Kahvelikleri beni süzerken sınıfa doğru yürüyorduk, yeni tanışmıştık ve birbirimizin acılarını görüp gözlerimizdeki ateşi söndürmek istemiştik, yani ben öyle düşünmüştüm... Onu tanımıyordum ve bu yüzden "neden?" diye soramıyordum kendime "neden sana yardımcı olmak istesin ki?" Acılarımız aynı mıydı? sanmam. Belki beni bencil biri olarak düşünebilirsiniz ama kimse benim yaşadığım şeyleri yaşamamıştır diye düşünüyorum. Sevdiğiniz insanı kaybettiğiniz zaman ve bunu kaybettiğiniz vakitte anlayamayıp sonradan olayları kavradığınız zaman gerçekler yüzünüze tokat gibi çarpar. Bugün kendimi kuş kadar hafif ve aynı zamanda bir demir kadar ağır hissediyordum, kafamdaki kelebekler olması gerektiği yerde değildi, midemde uçuşmayalı uzun zaman olmuştu hiçbir şey eskisi kadar zevk vermez olmuştu. Çünkü ne zaman sevinsem onu hatırlıyor, neden olmadığını sorguluyorum... Belki diyorum kendi kendime "Belki de onu kurtarabilirdim, onu vuran her kim ise onun canını yakabilirdim" 6 yaşında bir kız çocuğunun ellerine kan bulaşabilir miydi? haksızlık değil miydi bu? diğer çocuklar pastel boya ile çiçekleri kırmızıya boyarken benim annemi öldüren kişinin canını yakmak istemem adil miydi?
"Kaybettiğim bir tek sen değildin, ben duygularımı da kaybetmiştim"
Ben bu düşüncelerimde boğulurken kahveliklerin başka bir yöne odaklandığını fark etmemiştim gözlerimi onun baktığı yere çevirdiğimde ağızım açık kalmıştı. Miray sarışın olan yani affedersiniz ismi berk olan çocuğun saçını tutmuş sağ sola sallamaya çalışıyordu ama nafile, çocuk kaya gibi dikilip dimdik bir şekilde mirayın gözlerinin içine bakıyordu. Bir an birazdan burası patlayacak diye bağırmak istedim, ta ki irisin kahkahasını duyana kadar... Dişleri bembeyazdı, yanağında veya suratında bir gamzesi yoktu ama yüzünde çok fazla mimik izi vardı... Çenesi sivriydi ve yüzü köşeliydi... dudakları.. dudakları kalındı.. Bir anlığına isyan ettim erkeklerin dudakları neden bu kadar güzeldi? evet sanki çok erkek ile birlikte olan birisin nida hahaha. Ben olayı tamamen unutmuş bir şekilde onu incelerken kahvelikler bir anda bana döndü: "Arkadaşının ölmesini falan istiyorsan sen öldür çünkü berk bir şey yaparsa yaşama ihtimali sıfıra düşebilir" Yüzümün kızardığını hissettiğim anda elim yanaklarıma gitti ama hemen kendimi topladım ve kahveliklere gözlerimi çevirmeden miraya doğru yürüdüm ve berkin saçlarını elinden kurtardım, berk numaradan acıyla inledi "Abi iki dakika daha geç kalsaydın şurada saçlarımın selası okunacaktı valla" Mirayı arkama alarak "Abartma istersen sarışın, korku filmlerindeki telefon yerine muzu seçen aptal sarışın gibi davranıyorsun şuan" Söylediğim cümle onu kızdırmamıştı ya da bana geri cevap vermeye bile yeltenmemişti sadece kapının girişinde duran irise bakıp " vay amk ya bu kıza da mı söyledin o meseleyi?" Ne meselesinden bahsediyor bilmiyordum ama eğleniyordum demek ki bir sırrı vardı ve benim şuan o sırrı bildiğimi sanıyordu. iris duruşunu düzeltip ellerini önünde bağladı "ne söyleyeceğim abi kızı tanımıyorum samimi değiliz ve olmayacağız, ben asla kimseyle samimi olmam senin aksine" Pardon lavabo bölümündeki irisi anons edebilir misiniz acaba? bu beyefendiyi tanımıyorum da. Gözlerimin şaşkınlıkla açılmasına engel olup sazan misali hemen atladım " Biz sanki sizinle samimi olmaya çok meraklıyız değil mi? almışsın yanına bir aptal sarışın diğer kumralda zaten beş yıl önceki oyuncaklarla oynuyor kendi kendine(stres çarkı) sen.. sende egosu tavan yapmış birisin bizim sizin gibilerle işimiz olmaz zaten" Söylediğim sözler ağır veya değil umursamadım mirayı