Öğlen saatlerinde bahçede büyük taşların üzerine oturmuş düşüncelere dalmıştım. Bizim hala Adile ortalarda yoktu. Ne uzun dövüş bu? Yaşıyor mu? Ölü mü anlamıyorum. Üstelik arkadaşları da çok güveniyor ve rahatlar. O kadar eminler yaşadığına.
ÖYLEYSE NEDEN EVE DÖNMÜYOR!?
Birden kafama minik taş geldi. Şaşırarak arkama baktığımda Adile karşımdaydı. Sapa sağlam duruyor ve gülümsüyordu. Sinirle ayağa kalktıp önüne geldiğimde Adile şaşırarak geriye gidecekken el bileklerinden tuttup durdurdum. Adile şaşırarak "ne yapıyorsun be?!" dedi. (Resimdeki gibi Adile'nin elindeki iksirler yok ve nihayet Erlinay'ın büyümüş halini görüyorsunuz)
Sesim sinirli çıkmakla birlikte
Erlinay: neden bu kadar uzun sürdü?
Adile: uzun mu? Ne kadar oldu ki?
Erlinay: 2 ay
Adile: yuh
Erlinay: neden?
Adile: başka bir zamana gitmiştik orada savaşmamız daha uygundu
Erlinay: insan bi düşünür lan ne kadar kaldım diye
Adile: insan değilim cadıyım
Erlinay: ah...
Adile: neden bu kadar endişelisin anlamıyorum güçlüyüm sonuçta
Erlinay: güçlüsün biliyorum ama endişelenmeden olmuyor çünkü
Adile: çünkü?
Erlinay: çünkü..... Ben...
Ayvayı yedim hikaye yazma ilham gelmiyor yardımcı olun neler yazabilirim romantizim dışında
DEVAM EDECEK
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köle ve Cadı
General FictionKısa bölümlü yani yazma sayısı azdır ~ +18 üstü şeyler yoktur