one

2.2K 116 277
                                    

kurguyla ilgili gerekli açıklamaları ilerleyen bölümlerde yapacağım ama aklınıza takılan bir şey olursa sorabilirsiniz. sınır koymuyorum ama BOL yorum rica ediyorum.

-

Elimdeki ağır tepsiyi sarsmamak için adımlarıma çok dikkat eder, salona girerken Yeter teyzemin anneme "Bu kızı da bir baş göz edemedik..." dediğini duydum. Her zamanki gibi benden bahsettiğini anlamamla anında suratım asıldı, bütün gözleri üzerimde hissederken sessiz kalarak çay servisi yapmaya başladım. Laf yetiştirmeyi, meramımı anlatacağım diye kendimi paralamayı bırakmıştım artık, asla anlamıyorlardı çünkü. Benim bir lafıma on katıyla karşılık veriyor, çekinmeden bel altı vuruyorlardı. Akraba değil akbaba diye boşuna söylenmiyordu.

27 yaşında, yıllardır İstanbul'da yaşayan muhafazakâr-modern bir Kürt ailesinin üçüncü kızları olarak üniversiteden mezun olduğumdan beri duyduğum bu laflar, vücudumun bağışıklık kazanmasına sebep olmuştu. Yine de canım sıkılmıyor değildi, özellikle son zamanlarda bildiğiniz zorbalık görüyordum bu konuda. Bizim ailede bir kızın ideal evlilik yaşı 22-23 civarı olduğu için beni direkt evde kalmış kabul ediyorlardı. Teyzemler ve halamlar her geldiklerinde bu konudan dem vuruyor, benim de orada olup olmadığıma aldırış etmeden nutuk çekiyorlardı.

Üç teyzem ve iki yengem gelmişlerdi misafirliğe, yedi kadın olarak salona doluşmuştuk şimdi. Annem ve Yeter teyzem daha rahat olduğu için yere oturmuş, sırtlarını duvara vermişlerdi. Leman ve Ayfer teyzemse yan yana bir koltukta, Zeynep ve Melek yengem de diğer koltuktalardı. Haziran ayının bunaltıcı sıcaklığı sebebiyle evde ne kadar kapı pencere varsa açılmış, başörtüler çıkarılıp bir kenara atılmıştı. Çaylarını bıraktıktan sonra üzerimdeki tuniği düzelterek yengemlerin arasına oturdum, bu esnada evlenmem hakkında en ısrarcı ve eleştirel davranan Yeter teyzem konuşmaya devam ediyordu.

"... Ben sana zamanında dedim Ayten, mezun olur olmaz evlendirelim dedim de dinletemedim. İşe başlayıp elleri para gördüğünde böyle kimseyi beğenmemeye, açılıp saçılmaya başlıyorlar işte. Başında biri dursa böyle olur muydu bu, Dilan'a da her gün söylüyorum. Ailemize uygun birini buldun buldun, bulmadın gözünün yaşına bakmadan nişanlarım seni diye..."

Bahsi geçen kuzenim Dilan daha on yedi yaşındaydı, bizimkiler bu yaşta başlıyorlardı telkinlere. Sağ olsunlar sayelerinde bilinçaltımıza kalıcı olarak yerleşen evlilik ve çocuk temalarıyla büyüyorduk. Bilgileri olmadığı konularda bile daima fikir sahibiydiler, her hareketime yapacak bir yorumları vardı. En basitinden günlük hayatımda pantolon giymem bile tetikliyordu onları, etek varken o da neydi değil mi? Sonuçta muhafazakârlığın da seviyeleri vardı, tercih ettiğim kıyafetler ve hafif de olsa yaptığım makyaj bile "yollu" olarak görülmeme yol açıyordu.

Ben düşüncelere dalar, yine kendimi berbat hissetmeye başlarken solumda oturan Zeynep yengem elini dizime koyup gülümsedi ve "Günahtır abla, gitmeyin üstüne. Vardır bir bildiği, Zülal maşallah yaman kızdır. Aklına yatan birini bulduğunda o da yuvasını kurar elbet, nasip bu işler." dedi. Minnetle baktım ona, bu kadın da olmasa ne yapardım bilmiyordum. Hemen sonra Melek yengem kolumu dürterek benimle göz teması kurdu ve pusuda beklermiş gibi girdi lafa. İşte başlıyorduk...

"Bırak Allah aşkına Zeynep, otuzuna merdiven dayamış kıza da iki çift laf edemeyecek miyiz artık? Benim elimde iki çocuk vardı onun yaşındayken, bu daha evlenecek de doğuracak da... Hep diyorum, pısırık bu ailenin çocukları vallahi. Kızım azıcık açın gözünüzü, korkmayın milletten. Hayır yapamıyorsanız da söyleyin, biz usulüyle halledelim."

Nefret ediyordum bu kadından, gerçekten iliğimle kemiğimle nefret ediyordum. Her bir araya geldiğimizde mutlaka aklıma kazınacak bir şekilde laf sokuyor, sinirlerimi bozuyordu. Bilmiyordum, kendi küçük yaşta okumadan evlendirildi diye benim imkanlarım mı zoruna gidiyordu, neden bu kadar hırçındı konu ben olduğumda? Normalde sessiz sakin bir yapım vardı, topluluk içinde cazgırlık eden bir tip değildim. Yine de Melek yengem her zaman hak ediyordu ağzının payını almayı, o yüzden tam dudaklarımı aralamıştım ki en büyüğümüz olan Leman teyzem boğazını temizledi. Hepimiz saniyesinde hazır ola geçtik, o konuşuyorsa çıt çıkarılmazdı bizde.

false starts × g&gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin