"Neden her şeyi bu kadar zorlaştırmak zorundasın?" sarışın kızın tahammül seviyesi gittikçe azalırken önünde duran erkek arkadaşına söylendi
"Kim olduğunun farkına var Fern. Sen veliahtsın. O partide olduğun duyulsaydı neler olabilceği aklına gelmiyor mu?"
"Sadece aptal bir partiydi abartmayı kes" kızın sesi iyice yükselirken sinirle konuştuğunda önünde duran mavi gözlü çocuk kıza bir adım daha yaklaştı "Şu haline bak. Kör kütük sarhoşsun. Hem senin ne işin vardı o binada?"
"Patronum değilsin Crouch. Çekil önümden" kız eliyle çocuğu omzundan ittiğinde çocuk sinirle kızı kolundan tutup duvara itti
"Haddini aşma Fern. Bu yıl son. Mezun olduğumuzda evleniyoruz bunun ailelerimiz için önemini bildiğin halde sorumsuzca davranmaya devam ediyorsun." Kız kolunu çocuğun elinden kurtarırken sinirle güldü
"Her şey o aptal düğün ve veliaht olmakla ilgili. Daha fazla sinirlenmeden çekil yolumdan"
"Benimle nasıl konuştuğuna dikkat et Fern. O partide ne işin vardı diyorum sana?"
"Seni ilgilendiren kısım ne çekil şurdan"
"Ben senin erkek arkadaşınım"
"Bunu sorgulamama sebep oluyorsun"
"Fern. Açıklama. Şimdi."
"Barty siktirgit-" kızın sinirli sesi yüzünde hissettiği elle durulurken önünde sinirden deliye dönen çocuğa baktı. Boş kolidorda sadece ikisi vardı.
"Aptalın tekisin"
"Fern bekle" kız sinirle çocuğu itip ilerlerken çarptığı bedenle gerileri"Hey, iyi misin?" Önünde duran yakın arkadaşına baktıktan sonra derin bir nefes verdi
"Senin arkadaşın Regulus." Çocuğa kısaca cevap verdikten sonra kolidordan çıkıp merdivenlere ilerledi.—
Karagölün tam ters tarafında, köprünün yanındaki çimlere oturmuş soğuk göl suyunun siyah elbisesinin ayaklarını ıslatmasına izin verirken gözünden süzülen yaşlara aldırış etmedi Bridget.
Tüm bu düğün ve veliaht olayı onu çok geriyordu. Arkadaşlarının çoğu hatta erkek arkadaşı resmi olarak ölüm yiyenlere katılmış, hatta işaretlerini almıştı. Bridget'in henüz işareti yoktu ama bir gün babası elbet isteyecekti. Ve yazın.. yazın bir düğünü vardı. Ailesinin uygun gördüğü damat adayı olan erkek arkadaşı Barty ile düğünleri organize edilmişti.
Bütün bu düşüncelerin içini kemirmesine izin verirken yanındaki çimlerde bir hareketlilik hissetti
"Selam" siyah saçlı çocuk gömleğinin düğmeleri açık biçimde yanına atladığında içtiklerinin az da olsa etkisinde olduğu belliydi. Kafasını çevirip bakmadi bile Bridget. Onun kim olduğunu gayet iyi biliyordu
"Partiden aniden ayrıldın. Asıl eğlenceyi kaçırdığın için üzüldüm" pişkin pişkin konuşan çocuk göremesede gözlerini devirdi Bridget
"Niye? Yoksa Potter'ın burun deliklerinden bira içişini mi kaçırdım?" Alayla konuşan kıza güldükten sonra boğazını temizledi çocuk
"Hayır ama benimle daha fazla dans etme şansını kaçırdığıni söyleyebilirim" O an kafasını çevirdi Bridget, ıslak gözleriyle yanında oturan güzel yüzlü çocuğa baktı.
