Akute Krallığı
Kral,mütevazı tapınağın şapeline girdiğinde ruhu derin bir şekilde ürperdi
Bir zamanlar kraliçe olmuş bir kadının cenazesi için ne kadar sade,küçük ve boğucuydu. Tüm bunlara neden olmak ruhuna derin bir ağırlık çöktürmüştü. Sanki neler yaptığını yeni anlıyor ve herkesin düşebileceği korkunç gerçeğini görüyordu. Ölümün,dehşeti ile birlikte düşüşü hiç bu kadar somut olarak hissetmemişti.Ufak törenden sonra sabık kraliçenin lahitinin yanında sadece bir kişi kalmıştı.
Kızı,kızları...On üç,on dört yaşlarındaki bir çocuk için son derece sakin ve gururlu görünüyordu bir o kadar da hüzünlü. Mütevazı ve siyah yas kıyafetleri içinde. Zamanında en parlak ipekler ve değerli mücevherler içinde olduğundan daha görkemli görünüyordu.
Babasının yanına geldiğini fark etse de bir elini lahitin üstünde tutup ağırbaşlı ve sessiz bir hüzün içinde durmaya devam etti. Kral kızının siyah tüllerin arasında görünen yüzünün bembeyaz olduğunu fark etti. Sanki çoktan ölmüş gibiydi.
"Blanka,iyi misin kızım?" dedi elini olabildiğince şefkatli bir şekilde kızın omzuna atarak.
"Sırf oğlu yok diye annemle olan evliliğini geçersiz saydın. Onu suçlayacak
hiçbir şeyin yoktu, mükemmel bir eş ve kraliçeydi.Düzmece mahkemeler,ne istersen onu söyleyen şahitler ve rahipler,tanrıların önünde bağlandığın eşinin ve ondan olan kızının haklarını bunlarla elinden aldın. Söylesene Kral olduğun zaman neyin doğru olduğunun önemi yok mu?""Beni anlamanı beklemiyorum ama nedenlerim var?"
"Bitmek bilmeyen ahlak,din ve davranış dersleri. Bana hayatım boyunca neyin doğru ve yanlış olduğunu öğrettiniz. Söyle hiçbir önemi yok muydu?"
Kral kızının istediği cevabı alana kadar durmayacağını anladı. "Evet hiçbir önemi yok." Belki de hükümran sınıfın en temel ilkesini öğrenmesinin zamanı gelmişti.
Blanka,odada çınlayan korkunç histerik bir kahkaha attı. Ardından gözünden yaşlar boşandı. Uzun zamandır aklında ve dilinde takılı kalan şeyi haykırdı. "Annemi öldürdün. Yaptıklarının hiçbiri yetmedi. Herkes annemin doğru ve o kadının yanlış olduğunu biliyordu. Sözde evliliğin kabul edilsin diye onu öldürdün"
"Kabul etmesi zor biliyorum Blanka ama annen kendi canına kıydı."
Sabık Kraliçe onurunun bu denli çiğnenmesine dayanamayarak arkasında bir not bırakarak kendini bir ağaca asmıştı. Çoğu kişinin aklında şüpheler olsa da görünen gerçek buydu.
"Hayır."dedi kız hıçkırıklar arasında az önceki soğukkanlı tanrıça havası tamamen gitmiş. Annesini korkunç şartlar altında kaybeden bir çocuk için olağan olan bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. "O beni asla yanlız bırakmaz."
Kral sarılıp kızını sakinleştirmeye çalıştı. Öfke ve gururun bastırdığı bir yanı üzgün anında aile şefkatine çok ihtiyaç duysa da Blanka kollarından kaçıp kurtuldu. Annesinin ölümü üzerine yıllardır geçirilen konumunun salantılı ailesinin dağılmakta olduğu sıkıntılı, günlerin tüm acısına ağlıyordu. Gözyaşları görülmesin diye yüzünü ellerinin arasına aldı. "Ne olur yanlız bırak beni." dedi boğuk bir sesle.
Ne yapacağını bilmeyen ve babalık konusunda pek başarılı olmayan adam en iyisinin acılı kızı sakinleşmesi için yanlız bırakmak olduğuna karar verdi.
Acılar zamanla azalırdı.*****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devrik Prenses
Historical FictionKorina Krallığının kralı bir erkek varisi olmadığı için evliliğini iptal ettirir ve sevgilisiyle evlenir. Bu sırada unvanını ve ailesini kaybeden devrik Prenses Blanka,Doğu'da hiç bilmediği bir krallığa gelin gönderilir. Bir kaç yıl sonra dul kalan...