One

85 9 28
                                    

"Astrid."
Boğuk bir sesleniş.
"Astrid." üzerindeki katlanılmaz ağırlığa meydan okurcasına gözlerimi aralamaya çalıştım. "Hadi ama."
Her şey giderek daha netleşirken sonunda idrak edebilmeye başlamıştım.
Yatağımdaydım. Yine kabus görmüş olmalıydım, artık ayırt etmek benim için zordu.
"Astrid!" annemin bağırması ile irkilerek üzerinde bulunduğum yataktan fırladım.
"Tanrıya şükürler olsun uyandın. Korkmaya başlamıştım." ona gülümsedim "Sana da günaydın anne."

İyice gerinerek hâlâ olan uykumu açmaya çalıştım
"Ah, ciddi olamazsın Astrid. Bugünün ne olduğunu unuttun mu?" hâlâ uykumu açmaya çalışırken tabii ki bugünün ne olduğunu biliyordum "Biliyorum anne."
"Ben senden daha heyecanlıyım. Ne bu böyle? Hadi kalkta yüzünü yıka."

Söylenerek yataktan kalktım. Banyoya ilerlerken benimle eş zamanlı gelen abimle karşılaştım
"Günaydın küçük fare." ona gözlerimi devirirken eş zamanla gülüyordum "Günaydın abi." ikizimde aynı anda banyoya girerken o diş fırçasına uzanmış ben ise saçımı toplamaya çalışıyordum "Heyecanlı mısın?" beni gören herkesin bu soruyu sormasından dolayı canım sıkılmış olsa da, evet heyecanlıydım "Tahmin bile edemezsin."

Yüz temizleme jelini parmak uçlarıma sıkarken devam ettim "Bu benim için ilk olucak." "Gala'lar benim açımdan çok eğlenceli oluyor, eminim senin içinde öyle olacak." "Yanımda Yıldırım Tanrısı olacak, nasıl sıkıcı olabilir ki?" ona tebessüm ederken dediğime olduğunca yüksek sesle gülmüştü

Banyodaki işimizi hallederken ikimizde annemizin hazırladığı masaya oturmuştuk. Liam ve Luke hâlâ ortalarda gözükmüyorlardı
"Liam ve Luke nerede anne?" annem çaylarımızı koyarken aynı zamanda beni cevapladı "Geliyor olmalılar." o sırada Luke hızlıca yanımıza ulaştı "Günaydın Hemsworth ailesi." anneme doğru ilerleyerek onun iki yanağından da öptü ve kendi yerine oturdu "Nasılsınız bakalım?" bu soru daha çok bana yöneltilmiş olmasıyla çayımdan bir yudum alırken onu olabildiğince hızlı bir şekilde cevapladım "Oldukça heyecanlıyım." o sırada kalkmış ve masaya ilerleyen Liam da görüş alanına girmişti, sandalyesini çekerken konuştu "Günaydın." bana ve Chris'e dönerek devam etti "Ne zaman gidiyorsunuz." Chris ağzındaki yumurtayı hâlâ çiğnemeyi sürdürürken konuştu "Bizi bu kadar istemediğini bilmiyordum kardeşim." Liam göz devirerek abisine cevap verdi "Düşünceden de anlamaz." "Dalga geçiyorum sadece Liam." ikiside gülerken lafa ben girdim "Babam nerede anne?"

"İşte burada!" arkamı dönerken babam bize doğru ilerliyordu, benim ve annemin yanağına bir öpücük kondurup yerine oturdu ve artık masa tamamlanmıştı "Günaydın Craig." Günaydın tatlım." annemle babam birbirlerine gülümserken biz 4 kardeş onlara fark ettirmeden birbirimize bakarak tebessüm ettik

"Kahvaltıdan hemen sonra çıkacak mısınız Chris?" chris hindi fümesinden bir parçayı ağzına atarken cevapladı "Evet baba, her şey hazır." Babam anladığını bildirircesine kafasını salladı

~

Ailemizle vedalaşmış, valizler taşınmış ve bizde Chris ile koltuklarımıza yerleşmiştik artık geriye kalan uzun bir yolculuktu "Yolculuk tahmini ne kadar sürer?" kemerini bağlarken bakışlarını bana çevirmeden yanıtladı Chris
"12 saat diye düşünüyorum." jet havalanırken ben hâlâ sorularımla Chris'i boğuyordum "Orada herkesin olacağını mı söylüyorsun?"
"Aynen öyle, Robert, Chris Evans, Scarlett, Mark, Jeremy, Cobie ve Tom. Tabii direktör Joss ta olacak ama biz daha çok diğerlerini görürüz."
Hepsini görmek için çok heyecanlıydım, birbirimizi daha öncesinden biliyorduk fakat hiç yüz yüze tanışmamıştık "Geleceğimi biliyorlar mı?" Chris biraz kendi kendine düşünüp cevapladı "Telefon konuşmasında bahsetmiştim, onlarda seninle tanışmak için çok heyecanlı olduklarını belirttiler. Özellikle Tom."

precious // tom hiddlestonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin