Araba'dan inmeleri ardından Chris anahtarı vale'ye vermiş ve kolunu kardeşine uzatmıştı. Kız abisinin kolunu kibarca tuttu ve ilerlemeye başladılar. Chris Hemsworth etrafında durmak bilmeyen çığlıklar atan hayran topluluğunu selamlamış, genç kız ise onun yanında ilerlemekle yetinmişti. Abisi hayranlarına dönmüş, onların kameralarına gülümsüyor, uzattığı kağıt ve fotoğrafları imzalıyor, kısa sohbetler kuruyordu. Çoğu kişi Astrid'i tanımazken hayran kalabalığının içerisinden bir ses yükseldi
"Astrid!" genç kız sesin geldiği yöne döndü. Bir hayran mı?
Astrid küçük yaşlarında bir süre oyunculuk yapmıştı. Hatta kardeşleri arasından bu sektöre ilk atılan kişi oydu. 12 yaşından 20 yaşına kadar oyunculuk yapmış, hatta ve hatta çok başarılı olmasına rağmen bırakma kararı almıştı. Bu kararının nedenini Chris dahi kimseye açıklamamıştı.
Şimdi ise karşısında bir hayran ona sesleniyordu. Bu onu oldukça şaşırtmıştı. Tahmini kendi yaşlarındaki hayrana ilerledi
"Ah, merhaba!" Nasıl konuşması gerektiğini bile bilmiyordu. Genelde abisi yanındayken onu çok önemsemezlerdi, bu çok nadirdi.
"Senin çok büyük hayranınım! Senin buraya geleceğini bilmiyordum, keşke bir fotoğraf getirseydim. Ama kolumu imzalar mısın?" Astrid kadına gülümsedi ve ondan aldığı kalemle koluna imzasını attı. "İsmin neydi canım?" "Emma." tekrar bir tebessüm yolladı kadına, diğer kadının tebessümü zaten solmuyordu "Tanıştığıma memnun oldum Emma." kadın Astrid ile fotoğrafta çekinmek istedi, Astrid onu kırmadı. En sonunda Astrid'in filmlerinden bahsetmeye başladı "'Sessizliğin çığlığı' filmi gerçekten favorim. Seni o film ile tanıdım. Oyunculuğu bıraktığını öğrendiğimde o kadar üzüldüm ki. Tekrardan oyunculuk sektörüne girmeyi düşünüyor musun? Lütfen düşünüyor ol!" Astrid yüzünü astı ve kadını cevapladı "Üzgünüm. Şu anlık öyle görünmüyor." kadının yüzü düşerken Astrid son kez selamladı onu ve arkasını döndü. Chris ortalarda yoktu. Onun arkasında olduğunu sanıp diğer hayranlarına ilerlemiş olmalıydı. Etrafına bakınmaya çalışırken bir bedene çarptı. Bu büyük bir bedendi.Arkasına döndü ve yeşile kaçan mavi gözleri aynı tondaki bir çift göz ile buluştu. Bir süre birbirinde takılı kaldı iki çift göz.
"Kusura bakma, arkamda olduğunu görmedim." gülümsedi karşısındaki gözlerin sahibine, aynı tarzda bir karşılık aldı "Önemi yok." Adam elini uzattı kadına "Ben Tom, Tom Hiddleston. Seninle daha önce tanışamamıştık." kadın tabii ki tanıyordu karşısındaki adamı, tanımamak nasıl mümkün olurdu? Elini sıkı ama narin bir şekilde tuttu İngiliz adamın, o anda ikisininde ellerine gelen titrek bir enerji dalgasıyla geri savrulmak istedi elleri, ama onlar ayırmadılar "Biliyorum, Astrid Hemsworth." adamın onun kim olduğunu bildiğini biliyordu ama nezaket gereği kendini tanıtmıştı "Chris senden çok bahsetti. Seni yeterince iyi biliyorum." sıcak gülümsemesini sunarken kendi kendine 'ama bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum' diye geçirdi içinden, bunu fark etmemişti bile.
İkiside diyecek bir şey bulamadan sadece birbirlerinin gözlerine baktılar bir süre. Birbiriyle eş olan gözlere.
"Oh, tanışmışsınız bile." tanıdık sesle karşımdaki mavi gözler arkama dikti gözlerini, arkamı döndüm. "Kusura bakma Küçük, arkamda olduğunu sandım." "Sorun değil, bu arada evet tanıştık." Tom dişlerini göstererek o mükemmel gülüşünü sundu, dişlerinin arasına sıkıştırdığı dilinden gözlerini çekemedi Astrid. Sadece bir dil nasıl bu kadar ilgisini çekebilirdi ki? Tom gülmeyi bırakıp şakacı bir tonla konuştu "Tabi bundan önce bana çarptı." Astrid düşüncelerinden zor da olsa sıyrıldı ve anlamsız bakışlar saçan Chris'e açıklaması gerektiğini düşündü "Seni arıyordum, arkamdaki Tom'u fark etmedim."
"Robert dışında diğerleri geldi. Biraz konuştum onlarla, gala sonrası biraz takılma kararı aldık." ardından Tom'a döndü "Gelirsin değil mi?" adam gözlerini kısa bir süre kadına dikti "Elbette." Ardından Chris Astrid'i döndü "Sende gel, eve gitmek istersen seni bırakırım ama gelmeni tercih ederim." Astrid bir süre kafasında tartıp biçti, gecenin sonunda yorulacağını düşündü ama onlarla tanışmayı da çok istiyordu, o sırada Tom sanki onun zihnini okurcasına konuştu "Bence de gelmelisin, Astrid. Seninle tanışmayı çok istediklerine eminim, eminim sende istiyorsundur." Astrid kendi ismini ilk kez adamın ağzından duymuştu, ismim bu kadar güzel mi diye düşündü genç kız, yoksa onun sunduğu kelimeler mi değerli yapmıştı ismini. Bu düşünceler manasızdı, böyle düşünmemeliydi. Kurtulması gerekiyordu düşüncelerinden. "Evet, çok isterim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
precious // tom hiddleston
Fanfiction"Ördüğün duvarların etrafında ufak çatlaklar var, Astrid. O çatlakların içerisinden geçeceğim ve o tuğla parçasını yok edene kadar pes etmeyeceğim." • Tom Hiddleston Hayran Kurgusu