kolundan çekiştirerek sınıftan dışarıya çıkardım miray saçlarını düzeltiyordu ve bir yandan da bana gülümsüyordu "heyt be aslanıma bak nasılda korudu beni, yem olmaktan son anda kurtuldum valla" ellerimle sınıfı işaret ederek "abi çocuğun saçını tutan sendin nasıl oluyor da sen yem oluyorsun?" "kızım biz daha dün doğmadık çocuk taş gibi biliyordum zaten ona Bir şey yapamayacağımı beynini kullan biraz yoksa cidden evde kalacaksın ben de aşkilettom ile pariste olacağım sana da bilet alırız sen de gelir çocuklara falan bakarsın" bu kız her zaman sinirimi nasıl bozmayı başarıyordu? "He yani şu sarışınla evlendiniz pardon "aptal" sarışınla evlendiniz, parise gittiniz üstüne üstlük birde çocuk yaptınız ve bakıcı olarak beni mi alıyorsun?" Kendinden emin bir şekilde bakarak kulağıma eğildi "merak etme bilet iki kişilik şu uzun boylu sana ayraç soranın adı neydi?" Kısa bir süreliğine hatırlamak için tavana baktı, bende onunla birlikte yukarıya baktım "enes miydi? yok enisdi herhalde.. Of her ne boksa abi onunla gelirsin yalnız kalmazsın korkma hem belki sizde çocuk yapar-" Işık hızında elimi ağzına kapattım "sussana gerizekalı birisi duyacak şimdi, kimsenin senin erotik fikir ve hayallerine ihtiyacı yok" Elimi ağzından uzaklaştırdı ve göz devirdi "okay canım sen böyle sap sap devam et sakın erkeklere yüz verme sakın bak" Cümlesini bitirdiği anda zil çaldı ve eşyalarımızı almak için sınıfa geri dönmek zorundaydık. İçeriye girdiğimizde kimse yoktu sınıfta iki kişi vardı ve ders çalışıyorlardı, eşyalarımı toplarken çantamın kenarında asılı bir anahtarlık buldum. Bu bir çicekti, karanfil çiçeği... kimden gelmişti? elime aldığım anahtarlıkla etrafa göz gezdirdim ama kimseyi göremedim. "oyun mu oynamak istiyorsun gizemli kişi" Anahtarlığı çantamın içine atıp fermuarı çektim. Tiyatro salonuna inmemiz için anons gelmişti aslında ne gösteri vardı ne de bir etkinlik. Bir şeylerden şüphelenmiş bir şekilde yürürken tiyatro kapısının önünde durdum, elimi kalbime koydum ve "hiçbir korku bu anın ölmesine neden olamaz, her bir kalp atışı bugünü tamamlar" Bu söz küçüklükten beri panik atak sırasında kendimi avuttuğum bir sözdü. Hazır hissettiğimde kapıyı yavaşça açtım karanlıktı ama sahnenin orta ışığı yanıyordu. Oraya doğru adımlarımı hızlandırarak yürüdüm. Sahnenin ortasında oturan beş kişi vardı, ortalarında ise bir şişe. Doğruluk ve cesaret oynuyorlardı büyük ihtimal ama neden anons verilmişti ve neden sahnede sadece iris, kumral çocuk, aptal şarışın, miray ve okulun fahişesi olarak anılan ceyda vardı? Sorgulayan bakışlarla sahneye çıktım miray beni gördüğünde gözleri açıldı "hiç gelmeyeceksin sandık" "sandık derken?" kahvelikler sorgulayan bakışlarla miraya döndü ve devam etti "gelmeseydi de oynardık onu bu kadar önemli kılan ne?" kalbinizin ortasına oturan ağırlık yıllarca kalır mı? çünkü şuan tam kalbimin ortasında kocaman kırık camlar var, kırıklar kalbime ve ruhuma batıyor... Berk kalbimdeki kırık camları gözlerimden okur gibi irise döndü ve elini omzuna koydu "noldu kanka egolu dedi diye kaldıramadın mı? dedim sana egoyu kenara at artık sarmıyor valla ya bir yerden sonra sıkıyor biliyor musun?" Kahve gözleri gözlerimde takılı kaldı, yüzünde bir pişmanlık yoktu ya da bir başka duygu boş gözlerle bakıyordu bakışlarına anlam yükleyemezdim, çünkü biliyorum anlam yüklersem kaybederdim... Alkış sesi ile gözleri üzerimden ayrıldı, ellerini birbirine çarpıp dikkati üzerine toplayan Ceyda'ydı. İlk olarak bana baktı daha sonra baştan aşağı beni süzdü ve iğrenir gibi baktı "yolarım ben bu orospuyu" Miray'ın ettiği küfüre