"Ah, prenses ağlıyo" gözleri kızın yanağına kayana kadar ağlamasını önemsememişti ama kızın beyaz tenindeki kırmızı lekeyi gördüğünde sırıtışı düşüp gözlerini korku kapladı.
"Hey, noldu?"
"Önemli birşey değil"
"Kim yaptı bunu?"
"Siktiretsene. Önemli değil diyorum."
Çocuk daha fazla ısrar etmek yerine elindeki şişelerden birini kıza uzattı. Normalde olsa asla umursamadan zorlayabildiği kadar zorlardı ama bu gece bunu yapmak istemiyordu.
Çocuğun verdiği şişeyi bitirdikten sonra yanında oturan çocuğa döndü Bridget."Partiyi çok beğendim. Sizin gibi bir grup salak için gayet güzeldi."
"Hah. Syltherin prensesi bu şekilde iltifat ediyor demek. Aptal sevgilin gelip çomak sokmasaydı çok daha fazla eğlenebilirdin."
"Barty sadece bazen...bazen çok yoruyo. Tüm o veliaht işleri ve o" kızın gözleri dalarak dediklerine karşılık vermeden yüzünü izledi çocuk. Ay ışığının altında parlayan saçlarınıBridget, bu gece çok fazla içmişti ve artık yaptığı eylemleri sorgulamıyordu
"Hiç yapmaman gerektiğini bildiğin birşeyi yaptın mı Black?"
"Şuan burda seninle konuşuyorum ya" Sirius alayla konuştuğunda Bridget'da gülümsedi"Peki ya daha farklı birşey"
"Ne gibi?" Sirius yattığı yerden doğrulup kızla aralarındaki mesafeyi kapatırken gülümsedi.
"Bunun gibi mesela" Bridget aralarındaki santimlerin yok olmasını sağlayarak dudaklarını önünde oturan siyah saçlı çocuğunkilerle birleştirdi. Doğru veya yanlış, bunu bilmiyordu ama lanet olsun! Çok iyi hissettiriyordu.
Sirius, sarışın kızın öpücüğüne aynı heycanla karşılık verdiğinde bunu ne kadar uzun zamandır yapmak istediğini düşündü. Aralarındaki iletişim gittikçe derinleşirken kıyafetleri çimlerin üzerine yayıldı.—
Belinde hissettiği kollarla gözünü açtığında üzerindeki gömleğin açık bıraktığı bacaklarının esen meltemden diken diken oluşunu hissetti. Yattığı yerden doğrulduğunda yaşadığı şeyler bir bir aklına gelirken ufuk çizgisinde gördüğü ışıkla yanında duran kıyafetlerini alıp çimlerden kalktı Bridget. Hala daha uyuyan çocuğa biraz baktıktan sonra birinin görme ihtimaline karşı hızlıca ordan ayrılırken üzerindeki gömleği birinin arayıcılığıyla geri götürebilceğini düşündü.
Dün gece her ne kadar sarhoşta olsalar ikiside olanları hatırlayabilecek kadar ayıktı ve eğer Bridget bundan pişman olduğunu söylese bu büyük bir yalan olurdu. Ama bunun bir daha olmayacağını kendine söyledi. Bridget sadece Sirius Black ile bir gece geçirmişti ve bunu Fern Brìgh olarak birdaha asla yapmayacaktı.
705 kelime
Kisa bir bolum ama prolog oldugu icin sorun olmaz umarimKonuyu dogru yansitabilirsem cok guzel ilerleyecegini dusundugum bir kitap. Umarim size dogru yansitabilirim.
Yorumlarinizi benimle paylasmayi unutmayin sizi seviyorum iyi okumalar <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Extraordinary Parents | Sirius Black
FanfictionBir savaşın ortasında, genç ve umursamazız. Ve sen bana bir gün kaçabileceğimizi söylüyorsun Sirius Black fanfiction Bütün hakları kara gölde saklıdır.