bugün benimle uyu

546 49 1
                                    







(olaydan 2 saat sonra)

Jungkook kucağındaki Jimin'i kendi odasına çıkarır. Onu yatağa bıraktıktan sonra üstünü değiştirmek için ona bir bakış atar.

Jimin başını aşağı yukarı onaylarcasına sallar, bu bir izin.

Jimin'e pijamalarını giydiren Jungkook onu yatağa uzandırır ve üzerine yorganı örter. Eliyle onun saçlarını şefkatle okşadıktan sonra tam elini çekecekken bileğine dolanan el onu durdurur.

"Gitme." der usulca.

"Bugün benimle uyu, lütfen."

Jungkook'un kaşındaki kurumuş yaraya kayar gözleri. Uzunca bakar.

"Benim yüzümden, acıyor mu?"

"Senin yüzünden falan değil. O beyinsiz arabamı takip edemeyeceğini bilmeliydi."

"Yine de, acıyor mu?"

"Hayır, burnu kırık olan kişi o. Onun için üzülebilirsin. Sonuçta eski sevgilin. Değil mi?" Jungkook bu sözleri dile getirirken canı yanmıştı. Ama Jimin'in de canının yandığını görmüyordu. Ona sinirliydi, onun başına bir şey gelmesi ihtimali bile onu çıldırtmaya yetmişti.

Jimin ise onun için endişelenmişti, eski sevgilisini umursadığı falan yoktu. Eski sevgilisi onları takip etmeye çalışmıştı ve Jungkook bunu anladığında sakin bir yerde arabayı durdurup onunla kavga etmişti. Bunun için Jungkook'u suçlamıyordu çünkü o sırada Jungkook'un tek yapmak istediği şeyin kendisini korumak ve sakinleştirmek olduğunu anlamıştı. Eski sevgilisi onları takip etmeyi seçerek çok büyük bir hata yapmıştı.

Jimin yavaşça yutkunarak sesini netleştirmeye çalıştı. Saatlerdir boğazında olan yumru gitmiyordu. Sağanak bir yağmur kadar şiddetli ağlasa iner miydi boğazının acısı?

Kırgın gözlerle Jungkook'un gözlerinin içine bakarken onun kendisini anlamasını istiyordu.

"Biliyorsun, bilmene rağmen niye böyle konuşuyorsun?"

"Neyi biliyor muşum?" Jungkook güler gibi bir ses çıkardı.

"Seni seviyorum dedim. Niye hala kalbimi kırmaya devam ediyorsun?" Gözleri ışıl ışıldı Jimin'in.

Jungkook gözlerini aniden başka bir yere kaçırdı.

Jimin daha fazla dayanamayacağını anlayıp yataktan indi ve Jungkook'a sımsıkı sarıldı. Sanki göğüs kafesinin sağını doldurmak ister gibi sıkıyordu onun bedenini. Gözlerini kapattı önce, sonra yüzünü boynunun girintisine sakladı, iyice çekti içine onun erkeksi kokusunu.

Jungkook bir süre öylece durdu, kolları iki yanından sarkarken Jimin'in saçları burnunun dibindeydi. Dayanamadı, dayanamazdı ki. Kollarını sıkıca onun beline sararak karşılık verdi Jimin'e.

Dışarıdan aşık bir çift gibi duran iki kırık kalpti onlar. Gün sonunda yine birbirlerinin evi oluyorlardı.

"Kaşına bakabilir miyim?"

"Gerek yok. Artık acımıyor."

"Merhem sürsem, birazcık."

"Beni öpersen izin veririm."

Jimin o an kendini tutamayarak kıkırdadı. Jungkook onun gülüşünü duyduğunda dudakları yavaşça yukarı kıvrıldı. Vücudu üstündeki bütün gerginliği atmış gibi gevşedi.

Jimin onu öperken çok iyi hissediyordu. Çok rahattı, huzurluydu, mutluydu. Belki de hayatının en kötü günlerinden birini geçirmişti ama Jungkook onun yanında olduğu sürece hiçbir şeyin önemi yoktu.

Çünkü Jungkook onu gerçekten seviyordu.








devam edecek...

Marriage Contract / jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin