12.

622 53 4
                                    

Beliz'den:
Sınav haftasını tamamlamanın şerefine biraz nefes alabilmek için kendimi kimya laboratuvarının kucaklayıcı duvarlarına atmıştım tekrardan.
Belki de sadece sınavların bitişine sevinmek değil de herkesten uzak, yalnız kalabildiğim tek yerin burası olması nedeniyle burayı bir ana kucağı gibi görüyordum. Sessiz, merhametli ve sıcak.

Aslında beni burasıyla ilk Berke tanıştırmıştı ama burada yalnız kalmayı sevdiğimi bildiği için ben söyledikten bir daha uğramamıştı.

Berke'yi neden sevemiyordum?
Ne konuda yetersizdi?
Daha da önemlisi, birini sevmek için o kişinin her şeyde yetkin mi olması gerekiyordu?

Bugüne kadar benden hoşlanan arkadaşlarım olmuştu ancak hepsini bir şekilde aklımdan elemiştim. Ancak Berke?
Belki de bugüne kadar beni gerçekten seven ve iyiliğimi düşünen sadece o olmuştu.
Berke'nin bana aşkını bilmeyen kalmamıştı, üstüne üstlük etliye sütlüye karışmayan bir insan olarak; sırf Berke'nin sevgisine karşılıksız kalıyorum diye bana antipati duyan insanlar türemişti.

Her şey istediğimiz gibi olsaydı dünya böyle bir yer olmazdı diye geçirdim içimden.

Ben bu derin düşüncelerimin dehlizlerinde savrulurken uzun süredir yağlanmamış kapının gıcırtısıyla ürperdim.

Birisi içeri girdiği gibi çıt çıt çakmak sesi çıkarıyor ve hızlıca adımlıyordu.

Son gelişimden küçük bir tahmin yapmam gerekirse, bu Bilge'ydi.

+İçmesene sigarayı burada

-4.5 yıldır sigarayı burada içiyorum, formaldehit kokusu o günden beri azalmadı merak etme; tabii korktuğun buysa.

+Nerden bildin Bilge bunu?

-Küçük bir tahmin sadece, yoksa seni tanıdığım falan yok.

(y.n:Ne güzel yalan ama.)

+Niye içiyorsun ki o sigarayı?

-Hayatımda bir delik olmuş insanların genişleyip çukura dönüşmemesi için orayı tıkıyor. Bir nevi dolgu prensibi yani.

Bilge'nin bu dediği karşısında bir şey diyemeyip hafifçe yutkunabilmiştim sadece.

+O zaman ben de deliklerin daha da genişleyip çukura dönüşmemesi için onu içime çekebilir miyim bir kez?

-Hayır, formaldehit kokusunu kaybedersin yoksa.

Bilge bu cümleyi kurduktan sonra hızlıca laboratuvarı terk etmişti. Sigarasını benden kıskanacağından değil, belki de bu merete bulaşmamı istemedi diye geçirdim içimden.

Zaten mantıksız bir hareket olacaktı.
12 yıldır babamı getirmeyen binlerce lira, onlarca terapi seansı ve yüzlerce insanın veremediği etkiyi küçük, büzüşük ve pis kokulu bir kağıt parçası bana onu vermeyecekti.

Düşüncelerime daha da dalıp matematik dersini kaçırmamak için koşar adımlarla okul koridorlarına doğru koşmaya başladım.
—-

nerdy | gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin