu kahretsin çok soğuktu. Jungkook dayanamaz ki çok hassas o. Canı yanar, korkar. Karanlık olmadan bulmalıydım onu yoksa kaybederdim.Durup etrafa bakındım. Uzakta çalıların üstünde bir şey vardı. Bez parçası gibiydi. Yaklaştım. Bu benim atkımdı. Jungkook'a verdim üşümesin diye onu korusun diye. Ama şimdi burda yanlız duruyordu. Jungkook'un üstünde durması yerine bu kuru dalların üstünde tek başınaydı.

"JUNGKOOK NERDESİN! JUNGKOOKK! "

Ses yok tek bir ses dahi yoktu. Karın verdiği bu sessizlik ilk kez bana huzur yerine acı veriyordu. Ağaçların altından geçiyordum. Bazı dallar görüş açımı kapatıyordu. Kar durmuştu ama hava çok soğuktu. Çiçeğimi bulamazsam kendimide buraya gömücektim.Çiçeğim bu kar altında solamazdı. Onu korumaya söz vermiştim, bırakmayacağıma dahi söz vermiştim.

Biraz daha ileri gittiğimde avcıların yaptığı ayı çukurunu gördüm. Etrafa bakındım. Bunlardan çok olmalıydı. Umarım Jungkook düşündüğüm gibi bunlara takılmamıştır. Ayı çukurları aralıklı olarak 5 metre çapraz hâlde dizilirler. Bu bilgiler için babama gerçekten teşekkür ederim. Küçükken ormanda beraber ava çıkardık. O gün bunlardan gördüğümde merakımdan babama sormuştum. O da bana bunları koordinasyon şeklinde dizildiğini açıklamıştı.

Emerald  | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin