6.

922 63 4
                                    

Bilge'den

Adımlarımı insanların ve seslerin bol, fikirlerin ve yaşanmışlıkların boş olduğu meşhur caddelerden birinde hızlandırdım. Sağımda, solumda; önümde ve arkamda onlarca, belki yüzlerce insan vardı.

Hiçbiri anlam ifade etmiyordu.

Kendimi, hepsinin sadece vakit öldürmekten başka bir işi olmayan bu insan sürüsünün aslında bir koyun sürüsü olmadığı düşüncesinden alıkoyamıyordum.

Aslında yanılıyordum, kendimi sadece şu an eğlenen ve mutlu olan insanların aslında birer aptal olduğunu düşünerek avutmaya çalışıyordum.

Çantamın ön gözüne attığım sigara pakedimi birkaç hamleyle aradıktan sonra, Irmak'ın çakmağımı çaldığını fark edip gördüğüm ilk markete çakmak almaya girdim.
Çakmağı aldıktan sonra, bu kalabalığın ortasında oturup bir dal yakıp içmeye başladım.

Neredeydim?
Ne yapıyordum?
Ne düşünüyordum?

En önemli soru ve cevap üçüncü şıkta saklıydı.

Nerdeydim? Nerede olduğumu ve nerede olmam gerektiğini çok iyi biliyordum.

Ne yapıyordum? Zamanımı kaliteli geçirmeye çalışıyordum.

Peki ne düşünüyordum?
Beliz'i.
Yüzümü bugüne kadar ilk kez dün anımsamış olan Beliz'i.
Bir bakışlık olan Beliz'i.
Benden nefret eden, ve beni her zaman rakibi olarak görecek olan Beliz'i.

Bu okula ilk geldiğim aylarda, okula puan türünden birinci olarak yerleşmenin haklı-haksız gururu ve ailemle çevrenin benden gurur duyması gerekçesiyle sanırım bi 5 sene daha kitabın kapağını açmadan atlatırım, sonuçta ülkenin adı duyulmuş köklü liselerinden birindeyim diye düşünüyordum;
bana geri kalan vaktimde bu kadar ders çalıştıracak şeyin aslında gelecek kaygısı olmadığını bilmeden.

Ta ki o güne kadar.

26 Eylül 2018

O zamanlar, okulun hazırlık sınıflarına zorla etek giydirmesinden şikayetçi bir biçimde arkadaşlarımı "Kızlara da pantolon izni verilsin kampanyası"na imza toplamak uğruna örgütlemekten başka bir şey yapmayan biriydim.

Öğretmenlerin bende bekledikleri inek imajını bulamamış olması günde en az iki kere "Bilge Kansoy sen misin?" sorusunu almama sebebiyet veriyordu.

Evet Bilge Kansoy benim ve zihninizdeki test kitabı canavarı kız tiplemesinde değilim. Ama bu başka bir konu.

Yine koridorlarda avarelik yaptığım günlerden birinde, elinde kalınca; ve incecik kollarının nasıl taşıdığını merak ettiğim kitaplar olan,kumral saçlı çıtı pıtı bir kız dikkatimi çekmişti. Etrafta koşturuyor, gördüğü her hazırlık hocasına defterlerden çıkarttığı bir kelimenin anlamını soruyordu.

Ve o gün, o kızın yanlış telaffuz ettiği o kelimeleri söylerkenki o sesi; hayatımın geri kalanında duymak istediğim tek sesi ilk kez duyduğum andı.

selamlar, nasılsınız?

nerdy | gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin