Yalnızlığın etkisinden olsa gerek ya da, sensizliğin külfetinden yüzüme vuran güneş ışıklarının soytarılığından, yaşanmışlıkların tebessümünden her neyse..
Sabah sabah saçmalıyorum..
Komidinin üstünde duran sigaramdan bir dal alıp yaktım ve kendime bir nescafe yapıp sersemliği üzerimden atmaya başlamıştım.
Bundan bir kaç ay önce o yere terkedildiğim yere tekrar gitmek istedim.
Üzerimde aynı kıyafetler, mavi bir pantolon siyah bir t-shirt klasik Can işte.
Apartmandan indiğimde esnaf Harun abinin "günaydın" sesiyle irkildim tam 26 saattir bir tek kendimle konuşuyordum başka bir ses duymamıştım.
Ailem ayrı olduğundan dolayı Annem İstanbul Babamsa Ankara'da kalıyordu bense biraz harç biraz da ailemden aldığım paralarla idare ediyordum. Çalışıp kazandığım paralarla evimin kirasını ödüyordum.
2 odalı bir evim bir mutfak bir odam vardı yalnız böyle olunur tabirine uyan bir evdi ama ben mutluydum.
Biraz caddede ilerledikten sonra otobüs durağına gelmiştim istikamet Kızılay'dı Güvenpark'ta yitirmiştim hatıraları evet dedikleri gibi dünyanın sonu değildi belki de ama "Çok sevdik be abi" diyecek kadarda gururluyduk aldatılmış olsakta sıkı durmak lazımdı bir şeyleri ğöğüslemek için.
Otobüsten indiğimde sıcağa aldırmadan yürüyordum. Güvenpark'a geldiğimde tam ayrıldığımız havuz kenarında durdum, sadece etrafı seyrediyordum, çok değil 3 ay 6 gün önce burda el ele duruken şimdi sensizliğin ertesinde tek gelmek...
Nefes almak isterken alamamak, kalbime giren cam kırıklarının sayısının netsizliği, üzülmek için değil yaşamak için gelmiştim sonsuzlukta bıraktım anıların hissizliğini...
Telefonum titreşimiyle kendime geldim.
Sercan - Hadi oğlum ders var ne zaman geleceksin.
Okulumum olduğunu şimdi hatırladım 2. Öğretimsen ve uykuna düşkünsen derdin tasanın arasında unutulur bazen.
Akşam olmak üzereydi tekrar otobüse bindim. Kampüste indiğimde dersime yarım saat kaldığını farkettim. Kantinin kapısının önünde Sercan beni karşıladı.
-Oğlum mesaj atıyorum cevap vermiyosun gece program var gelmeyi düşünmüyorsun herhalde
+Yapma yaa. Ben onu hepten unutmuşum, milletin derdine düştük aklımız yerinde mi sanıyorsun oğlum
Çay ve sigara keyfinden sonra dersliğe ilerledik, her zamanki gibi sıkıcı bir dersti bitmesi için telefonla epey oynamam gerekiyordu tuş kilidini bir süre açıp kapattıktan sonra en iyi fikir uyumaktı.
Sercan
-Hadi oğlum ders bitti hala uyuyosun
Uykunun sersemliğiyle kendime gelemedim.
Sercan'la okuldan ayrılıp canlı müzik yapacağımız cafeye doğru gidiyorduk.
"Sercan üniversitede tanıştığım ender sevdiğim arkadaşlarımdandır bir kaç tanesidir. Beraber Güvenpark Bonelli Cafe'de canlı müzik yaparız ben ona gitarım ve vokalimle katılırım o müziğin ruhun gıdası olduğunu kanıtlarcasına bir sese sahiptir."
Bonelli Cafe'nin önüne geldiğimizde enfes bir yemekten önce sigaralarımızı yaktık
- Can, abi olacak şey mi senin yaptığın eve kapanıyosun sürekli monoton arayıp sorduğunda yok bak Kaderde merak ediyor seni...
+Abi Kaderi gördükçe Azrayı hatırlıyorum pek ortamlara gelmek istemiyorum yanlış anlama
- Kaçarak bir yere varamassın amına koyayım aldatıp gitmiş olabilir ama kendini topla artık.
Biraz düşüm de söylemesi gerçekten kolaydı.
Sercanla yemeğimizi yedikten sonra gitarımı akort etmek için sessiz bir yere geçtim saat 20.46 programımız 21.00 de başlayacaktı bu gün belirlediğimiz parçalara göz attıktan sonra ilk şarkımıza başlıyorduk...
Sercan ilk şarkımıza bütün ahengiyle girerken bütün gözler ona kilitlenmişti.
Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin
Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim
Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar
Sen bana geç geldin, ben sana erken
Tutuşsun gün, yansın geceler, vaktimiz varken
Bütün gözler bizim üzerimizdeydi, alkışlar havada uçuşurken bir an Sercan'la göz göze geldik bundan iyisi olamazdı bakışımızı attık sıradaki parçalarımızı çalarken slow ve hareketli parçalarımızla insanları eğlendiriyorduk ama bir de içimdeki yalnızlık daha da büyüyordu o kadar insanın içinde kendimi çaresiz hissetmek işte bu en kötüsüydü.
Son sarkımızı söylemek için hazırlanıyorduk Sercan birden müziksiz şarkıya başladı bende onu takip ediyordum gitarımla...
Sen giderken gözlerimin dolduğunu gördün mü
Yüreğimin paramparça olduğunu gördün mü
Sen giderken karanfiller sıralıydı, sıralıydı
İçlerinden biri var ki benim gibi yaralıydı
Sözleri tıpkı beni anlatıyordu. Sercana dönüp
- Bu şarkı benim için yazılmış. Oda sadece göz kırptı gitarımı çantama koyduktan sonra mekandan çıkarken aldığımız hasılatı bölüştük Sercan'la vedalaştık arkamı dönüp giderken
- Can kendini toparlamalısın artık, hayatını erteleme anı yaşa. O kadar peçeteye yazılı numaralar geliyor sen bakmıyorsun bile kendine yeni birini bul atlat bir şeyleri be oğlum inan senden daha çok istiyorum
+ Haklısın belkide
Arkanı döndüm ve bir taksi çevirdim, eve geldiğimde üstümü çıkarıp yatağıma uzandım dün gece yarının güzel bir gün olacağını söylemiştim artık yarınlar için söyleyip günün bütün yorgunluğunu atmak uykudan geçiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzünlerden Bozma Yalnızlık
RomanceYalnızlığın çarkında sıkışmıştık hepimiz. Yaşanılan şeylerin pişmanlığıyla hareket ediyorduk. Hani yalnızdık, Mutsuzduk ya Şimdi yaşıyoruz en ince ayrıntısına kadar, bir seviye daha atladık.