hongjoong'u wooyoung'u uzun uğraşlar sonucunda ikna etmişti. wooyoung seonghwa'nın evinde san'ın olduğunu bilmiyordu. eğer bilse ölse de gitmezdi.seonghwa'nın san'ı ikna etmesine gerek kalmadan onun kendisi gelmişti. bu da onun işini kolaylaştırmıştı.
"amcık hongjoong! ne bok yicez şimdi orada?"
"çocuk rica etti, ben de kıramadım. ne var bunda?"
"tabi canım tabi."
hongjoong göz devirip kapıyı çaldı. seonghwa kapıyı gülerek açmıştı. bu da hongjoong'a ufak bir feels geçirmesine sebep olmuştu.
"selamm!" (hj)
"selam gülüm." bunu söylerken seonghwa'nın yüzünde piç gülüşü vardı. bu da wooyoung'un gözünden kaçmadı ama konuşma gibi bir kabiliyet de göstermedi.
"merhaba." (wy)
sonunda içeri girdiklerinde wooyoung san'ı, san da wooyoung'ı görmüştü. wooyoung içinden küfür ederken, san ise gülümsemişti.
wooyoung hongjoong'a yaklaşıp konuştu.
"orospu, biliyordum böyle bir piçlik yapacağını. belliydi zaten. kankaaa bedelini ödeyeceksin."
hongjoong ise sadece kahkaha açıp seonghwa'ya baktı. göz göze gelmişlerdi, bu onun da ona baktığının göstergesiydi.
"amına neden konuşmuyorsunuz?" (hj)
"gülüm çok güzel bir konuya değindin, konuşun amına koduklarım. HADİ." (sh)
"ne konuşalım amına koyim?" (wy)
san ise sadece sırıtarak wooyoung'a bakıyordu. wooyoung ona biraz daha öyle bakmaya devam ederse üstüne atlamayı planlıyordu. kim bilir, belki de yapardı. ne de olsa Jung Wooyoung, beklenir.
"AMCIK SAN! BANA BİRAZ DAHA BAKMAYA DEVAM EDERSEN ÜSTÜNE ATLARIM!"
"hmm, öyle mi? bekliyorum atlamanı."
yüzündeki sırıtış ile söylemişti hepsini.seonghwa hongjoong'a yaklaşıp kulağına fısıldadı.
"amına koyim. lan bu san'a ne oluyor? benim yanımdayken masum çocuk rolü oynuyor. piçe bak."
"wooyoung bana hep bad boy gibi birisi olduğunu söylerdi."
"yuh bu bebetonun iki kişiliği varmış. nasıl ifşa ediyorum görecek o."
"artık kulağıma üflemeyi bırak."
"ne oldu etkilendin mi?"
"ne alakası var. rahatsız edici."
"tamam, bıraktım."
seonghwa sırıtarak san ve wooyoung'un tarafına döndüğünde gördüğü manzara ile anırmaya başladı. hongjoong ise onun gibiydi.
wooyoung san'ın üstüne çıkmış, saçını çekiyordu. san ise onu durdurmaya çalışıyordu.
"AMINA DURUN LAN!!!" (sh)
"DURAMAM BU SAN'I ÖLDÜRMEDEN DURAMAM!!!" (wy)
"ben ne yaptım da öldüreceksin beni wooyoungie?" (s)
"tatlılık yapma. ağzını kopartırım."
"pardon güzelim." (s)
"söyle ne yapmışım?"
"birkaç gün önce seni bir kızla çok yakınken gördüm. yeni flörtün galiba. benimle flört ederken böyle yapman orospuluk. biliyorsun değil mi? sana güvenen de suç ya. bir daha hiç kimseye güvenmiyorum. amcık ben sana çok bağlanmıştım, hiç aklımdan çıkmıyordun. senin yüzünden üzülmek zorunda mıyım ben?"
"sakin ol ve beni dinle."
"o gördüğün kız kuzenimdi. yani yena."
"geri zekalı neden önceden söylemedin ki?"
"çocuğa söyleyecek fırsat verdin sanki?" (hj)
"sen sus varoş."
"affettin mi?"
"affettim."
"wooyoung sevgilim olsana?"
"uhmm, bi' düşüneyim."
"çabuk düşün."
"tamam."
"tamam karar verdin mi?"
"lan daha iki saniye oldu. bir çocuk düşünsün." (sh)
"sen sus." (s)
"ok." (sh)
"karar verdim."
"HADİ SÖYLE."
"EVET."
"ağlaaaa hongjoong hahahahha. ilk benim sevgilim oldu. sen sap kal."
"varoş biz olmasak siz zor barışırdınız. neyse hayırlı olsun." (hj)
"amin. cümlemize."
ondan sonra neler mi oldu? seonghwa biraları ortaya çıkardı. san ve wooyoung kör kütük sarhoş oldu.
sonrasında wooyoung kurbağa olduğunu düşünüp vıraklamaya başladı. san ise onu öperse bir prens olacağını düşünüp onu öpmeye başladı.
hongjoong ve seonghwa ise o ikisi ile başa çıkmaya çalışıyordu.
"GERİ ZEKALI WOOYOUNG SEN KURBAĞA DEĞİLSİN. KAFANI SİKEYİM. İNSANSIN SEN İNSAN."
"SAN SEN DE AKILLISIN HA PRENSE DÖNÜŞECEK BAHANESİYLE ÇOCUĞU SÖMÜRDÜN. HELAL LAN SANA AFERİN."
"BEN NE DİYORUM SEN NE DİYORSUN. ŞU İKİSİNİ UYUTALIM BENCE YOKSA KÖTÜ ŞEYLER OLACAK."
"nasıl uyumayı planlıyorsunuz, beyefendi?"
"dizimizde sallayalım bence."
"ne diyorsun amk."
"şaka ya."
"o ikisini boş ver. ben senin dizine yatsam nasıl olur?"
"olmaz siktir git."
"neden ki?"
"sana güvenmiyorum."
"neden?"
"kaplumbağa deden."
"valla bir şey yapmam yatayım ne olur!"
"hayır, siktir gittt."
"sen kaşındın."
"ha?"
seonghwa hongjoong'un üstüne yürümeye başladığında hongjoong yutkundu.
" napıyorsun lan sen?"
"ben de bilmiyorum."
aralarınd birkaç santimlik mesafe kaldığında seonghwa durdu.
"seni öpsem ne olur?"
"bilmem."
"öpecem lan seni."
"ha?"
seonghwa dediğini yapıp dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. kısa bir süre sonra çektiğinde bu sefer birleştiren hongjoong olmuştu.
_____________________________________________
OQNAKWIANWISNWOAKOQW AMK BEN NE YAZDIM
SIKECEM VALLA SIKECEM
SIZI SEVIYORUM 👍🏻
sarki: chase atlantic-friends