gülerken Ceyda tekrar ince cırtlak sesiyle konuşmaya başladı "ya çevirinde başlayalım iriscim" "iriscimmiş" kendi kendime konuştuğumu fark edip boğazımı temizledim "çevir sarışın" söylediğim kelime ile sarışın bana döndü " adım sarışın değil canım adım berk, BERK" Tam ağızımı açacağım zaman Miray ortaya atladı " her ne boksan çevir şu şişeyi yolmayayım yine seni" Berk bir şey söyleyecek gibi oldu ama sustu ve sonra şişeye uzandı, gözleri miraya döndü " dua et yanındaki güzelde terbiyemi bozmuyorum" Söylediği cümle ile herkes birbirine bakarken iris şişeye bakıyordu "iki etti" dedi. Berk anlamayarak bize baktı sonra tekrar cevabını alamamış gibi irise döndü "fıstık ve güzel diyorum iki etti aşık mısın sen bu kıza" Berk açılmış olan ağzını daha da açtı ve " saçmalıyorsun abi oyuna başlayalım bence işler boka dönmeden" irisin gözlerinde yine hiçbir duyguya yer yoktu. Gözlerinin içinde mutluluk,hüzün,heyecan ve tüm diğer duyguların mezarlığı olduğuna emindim. İrise bakınca iyi veya kötü diyemiyorsunuz, 'mutlu ya da üzgün' bu kavramların yeri yoktu onda. ' ya da belki ben görmeyi hak etmemiştim' "of sıkılmaya başladım ne zaman başlayacağız ya" Ceyda'nın yapay isyanına karşılık Miray ile birbirimize bakıp göz devirdik, şişeye doğru uzandım ve çevirdim. 'dön,dön,dön acılarını kalbinin üzerine göm' Şişe Ceyda ile iris arasında durdu ve Ceyda yüzyıllardır bu anı bekliyor gibi ellerini çırptı " ayy sonunda" iris baygın gözler ile Ceydaya baktı "kim soruyor?" Ceyda şişeye eğildiğinde bütün göğüslerini görmüştük refleks olarak ona baktım ama o bana bakmadı benim aksime Ceyda'yı izliyordu "şişenin kapak tarafı bende yani ben soracağım" Ceyda'dan aldığı yanıtla gözleri Ceyda'nın üzerine döndü ve net bir sesle "sor" dedi. Ceyda soru düşünür gibi parmağını çenesine götürdü ve 'ımm' sesiyle düşünmeye başladı. O soru düşünürken bende telefonuma gelen bildirime yönelmiştim, kimden mi? hahaha kotondan indirim mesajı gelmişti ama kahveliklerin üzerimde olduğunu hissederek notlar kısmına girdim ve biriyle yazışıyormuş gibi yaptım yazdıklarım aynen şöyleydi: jjkjedewjdekj,sjdnkıjnhdkwj... Ben hala oyunumu sürdürürken Ceyda sorusunu irise yöneltti "söyle bakalım şimdiye kadar kaç kişiyle yattın?" Sorduğu soru telefonumu elimden düşürmeme neden oldu "noluyor amk atom bombası düştü sandım" berkin söylediği cümleye 'ne alaka amk' bakışı atarken hızlı bir yanıtla cevapladım "ellerim, ellerim terliydi kaydı. Atom bombası atacak olsam senin üzerine atardım belki aptallığından kurtulurduk" Araya giren bu sefer Miray oldu " ee iris bey cevabını alamadık henüz" Mirayın söylediği cümle ile gözlerimiz iris ile buluştu, kendinden emin bir şekilde gülümsedi ama bu gerçek bir gülümseme değildi yapmacıktı "saymadım" verdiği cevap ile kalbimdeki camlar daha da derine indi ...'ne bekliyordun ki klasik zengin popüler çocuk işte' Benim bu tavrımı kiminiz aşk olarak adlandıracak kiminiz ise sevgiye muhtaçlık olarak düşünecek. Evet, sevgiye muhtaç olarak büyüdüm kendimi de asla sevmedim, sevemedim buna izin verilmedi. Bana birini sevmem için bile izin verilmedi ki ben sevmeyi nereden bileyim? ona karşı sadece bir yakınlık hissettim benim yanımda olduğu için ama şimdi bakıyorum da aptallıkmış sadece koca bir aptallık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP MUCİZE
Teen FictionBazen bir insan hayatımıza bir anda girer ve bir anda çıkar... ne olduğunu bile anlayamadan, zamanımızı, kelimelerimizi onun için harcamış, bunun için pişmanlık bile duymamışızdır.. kendimizi hep arka plana atıp sevdiklerimizi canımızı verecek kadar...