"Sonbahar gelmeden önce, veda etmemeli yapraklar ağaçlarına..."
Kalbinizde hissettiğiniz ağrılar, psikolojik mi? yoksa fiziksel mi? bunun ayrımını yapamadığınız zaman, büyümüşsünüz demektir... Nefesiniz size yetmediğini hissettiğiniz, evin sadece dört duvardan oluşmadığını anladığınız zaman kaybetmişsiniz demektir. Yalnız kaldığınız her geceyi aydınlatan bir söz vardır, ve siz ne zaman üzülseniz o söze bağlı kalırsınız, belki bu bir kitaptan belki de şarkıdan bir sözdür...
" Kazanmayı istediğin gün, kaybetmeyi göze aldığın gündür..."
Saatler bir türlü geçmek bilmiyordu, sanki akrep ve yelkovan yemin etmişti bir daha dönmeyeceğine, dışarıda ki araba sesleri yok olmuş, oda sessizliğe bürünmüştü. Ellerini yüzümde gezdirmesi tiksinti hislerimi ortaya çıkarmıştı, Bu da geri çekilmeme sebep olmuştu. Bir daha dokunmaması için tanrıya yalvarıyordum 'Lütfen tanrım bana bir daha dokunmasın.' Yaptığı şey , eski iğrenç anılarımı göz önüne sermişti, anlık olarak gözlerim siyah olan kilime gitti. Kilimin incelenecek bir şeyi yoktu sadece simsiyah bir kilimdi işte ama ben, sanki orada bir mandala varmış gibi gözümü asla ayırmıyor, inceliyordum. Önümden çekilip az önce yaslandığı kırmızı masaya doğru ilerledi, onu görüyordum ama vücudum asla tepki vermiyordu şoka girmiş gibi sadece kilime bakıyordum. Ceyda yerinde acıyla kıvrandı ve inledi. Gözlerim Ceyda'ya doğru döndü, gözleri şişmiş ve kanlanmıştı, kirpikleri ıslanmış birbirine yapışmıştı, yüzündeki makyajı tamamen akmış, rimel bütün yüzüne bulaşmıştı, ruju ise palyaço görüntüsü veriyordu. Ceyda çok güzel bir kızdı, kızıl saçları vardı ve gözleri elaydı.. Çoğunlukla topuklu ayakkabı giyerdi bunun nedenini hiç anlamıyordum ama öyleydi işte. Düşüncelerimden arınıp Ceyda'ya yöneldim, elleri arkadan bağlıydı, ağızında kumaş parçası vardı ve bu onun midesini bulandırıyor gibiydi. 'Anımsadım..' Gözlerim iris ile buluştu; "Çöz onu!" benim Ceyda'yı çözmem imkansızdı çünkü düğüm atılmıştı, kim bağladıysa ancak o bilirdi çözümünü. Gülümsedi ve masadan doğrularak Ceyda'nın yanına ilerledi, gözlerimi bir an olsun üzerinden ayırmadım. Tam yanına geldiğinde durdu ve bana döndü "Vazgeçtim" dedi ve devam etti " sen çöz" .
Sinirle masaya doğru ilerledim ve çekmeceleri hırsızmışçasına karıştırmaya başladım, kesici bir şeyler bulmam gerekiyordu, bütün çekmeceleri karıştırdığımda tek gördüğüm şey bir sürü yazılıp yırtılmış mektup oldu o an umurumda olmadı. (Keşke olsaydı) Sona kalan bir yer vardı o da sağ tarafımda kalan büyük bir vitrinin küçük çekmecesi, hızla oraya ilerleyip çekmeceyi açtım. Çekmecede fotoğraflar vardı ve arkalarında tarihleri kocaman bir t-shirt gördüm ve altında olabilir düşüncesi ile kaldırdım. Haklıydım burada bir sürü çakı vardı ve hemen bir tanesi alıp Ceyda'nın yanına koştum, önüme gelen saçlarımı o an çakı ile kesip atmak istedim ama Ceyda'nın ağlayışı beni kendime getirmişti. Ceyda bana minnettar gözler ile bakarken ipleri kesmeye başladım... Bunlar ip değil halat gibiydi o kadar kalındı ki Ceyda'nın bilekleri kesilmişti, kanıyordu... Ben ipleri keserken Ceyda acıyla inliyordu, o bağırdıkça sinirden gözüm dönmüştü ve irise doğru döndüm "Sen pisliğin tekisin! kıza yaptığına bak! acılarını başkalarından çıkarma! kendi sorunlarını kendi içinde hallet!" İrisin gözleri Ceyda'dan ayrıldı ve bana baktı ama gözlerinde hiç bir duyguya yer yoktu bu daha da sinirlenmeme sebep oldu "Sana diyorum piç! cevap versene! ne diye bu kızı buraya bağladın! sen kimsin de benim için başkasının canını yakıyorsun ha!? ne hakkın var!" Gözlerinden ateş saçarak bana bakmaya devam ediyordu. Sonra bir anda yavaş yavaş bana yaklaşmaya başladı "Bana yaklaşma!" Bir sağır misali söylediklerimi duymazdan gelerek yürümeye devam ediyordu. Tam önümde durdu ve beni baştan aşağıya süzdü "Yaklaşırsam ne olur?" ona bakmak için bakışlarımı yukarıya çıkardığımda gözlerimiz kesişti. Gözlerimi Ceyda'ya kaydırdım ve sonra konuşmaya başladım "Onu rahat bırak onu tanımıyorum bile senin onunla derdin ne?" Yüzünü yüzüme yaklaştırdı "benim kimseyle bir derdim yok, benim derdim geçmişle" Başımı dikleştirdim ve tam gözlerinin içine baktım "Herkesin boktan bir geçmişi var ve senin o boktan geçmişinin acılarını başkası çekmek zorunda değil iris bey." Söylediğim kelimeye afallamış gibi baktı, gururla arkamı döndüm ve Ceyda'ya yöneldim ve ona yaklaştım, o ise bileklerini ovuşturuyordu ve ağızındaki kumaş parçasını çıkarmaya çalışıyordu. Arkasına doğru yürüyüp kumaşı çözmeye başladım çözmek yetmedi, yırtmak zorunda kaldım ve çıkardım. Yüzünü inceleme fırsatı bulmuşken ona baktım, ağızının kenarları kumaştan dolayı yırtılmıştı ve çok acı verdiğine emindim, bileklerinin kanı durmuştu ama mosmor olmuştu. Duygusallığımı kenara atarak konuşmaya başladım "Özür dilerim, böyle bir psikopat olacağını bilseydim orada sana cevabını ben verirdim." Ceyda kanlı gözleriyle bana bakarak ayağa kalktı ve bana sarıldı "ç-çok teşekkür ederim nida, ve çok özü-" cümlesini bitirmesine izin vermedim ve elimi havaya kaldırdım " hayır özür dileme sadece git buradan." Ceyda ayağa kalkıp paytak yürüyüşü ile kapıya yönelirken bu sefer konuşan uzun zamandır sessizliğini koruyup bizi izleyen iristen geldi, pardon psikopat piç diyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP MUCİZE
JugendliteraturBazen bir insan hayatımıza bir anda girer ve bir anda çıkar... ne olduğunu bile anlayamadan, zamanımızı, kelimelerimizi onun için harcamış, bunun için pişmanlık bile duymamışızdır.. kendimizi hep arka plana atıp sevdiklerimizi canımızı verecek kadar...