Extraordinary Parents | Sirius Black

Do not marry him

Artık gözle ayırt edilebilecek şekilde belli olan belini kapatmak için kalın siyah kumaşı siyah elbisesinin beline doladıktan sonra odasından çıkıp dışarıda kendisini bekleyen arkadaşlarının yanına ilerledi

"B sonunda geldin! Hadi Dora bekliyo" dedi Evan sarışın kızın kendine adımlamasıyla. Bugün Rawenclaw binasında bir parti vardı ve Pandora sarışın kızın kesinlikle gelmesini istemişti.

Bridget kumral arkadaşının koluna girdikten sonra merdivenlerde çıkmaya başladı
"Son zamanlarda hasta gözüküyosun B" dedi Evan "senin için endişeliyiz"
Bridget derin bir nefes aldı
"Sadece gerginim, hepsi bu" kumral çocuk arkadaşına sorgulayıcı bir bakış attıktan sonra daha fazla kurcalamaya karar verdi.

Kalenin öbür ucundaki en yüksek kulede ise düzenledikleri partilerle ünlü dört genç, mavi salonun içinde çalan müzikte içkilerini yudumluyordu

Salona giren Slytherin öğrencileriyle kalabalığın çoğunluğu o yöne döndü
"Sonunda!" Dedi Pandora, ikizi ve en yakın arkadaşına adımlarken "gelmeseydin cidden üzülücektim Bridget" siyah elbiseli kıza kollarını doladığında Bridget karşılık verdi "seni asla kırmam" Pandora ikisinin içeri geçmesine izin verdikten sonra arkadaşlarına bardaklarını uzattı "keyfinize bakın!"

Aradan bir saat geçmiş, parti hareketlenmişti. Bridget ise hareketli müziğe inat bulabildiği en kuytu köşede oturuyordu. Çalan müziğe yavaş yavaş kafasını sallerken karnında hissettiği haraketlenme ile olduğu yerde durdu. Bir süre sonra kendi kafasında kurduğunu düşündü ama tekrar hissettiği his ile ellerini beline yerleştirdi.

İşte buydu, ona tepki gösteriyordu.
Dört aydır ilk kez onu hissetmenin getirdiği duyguları tartmaya çalıştı. Ama emin olduğu tek bir şey vardi ki o da mutluluktu. Belki bu öğrenildiğinde en acımasız şekilde öldürülebilirdi ama tanrım...o canı hissetmek, elinin sıcaklığına verdiği tepkiyi hissetmek..bu tarif edilemezdi.

Odanın öbür yanında ise Sirius Black, gülümseyen kızı izliyordu. Kızın gülümsemesi büyüyünce kendisi de güldü

"Geç olmadan konuş" dedi James aylak aylak sallanarak arkadaşının yanına geldiğinde. Her halinden çakır keyif olduğu belliydi
"Ne?" Diyebildi Sirius, sonunda gözlerini kızdan ayırarak

"Bu yaz düğünü var. Biliyosun dimi?"
Sirius biraz düşündü, gülümsemesi düştü "bu beni niye alakadar etsin?" Dedi sahte bir merakla. James nefes verirken alayla güldü "her neyse salağa yatmaya devam et. Sadece söylüyorum. Hey Evans!.." daha sonrasında sallana sallana dans pistine ilerleyip siyah saçlı çocuğu düşünceleriyle bıraktı.

James haklıydı. Sirius her ne kadar kabul etmek istemese de bu kızda ona ait bir şeyler vardı. İlk başlarda gerçekten sadece dış görüntüsünden etkilendiğini düşünmüştü ama 4 aydır bulabildiği her fırsatta izlediği kızda onu gülümseden bir şeyler vardı.

"Tamam" dedi Sirius kendi kendine. "Onunla konuşucam" bardağındaki ateş viskisini tek dikişte boğazından aşağı yuvarladıktan sonra Bridget'in oturduğu köşeye adımlamaya başladı.

"Hayatım" genç oğlan kollarını kızın omuzlarına sardı
"Barty?" Bridget şaşkınlıkla önündeki çocuğa bakıyordu.

Sirius gördüğü şeyle ayaklarının zemine çivilendiğini hissetti. Toparlanmak için derin bir nefes aldıktan sonra boğazını temizleyip adımlarını tekrardan içki masasına çevirdi.

"Seni çok özledim" dedi Barty, kelimeleri uzata uzata konuşması ve duruşundaki gevşeklikten açıkça sarhoş olduğunu görebilirdiniz.
"Barty sarhoşsun"
"Yapma böyle Fern" dedi Barty sesini yükselterek "hatalıydım biliyorum ama affet" Bridget'e olabildiğince sokulurken kızın ayağa kalkmasıyla koltuğa düştü
"Barty"
"Lütfen Fern" dedi Barty ayağa kalkıp sarışın kıza tekrar yaklaşırken
"Uzak dur" dedi Bridget. Bu kadar insanın içinde olay çıkartmak istemiyodu
"Hadi ama" dedi Barty mızmız bir seste "sadece öpüşüp barışamaz mıyız?" Yüzünü kıza yaklaştırdığında Bridget derin bir nefes aldı. Şuan burdaki herkes nişanlı olduklarını biliyodu.
"Barty sarhoşsun"
"Naz yapma iştee" dedi Barty dudaklarını kızın boynuna gömerek. Bridget hızla göğsüne koyduğu elleriyle çocuğu kendinden uzaklaştırdı
"Dur artık tamam mı? Yarın ayıldığında konuşucaz" Bridget anladığından emin olup ayrılmak için arkasını döndüğünde bileğine dolanan güçlü ellerle derin bir nefes verdi

"Bırak"
"Nişanlımla vakit geçirmek istiyorum" dedi Barty, Bridget'i kendine çekerken
"Barty bırak"
"Hadi ama" Bartynin uzata uzata devam ettirdiği amasının tam ortasına yediği yumruk hali hazırda zor ayakta duran bedenini yere sererken müziğinde durmasına sebep olmuştu

"Sana bırakmanı söyledi" dedi Sirius, tek elini sıkabildiği kadar sıkı bie yumruk yapmış, diğer eliyle ise Bridget'i arkasında tutuyordu. Bartyden ses gelmediğinde etrafına bakmadan Bridget'in elinden tuttuğu gibi Ravenclaw ortak salonundan ayrıldı.

"İyi misin?" Dedi Sirius, Bridget hala olanın etkisindeyken kafasını salladı. Kızması mı lazımdı? Yoksa teşekkür mü etmeliydi?

"Yaptığın şey gereksizdi" dedi derin bri nefes aldıktan sonra.
"Seni rahatsız ediyodu" Sirius üstündeki deri ceketi çıkarıp Bridget'in omuzlarına bıraktıktan sonra adımlarını bahçeye yönlendirdi
"Bu aralar halsiz görünüyorsun" dedi cebindeki plakadan bir sigara çıkartıp yakarken
"Yorgunum sadece" dedi Bridget, Sirius'un ceketini omuzlarında alıp kollarına geçirirken

Sirius bu cevabın üstüne sarışın kızı süzse de bir şey demedi.

"Neden Barty ile evleniyosun ki" dedi Sirius bir süre sonra "aptalın teki"
Bridget son dediğine güldükten sonra derin bir nefes aldı
"Ailemi tanımıyomuşsun gibi konuşuyosun"

"Senin yerinde olsam kaçardım. Ki biliyorsun benim bir nişan atmışlığım var" dedi son cümlesinde böbürlenerek

"Bu yüzden bir Gryffindorsun. Nişan konusuna gelirsek; benim veya Barty'nin, Cissy gibi bozulmaz yemin verip kurtulma şansı yok. Ne yani babamın karşısına çıkıp 'hey ben bozulmaz yemin verdim evlenemem' desem yaşamama izin mi vericek? Kendisi beni öldürür yemini bozmama gerek bile kalmaz" Bridget hüznünü gülerek saklamaya çalışsa da Sirius ne kadar zor olduğunun farkındaydı.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra Sirius izmaritini yere atıp ezdi.

"Onunla evlenme" dedi kızın gözlerine bakarak "mutsuz olucaksın"