4.

972 62 0
                                    

Sınavın sonlarına yaklaştığımda, sondan bir önceki soruya formülü yerleştirsem bile bulmam gereken sonucu bulamıyordum. Ve beynim, ağaçkakan kuşunun fark etmeden aynı hareketi devam ettirmesi gibi yanlış çözümü defalarca yazıp silmeme sebep oluyordu. 13 puanlık bu soruyu, eğer kaçırırsam ortalamam düşecekti ve, liseyi boktan bir fizik ortalamasıyla bitirecektim.

Sadece bir saniyeliğine, Bilge'nin 30 dakika önce söylediği şeye aklım gitti.

"Yapamadığın soru olursa, alttan ayağıma vur sonra alt sıradan kağıdı uzat."

Dalga mı geçiyordu?Hiç sanmam.

Ama resmen friendly-fire açtığı bir insana kopya verebileceğini söylemişti.

Ona güvenmeli miydim?Belki.

Şu an ne yapıyordu? Sınavını bitirmiş bir biçimde muhtemelen Mehmet Hoca'nın seyrek kalmış saç yumaklarını sayıyordu.

Eğer kağıdına bakacak olsam, yakalanabilir ve hem 0 olan bir fizik notuyla, hem de kötü bir sosyal imajla okulu bitirebilirdim.

Bu, son isteyeceğim şeydi.

Peki, eğer kağıdı Bilge'ye verecek olsam? Geri kalan bir dönem boyunca muhtemelen benimle taşşak geçecekti.

Peki, gurur akademik başarıdan önce mi gelir? Asla.
Bir dönem boyunca Bilge tarafından zorbalanmayı göze alarak 87 gelecek fizik notumdan feragat etmiştim. 91 aldığımda ağladığım gece...Sanırım o geceye bir daha dönmek istemiyorum.

Gururuma yenildim.
Ve kağıdı uzattım.

Aldı.

nerdy | gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin