okuyan dostlarımdan bol oy ve yorum rica ediyorumm
-
Üzerimdeki bej tuniği çekiştirir, bizimkilerin bütün ısrarına rağmen değiştirmediğim aynı renkteki kumaş pantolonumun kemerini düzeltirken aynadaki aksimi bininci kez süzdüm. Şık dursun diye dolgu topuklu terlikler giymiş, pastel tonlardan devam ederek taba rengi desenli bir eşarp takmıştım. Bileğimde babamın doğum günümde hediye ettiği altın saat vardı, hafif bir makyaj yapmıştım. Kumral tenimde çizgi gibi görünen ince kaşlarımı yukarıya doğru taramış, ela gözlerimi çerçeveleyen seyrek kirpiklerimi rimelle belirginleştirmiştim. Dudaklarımı kalemle çerçevelemiş, daha kalın görünmelerini sağlamıştım. En sevdiğim parfümümden de bolca sıkmıştım, velhasıl podyuma çıkmaya hazırdım.
Saat bire yaklaşıyordu, Karadoğanların birazdan burada olacağını tahmin ediyorduk. Annemler beni sabah yedide kaldırmışlardı, Delal ablamı ve çocukları arabayla otogardan alıp gelmiştim. Kalabalık olmasın diye yeğenlerimi yengemlere, kuzenlerimin yanına bırakmıştık, eniştemler gelmemişti. Erkekler salondayken kadınlar oturma odasındalardı, hazırlıklar tamamdı. Bizim semaver büyüklüğündeki çaydanlıklar çıkarılmış, acı Seylan çayı demlenmişti.
Halamlar ve teyzemler, ablamlar, yengemler, annem odada sıkış tepiş oturuyorlardı, bense fenalık geldiğinden evin içinde dolanıp duruyordum. Sağ olsunlar bana bir şey yaptırmamış, her işi onlar üstlenmişlerdi. Hayatımda ilk kez kendim için böyle bir organizasyon dahilinde bulunduğumdan mıdır bilinmez, normalde sakin bir yapım olmasına rağmen bir hayli heyecanlanmıştım.
Heyecanımın yanında gergindim de. Bizimkiler pantolonumu çıkarıp etek giymem için neredeyse yalvarmışlar, ben kabul etmeyince Kürtçe sitemlerle kendi aralarında sohbete dalmışlardı. Melek yengem sabahtan beri saçma sapan laflar ediyordu, yok Nurhan ablayı görünce küt diye düşüp bayılma, yok ilk günden çok istekli görünme, yok laf yetiştirip çirkeflik etme... Neyse ki sinirlerimin bozulduğunu fark eden Zeynep yengem her zamanki gibi bana destek çıkarak onu başımdan defetmişti.
Aslında sinirlerimi asıl bozan şey, bu işin arka planda nasıl işlediğini Leman teyzemin ağzından dinlemem olmuştu. En basit haliyle Nurhan da ailesi de beni tanımıyordu, sadece kız bakıyoruz diye duyurmuşlardı. Teyzem bu arayıştan haberdar olunca aklına direkt ben gelmiştim, bizden onay alınca Nurhan'ın annesi Saliha hanıma telefon açmış; onları bize davet etmişti. Boşanmadan sonra ilk kez bizim eve geleceklerdi, muhtemelen onlar da fotoğrafımı bile görmemişlerdi. Sadece bizim ailenin, Salih'in kızlarının methini duymuşlar, buna güvenmişlerdi. Bildiğiniz meyve sebze gibi pazara çıkarılıyordum yani, görücü usulü zaten böyle bir şeydi ama yine de çok garip geliyordu.
Az sonra sıkılarak oturma odasına yöneldim, eşikten adımımı atar atmaz herkes bana dönerken halının üstüne oturmak için çömeldim. Delal ablam hemen ayağa kalktı ve "Üstün kırışmasın, buraya otur." diyerek bana yer verdi, kırışsa ne olacak sanki diye düşünürken tartışma çıkarmak istemeyerek koltuğa geçtim. Yer değiştirmemizin ardından başımı kaldırdığımda pür dikkat beni izleyen eleştirel gözler, bir anlığına kendimi tutamayıp gülmeme sebep oldu. Teyzemler ve halamlar beni ilk kez görüyorlarmış gibi bir titizlikle, kusur ararmış gibi inceliyorlardı.
Zeynep yengem de benimle gülerken annem uyarır gibi "Zülal." dedi, krize girmemek için kendimi dizginlemeye çalışırken elimi ağzımın üzerine örttüm. Onlar tövbe tövbe diye mırıldanarak, herhalde böyle ciddi bir ortamda çocuk gibi gülmemi bir gelin adayına yakıştırmayarak kendi sohbetlerine dönerlerken ben de telefonumla oynamaya başlamıştım.
Aradan birkaç dakika geçti, Leman teyzemin telefonu çalmaya başladı. Herkes sus pus kesilip ona dönerken gözlüklerini takıp ekrana bakarak "Saliha." diye mırıldanmış ve telefonu açmıştı. Kürtçe sohbetten anladığım kadarıyla varmak üzerelerdi, bizim sokağın adını soruyorlardı. Teyzem bağıra çağıra cevap verirken Melek yengem ayağa kalkmış ve sevinçle "Gelmişler." diyerek mutfağa koşmuştu, oradaki pencere sokağı görüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
false starts × g&g
Teen Fiction+18 OKUYUCU İÇİN UYGUNDUR! Yirmilerinin ortalarında bir yandan çevresindekilerin yaptığı evlilik baskısına direnmeye, diğer yandan hayatının tadını çıkarmaya çalışan Zülal, biricik teyzesinin isteğiyle Karadoğan aşiretinin büyük kızları Nurhan'la ta...