1.Bölüm: Kaçak

24 2 0
                                    

Sabık kraliçenin kendini astığı ağaç. Kurumuş,sararmış ama daha yere düşmemiş yapraklarla doluydu şimdi o ağaç baharın yemyeşil yapraklarıyla kaplanmışlardı. Prenses Blanka için bu doğanın acısıyla acımasızca dalga geçmesiydi. Annesinin ölümünden sonra onun konutuna geçmişti ve her sabah o ağacı görüyordu. Oysa unvanları alındıktan sonra birlikte plan yapıp Nadin krallığına kaçarlar diye görüşmelerine izin verilmemişti. Annesi Nadin krallığının Prenses'iydi,ama bu kraliçeliğinin alınmasına ve tanrıların önünde evlendiği adamın metresi sayılmasına engel olmamıştı. Ve hala daha asla Akute Krallığına zarar verecek bir şey yapmazdı ama o annesi gibi değildi. Nadin de ki akrabalarının yardımıyla bir plan kurmuştu ve o gün pelerinini örtünüp evden çıkarken niyeti Nadin krallığına gitmek ve bir orduyla dönmekti.

Gitmeden son bir kez ağaca baktı. "Hakkım olan her şeyi aldığımda bu ağacı kestireceğim."dedi kendi kendine bir fısıltıyla.

"Hadi leydim." dedi nedimesi Adel. Sarayın kapılarından çıktılar onlar için küçükte olsa bir araba hazırlanmıştı.

"Hayır atlara binelim daha hızlı olur." dedi genç Prenses ve orada bulunan siyah asil görünümlü bir ata atladı.

Adel,söylenerek doru bir ata bindi.Bu fikirden hoşlanmasa da itiraz etmedi. Hanımının ne kadar inatçı olduğunu ondan iyi kimse bilemezdi.

****
Kral,aldığı haber karşısında öfkeye kapılarak gerekli kişilere emir verdi. Kızı mutlaka ülkeden çıkmadan yakalanmalıydı. Her şey o kadar iyi planlanmıştı ki casusu son anda haber vermese çok geç olabilirdi.

"Bunu nasıl yapabilir? Sadece bana değil kendi vatanına ihanet ediyor." diye yüksek sesle söylendi.

"Size söylemiştim lordum. Leydi Blanka bırakın krallıkta kalmayı dört krallığın bölgesinde kalırsa bile bir tehdit olacak." dedi odada bulunan sarışın bir kadın. Bakışlarında zekanın ve kurnazlığın parıltıları okunuyordu.

İsmi Terya idi,yeni kraliçe Terya. Kralı kendine aşık etmiş ona oğullar vermiş ve çeşitli entrikalarla kraliçe makamına oturmuştu.

"Ona ne kadar kızsam da daha çocuk sayılır ve kolay şeyler yaşamadı aklını çelmeleri gayet doğal."

"Kabul edin yaptıkları ihanet sayılır ve yaşı da gayet yerinde. Duruşmaya çıkmak için yeterli bir yaş."

"Tüm bunların sorumlusu ben iken birde öz kızımı mahkemeye mi çıkarayım?" dedi kral öfkeli bir şekilde. "Bu konuda tavsiyeni istemiyorum."

Terya,bir masanın başında duran krala arkadan sarıldı. İyi niyetli bir ses tonu takındı iyi niyetli ama aptal değil. "Majesteleri,Sultan'ın evlilik teklifini kabul edin."

Zarif ellerini masanın üstüne yayılmış haritalarda gezdirdi. "Doğu burası gibi değildir. Gayrimeşru bir çocuk olması orada umurlarında olmaz. Saygı görür ve zengin bir hayat sürer. Siz bir baba olarak görevinizi yapıp iyi bir evlilik yapıp huzurlu bir hayat sürmesini sağlarsınız. Bir kral olarak ise krallığınızı ve varislerinizi korursunuz."

Kral,dudaklarını ısırıp düşündü. Ne yapmaya çalışıyordu ki zaten? Bir seçim yapmıştı. Karısı yerine metresini, prenses kızı yerine gayrimeşru oğullarını seçmişti. Tüm bunları telafi edemezdi artık. Ve kızı gerçekten de krallığın bütünlüğü için bir tehditti. Çok kısa sürede muhalefet odağı haline gelecekti. 4 krallıktan herhangi bir soyluyla evlenirse tahtı alma hakkıyla doğan bir oğlu olabilirdi.

"Dediklerini düşüneceğim,kraliçem."

****

Prenses Blanka ve maiyetinden yanına aldığı bir kaç kişi şehrin girişine kadar atlarla gitmiş ardından kalabalık Başkent sokaklarına dalmışlardı. Başkent bir liman kentiydi bu yüzden çeşitli ülkelerden gelen tüccarlar,gemiciler ve yerel halk,dilenciler,etrafta koşuşturan çocuklar;orayı günün o saatlerinde kalabalık ve canlı kılıyordu. Pahalı kıyafetler içinde egzotik görünümlü yabancı tüccarlar birbirinden egzotik mallarının gemilerden çıkarılmasını istiyordu. Yerel halk küçük tezgahlarda küçük cam takılar,çörekler benzeri şeyler satıyordu. Bazı yerlerde değişik gösteriler yapan akrobatlar vardı.

Devrik Prenses Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin