Sahte Samimiyet

2.4K 218 239
                                    

Selamlar şekerlerim, bu bölümde yazım yanlışlarım varsa affola.

Diğer bölümde çok az yorum geldi, bu bölümde biraz yorum atıp mutlu edin beni. 🥹🥹

İyi okumalar 💓

****

Hoseok ile beraber polis merkezinde, tırı içeriye sokmuş, ardından toparlanmamı ve onu takip etmemi istemişti, dediğine göre taehyung bey beni depoda görmek istiyormuş görende sanacak, bana aşık olmuşta görmeden yapamıyormuş falan, sinirlerim fazlasıyla bozulduğunda, hiç bir şey yapmayarak paşa paşa geldiğinden beri sessiz olan hoseok'u takip etmiş, park halindeki arabasını işaret ederek binmemi istemişti, ne yani onunla mı gidecektim ben, ee ama benim arabam vardı zaten.

"Ben kendi arabam ile gelirim "

"Olmaz benimle geleceksin " sözüme karşı kaşlarını çatıp önümde dikildiğinde, göz ucuyla süzüp garip bir şekilde ona bakmayı sürdürmüştüm, neden onunla gittiğini anlmayan bakışlarla bakmaya devam ederken, bıkkınca nefes bırakıp ardından sözüne devam etmişti.

"Taehyung'un isteği bu, benimle alakası yok " kaşlarını 'oldu mu' der gibi işaret edip, ardından arabasına hızla binip, ard arda korna çalmaya başladığında dışarıda ki bütün meraklı bakışlar bize dönmüştü, daha doğrusu bana dönmüştü, sinirle ağzımdan bir kaç söz geveleyip, hızla arabasına bindiğimde. Bana bakıp alayla sırıtıp ardından arabayı sürmeye başlamıştı Aptal herif.

"Hepiniz aynısınız hepinizden nefret ediyorum."

"İnan bana aynı duyguları bizde hissediyoruz." Dikiz aynasını düzeltip, ardından duygusuz gözlerle bana baktığında yutkunup, bakışımı ondan çekmiştim, hiç bir şey yapmadığm halde benden nefret ediyorlardı, peki ben ne hisetmeliydim, hiç yere acı çektiğim halde.

"Bak şu an ne durumda olduğunu bilip, ona göre sözlerine de dikkat etmelisin, yoksa inan bana bizim hiç acımamız olmaz hele de kim taehyung'un asla olmaz,. " Bakışlarımı camdan çekip konuşan bedene çevirdiğimde, Bakışlarını direksiyondan ayırmayıp, konuşmasını bitirmişti, gözlerimi sıkıca kapatıp yanaklarımdan istemsizce düşen yaşları hiçe sayarak, göz yaşlarımın akmasına izin vermiştim, yanımda ki herifin şuan bana bakışını bile umursayacak durumda değildim. Sadece artık yorulmuştum, fiziksel ve ruhsal açıdan acı çekiyordum, her ne kadar güçlü kalmayı istesem de bir müddet sonra vücudum buna izin vermiyordu.

Göz yaşlarımı kolumun ucuyla silip, vardığımız o iğrenç depoya baktığımda, midem ansızın kasılmış, kalbim istemsizce hızlı hızlı atmaya başlamıştı, içeriye girip onun yüzünü görmek istemiyordum, bunu şuan her türden red ediyordum, çünkü acı çekeceğimi biliyordum, yine kafama buyruk gidip onlara karşı kötü sözler söyleceğimi de biliyordum, başımı sıvazlayıp inmemi bekleyen hoseok'a göz ucuyla bakıp ardından, istemeyerek arabadan indim.

Bugün belki de o yapmak istediğim şeyi yapabilirdim, belki de fırsatımın bugün doğacağını düşünebilirdim, kötü kötü düşünüp kendimi daha çok çöküntüye sokmak yerine ona karşı bulacağım deliler ile onu tıkmayi hedefleyebilirdim, ama nasıl yapacaktım, onun yerinde ondan gizli nasıl bulacaktım, bunun için biraz kafa yormam gerekecekti belki depoya girdiğimde aklıma bir şeyler gelebilridi, umarım gelirdi.

Koluma değen ellerle istemsizce arkaya doğru adım atmış, tedirgin gözlerle hoseok'un eline bakmıştım.

"Ne diye bekliyorsun yürü hadi" bu sefer kolumdan çekiştirip beni depoya soktuğunda, dikkatimi çeken tek şey, güzelce hazırlanmış olan yemek masasıydı, üstünde her türden yemekler ve yerde duran bir kasa dolusu pahalı diyebileceğim farklı farklı içkiler duruyordu, siktir bu bir şaka olmalıydı.

𝐓𝐇𝐄 𝐃𝐀𝐑𝐊 𝐏𝐀𝐑𝐀𝐃𝐈̇𝐒𝐄//𝐓𝐀𝐄𝐊𝐎𝐎𝐊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin