four

2.1K 112 611
                                    

hardkapitalizm gururla sunar, geç olsun güç olmasın diyelim 🎉🎁🥳🎈🎊

yorum yapın abla biliyorsunuzzz

-

ertesi gün

Ayağımın altındaki gaz pedalına hafifçe dokunurken kimseye çaktırmadan kontrollü nefesler alıp veriyor, gerginlikten oradan oraya kayan gözlerime hakim olmaya çabalıyordum. Yoldaydık, Karadoğanların evine gidiyorduk. Babamın bizzat teklif etmesi sebebiyle -nedense Nurhan'ı gördükten sonra araba kullanmam konusunda daha bir destekleyici davranıyordu- arabayı ben kullanıyordum.

Nurhan demişken, aslında onu daha bu sabah görmüştüm, dün konuştuğumuz gibi doktora sonuçları göstermek için hastaneye gitmiştik. Yemek molasında gelip beni şirketten almıştı, hastane şirkete yakın olduğu için bir saatte halletmiştik neyse ki. Hamile kalmama, çocuk doğurmama engel teşkil edebilecek hiçbir rahatsızlığım olmadığını öğrenmemiz ikimizi de sevindirmişti. Doktor yakın zamanda çocuk sahibi olmayı planladığımız için bana vitamin bile yazmıştı. Açıkçası olaylar o kadar hızlı gelişiyordu ki, nerede ne tepki vermem gerektiğini ben de bilmiyordum. Ben nasıl sadece bir günde evlenme, çocuk yapma gibi meselelerin ortasında bulmuştum kendimi?

Bu arada Nurhan evde sabahtan beri büyük bir telaş olduğunu, akşam bizi misafir edecekleri için hummalı bir hazırlık telaşının başladığını söylemişti. Beş kişi gidecektik aslında ama yine de bir Kürt ailesi klasiği olarak Karadoğanlar bize bir ömür boyu yetecek kadar yemek hazırlıyorlardı anlaşılan. Mahçup olsam da bir şey diyememiş, gülmekle yetinmiştim. Halamlar ve teyzemler da gelmek istemişlerdi ama babam bir dahakine diyerek ertelemişti bunu.

Nurhan hastaneden sonra beni tekrar işyerime bırakırken tıpkı dün yaptığı gibi alnımdan öpmüş, uzun parmaklarının sırtıyla yanaklarımı okşamıştı. Genellikle duygularını belli eden bir insan olmamama rağmen kızarmıştım, fiziksel temastan hoşlanmayan ben onun dokunuşlarından rahatsızlık duymuyordum. Bilmiyordum, Nurhan bana dün tanıştığım biri gibi gelmiyordu, sanki yıllardır birlikteydik. Bana yakınlık göstermesi, benimle ilgilenmesi hoşuma gidiyordu. Yine de aramızda birdenbire oluşan bu elektrik, ayarlarımla oynuyormuş gibi hissediyordum. Bu yüzden ne olur ne olmaz diyerek kontrollü gitmeye çalışıyordum, birbirimize deli divane olmak için henüz çok erkendi.

Babam ve annem aşiret arkamızdan konuşmasın diye düşünerek iki-üç poşet dolusu ikramlık almıştı, bense ne yaparsak yapalım onların yanında fakir kalacağımızı bildiğimden daha rahat davranıyordum bu konuda. Halbuki bu rahatlığımın tam aksine, yapabileceğim en resmi kombini yapmıştım. Bu sefer pantolon yerine siyah, dar kesim bir kumaş etek, üzerine siyah-beyaz renklerde kısa bir hırka giymiş ve aynı renkte düz bir şal takmıştım. Kısa topuklu, bantlı rugan ayakkabılarımla tamamlamıştım bu kombini, çoraplarım ten rengiydi. Makyajım da dünkü gibi hafifti, ekstra olarak eyeliner vardı sadece. Güzel göründüğümün farkındaydım, iyi hissediyordum.

Babam yanımdaydı, annem ve ablalarımsa arka koltuktalardı. Arabada babam olduğu için pek konuşamıyorlardı, normalde eminim yol boyunca uğraşırlardı benimle. Şimdi üç kız annemle babamın sohbetini dinliyorduk, yeğenlerimi yengemlere bırakmıştık. Trafiğe kalmayalım diye işten bir saat erken çıkmıştım bugün. Navigasyonu takip ediyordum, on dakikalık yolumuz kalmıştı. Necmettin bey az önce babamla konuşmuş, yolu karıştırmadığımızı teyit ederek kapatmıştı. Evde kaç kişinin, kimlerin olduğunu, nasıl bir ortama gireceğimizi hiç bilmediğimden istemsizce geriliyordum.

Dakikalar sonra sağdaki lüks sokağa, villalar tarafına doğru saptık, haziran ayında olduğumuz için hava henüz kararmamıştı. Kapısının üzerinde yaldızlı büyük harflerle "Necmettin Karadoğan ve Ailesi" yazan, üç katlı, bahçeli villayı gördüğümüzde ablamlarla aynı anda iç geçirmiştik. Kornaya basmama gerek kalmadan açılan sürgülü demir kapıların ardından bir an şaşkın şaşkın önümdeki heybetli binaya baktım.

false starts × g&gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin