İnsan bazan yanlış yapar ve pişman olur ama bazanse iyiki yaptım der. Pişman olsada olmasada zaman geriye dönemiyor. Ama geçmişteymiş gibi yaşanabiliyor.
13/12/2016
(Yazarın anlatımıyla)Kışın soğuk rüzgarı ve havada uçuşun kar taneleri küçük Karaca heyecan dolu bir günün ardından evine dönmek üzere okul servisine biner . Evinin önüne geldiğinde kapının önündeki arabaları ve akrabalarını görür . Evine koşarak girer içerideyse bütün tanıdıklarını görür. Herkes gözyaşı döküyor ve feryat ediyor. Karaca'nın yüzündeki gülümseme solar çünkü anlamıştır. Gördükleri gerçek miydi yoksa yine kabusundemiydi emin değildi. Ama anladığı tek şey birdaha anne ve babasını göremeyeceğiydi , birdaha yiyemeyecekti annesinin o güzel sarmalarini , birdaha gidemeyecek ti babasıyla balık tutmaya bir daha asla bir aile fotoğrafları olamayacaktı . O an keşke diye düşündü keşke sabah annemle o kıyafet tartışmasını yapmasaydi keşke anneme bir sarlabilseydi ama çok geçti. Artık ne annesi ne babası hayattaydi.
*
Karanlık... Bazılarına göre korku,bilinmezlik ama bazılarına göre huzurdur. Bana göreyse bir kabus.
Yine o karanliktayim o ağaçların arasında koşuyorum yine kaçıyorum. Ama kimden kaçtığımi hala bilmiyorum. Hızlı inip kalkan göğsum, alnımdan akan ter ve içimdeki korku. Ahh.. ağzımdan çıkan yine o inilti yine taşa çarptım ve uyandım.
Yaklaşık 6 senden beri gördüğüm o kabus. Bunun bir kabus olduğunu bilsemde benim için gerçektı.
Boğazim kurumuştu su içmek için yataktan kalkacağım sırada aşağıda adım sesleri duydum. Yavaşça yataktan kalktım ayağımı yere bastığımda canım acıdı. Dün okul maçında ayağımi bükmüştüm. Canım yanıyordu ama yinede yürüyebilecektim. Yavaşça aşağı indim ve salona doğru ilerlediğim sırada arkamda bir hareketlenme oldu. Yerimde buz kesmiştim. İçimdeki korku tüm vücuduma yayılmıştı. Arkama dönüp bakacağım an o kişi koca eliyle ağzımı kapattı. Ve bilincim kayboldu.
🌌
Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda salondaydim. Karşımda Yiğit vardı.
"Yiğit" dediğim an bakışları bana döndü.
"Günaydın güzellik uyandın sonunda" "Ben kaç saattir baygınım "
"Yaklaşık bir saat olsa gerek"
"Senin ne işin var burada"
"Seni pazar kahvaltısına götürelim demiştik yani ben Ege ve Araz. Ama evine geldiğimizde Kapın açıktı ve sen yerde yatıyordun. Araz kafayı yedi o an sinirle sena bunu yapanı bulmaya gitti sanırım bilgisayarını çalmış. Yüzünü gördünmu?"
"Hayır görmedim. Kim olabilirki kime lazım bilgisayarım?"
"Şüphelendiğin biri varmı " kafamı iki yana salladım çünkü yoktu."Araz kafayı yedi sana aşık biliyorsun demi ama görmezden geliyorsun"dedi konuya alakasız bir şekilde.
"Yiğit biz sadece arkadaşız bundan ötesi yok. Ayrıca onun bana aşik olduğuda yok o Baharı seviyor. "sesim yükselmişti
"Hayır o seni seviyorum seni sevmeseydi iki dakikada sınır küpüne dönüşmezdi"
"Yiğit... Bilmiyorum hiçbir şey"
"Sende ona aşıksın" hızla kafamı ona çevirdim "Yiğit bak ne ben ona aşığım ne o bana biz sadece Arkadaşız. Ayrıca şuan bunun sırası değil ve lütfen bir daha bu konuyu açma" arkadaş kelimesini heceleyerek söylemiştim.
"Tamam üstlenmeyeceğim ikinizde salaksıniz" hiçbir şey demedim çünkü doğru söylüyordu bende onu seviyorumdum ama dile getiremiyordum .🌌
Yaklaşık beş on dakika geçmişti ben o sırada üzerimdeki gri yıldız desenli pijamayi çıkartıp siyah eşofman ve yeşil sweatshirt girip saçımı yukarıdan topuz yapmıştım. O an kapı çaldı muhtemelen Ege ve Araz gelmişti dudağıma nemlendirici şurup hemen aşağı indim. Yiğit kapıyı açmıştı bile herkes salona geçmişti salona girdiğimde bakışlari bana döndü.İlk Arazla göz göze geldik nasıl olduğumu anlamak için gözümün tam içine bakıyordu. Her zaman baktığı gibi. Egeyse ilk söze giren oldu baş belamiz uyanmış" dediği an bakışlarımi Arazdan alarak ona bakıp gülümsedim. "Nasıl oldun?"
"İyiyim. Siz nasılsınız yorgun görünüyorsunuz." Araza baktı ve sonumu yanıtladı "İyiyiz biz sadece değerli bir arkadaşımızın eve hırsız girmiş ve onu kişiyi bayıltmış onu bulmaya gittik o kadar" dedi her zamanki espri ile .
"Peki bulabildiniz mı bari ?"
" Yan sokaklara baktık hatta kamera kayıtlarına bile ama yok ." Sadece kafamı salladım. Ama içimde bir korku vardı.
"Peki çıkalım mı o zaman önce karakola gideriz sonrada kahvaltıya aç olmalısın. "
" Tamam ben montumu alıp geliyorum " diyip yukarı çıktım siyah montumu ve çantamı alıp çıktım. Beni arabada bekliyorlardı. Kışın ortasında olduğumuz için hava buz gibiydi
Yaklaşık kırk dakika sonra karakola vardık. Tek tek ifadelerimizi verip kahvaltıya gittik .Selamlar Umarım beğenmişsinizdir.
Sonraki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perdenin Arkasındeki Karanlık
Fiction généraleKaranlık, geçmiş, gelecek , bilinmemezlik ama yinede bir arada kalabilmek. Bu beş kişinin hikâyesi beş kişinin macerası ve bu beş kişinin yaşamı. Karaca, Araz, Ege, Yiğit ve Işık birbirini tanıdığını düşünen ama aslında hiçbiri birbirini tanımaya...