Nesliden...
Baharın yanına kıvrılmış şu Teletabilerin son güncellemesine göz atıyordum. Yine bomba bir haber olmalı, çünkü yorumlar coşmuştu. Ben mi? Hah, ben Emir Harmanın kim olduğunu dahi bilmiyorum ki?
"Emir değil mi o fotoğraftaki?" Gözlerimi şaşkınlıkla Bahara çevirdim.
"Tanıyor musun?" Başını salladığında telefonu ona biraz daha yaklaştırdım.
"Tanıyorum tabi, Onurun çocukluk arkadaşı. Bayağı büyümüş, en son on yaşlarında falan görmüştüm." Başımı sallarken Onurun homurtusunu duydum.
"Yine mi buradasın sen?" Ona inat Bahara biraz daha sokulduğumda Bahar da saçlarımdaki elini yeniden hareketlendirmişti. Ah, bu hissi gerçekten sevmiştim...
"Yine de hatırlayabildin. Süper bir hafızan var." Baharın yanağına sulu ve de sesli bir öpücük kondurdum. Gördüğünüz üzere Onur yokmuş gibi davranmak oldukça kolay.
"Kim kimi tanımış?" Tabi bir de herşeye burnunu sokmasa...
Baharın yatağının diğer kenarına da o yayıldığında Bahar telefonumu ona doğru döndürdü.
"Emirden bahsediyordum." Onurun yüzünü buruşturmasına karşılık tek kaşımı kaldırdım. Bak sen? Acaba Onur Çeliker, Emir Harmanla pek anlaşamıyor mu?
"Bu fotoğraf... Teletabiler?" Telefonumu annesinin parmakları arasından hızla çekti ve bizim gibi sırtını yatağın arkasına vererek oturdu. Yüzünü sinsi bir sırıtış kaplarken artık Onurun Emir denen o çocuğu artık sevmediğine emindim. Çünkü haber Emir Harmanın büyük bir kavgaya karıştığıyla ilgiliydi.
"Bu bloğun çok okuyucusu var mı ya?" Dudaklarımı büzüştürdüm.
"Sanırım. Eylül ve senin fotoğrafın da bayağı ses getirmişti." O tuhaf gülümsemeyle telefonuma bakmayı sürdürdü ve daha önceki haberlere göz atmaya başladı. Ama okumuyordu sanırım, sadece bakıp geçiyordu. En sonunda elleri rahat durup ekrana bakıp donakaldığında Bahar gibi ben de ekrana doğru eğildim. Ama göremiyordum, bana göre fazla uzaktı. Yüzündeki sinsi sırıtış yavaşça kaybolurken kaşları çatılmıştı. Bu ifade sinirli olduğunda takındığı ifadeydi sanırım; çatık kaşlar ve iç taraftan yanağına baskı uygulayan bir dil.
"Bu kız kim? Emirin sevgilisi falan mı?" Onur telefonu kucağıma doğru fırlattı.
"Nereden bilebilirim anne?" Sesi.. fazla sertti. Annesiyle ilk defa böyle konuştuğunu görüyordum.
"Onur! O senin arkadaşındı."
"Artık değil!" Onur odayı terkederken kucağımdaki ters dönmüş telefonu elime aldım ve ışığı sönmüş ekrana dokandım.
Baharın Emir olarak hitab ettiği çocuk kameraya tüm sevimliliği ile gülümsüyordu. Böyle bakınca... kötü biri değil gibiydi, Onurun ondan hoşlanmamasını anlayabilirdim ki evet, Onur pek iyi biri değildi. Peki ya yanındaki kız ve oğlan? Gerçekten Baharın dediği gibi bu kız Emirin sevgilisi miydi?
Rüzgar bana bundan hiç bahsetmemişti. Acaba Rüzgarın görevinin daha doğrusu Çelikerle bir bağlantısı olan görevinin ve şuan Burçinin yanında olmasının bu fotoğrafla bir alakası olabilir mi? Emir Harman, Burçin ve Saner denen sınıfızdaki çocuğun aynı karede olmasıyla??
★★★
Burçinden...
Doruk gibi yatağa sırt üstü uzanmış tavanı seyrediyordum.
"Ne var yani bunda?" Dakikalar sonra dudaklarımdan dökülen sadece bu cümleydi. Çünkü duyduğumda... şaşırmıştım. Tesadüftü. Başka bir açıklaması yoktu.
Doruk başını yatakta bana doğru çevirdiğinde umursamadım, sadece tavana bakmayı sürdürdüm.
"Olabilir tabi, neden olmasın ki? Taner Sılanın eski sevgilisi olabilir, bu... mümkün." İç çektiğinde nefesi suratıma çarptı. Bu koku- "Yeniden sigaraya mı başladın sen!?" Elini ağzına dayayıp yeniden gözlerini tavana dikti.
"Sadece bir tane."
"Doruk ya! Hani bırakmıştın?" Yatakta doğrulup ona doğru dönmüş ve bağdaş kurmuştum. "Neden sözünü tutmuyors-"
"Şuan sigara içmemden daha önemli sorunlarının olduğunun farkında mısın sen?" Yavaşça doğruldu ve ellerimi yakaladı.
"Öncelikle... şu Emir köpeği. Sen onu sevdin değer verdin, yaptığı yanına mı kalacak. Ayrıca Sanere nasıl bu kadar çabuk güvenebilirsin? Nasıl onu affedebilirsin? Sırf o ortaya bir fikir attı diye Onur Çelikerle iş birliği yapmak da ne? Sen benim sinirlerimi zorlamak zorunda mısın kızım? Onur hem tehlikeki biri hem de Tanerin kardeşi. Eski sevgilinden intikam almak için yeni sevgilinin kardeşini kullanman gerçekten çok mantıklı Burçin, aferin. Hem... Taner Sıla denen o kızdan ayrılır ayrılmaz nasıl sana o şekilde yaklaşabilir? Sen o kadar acı çekerken o nasıl o kadar rahat olabilir? Anlamıyorum. Bu işin içinde bir iş varmış gibi geliyor. Üstelik sen dedin; o gece Sıla da oradaymış diye. Sadece bir iddia mı yani? Ben-"
"Ne olabilir ki?" Doruk içinde biriktirdiği herşeyi biranda dökmüştü ortaya. Haklıydı belki hepsinde ama... "Doruk, Taner kötü biri değil. Bak... ona karşı o anlamda birşeyler hissetmesem de o benim hep yanımdaydı. Üç ay boyunca sadece bekledi. Başka ne olabilir ki?" Başını iki yana salladı.
"Bilmiyorum ama.. baştan beri Taneri sevemediğimi ve ona güvenemediğimi biliyorsun." Başımı salladım.
"Biliyorum." Ve ellerini sıktım. "Başka var mı?" Tek kaşını kaldırdı.
"Ne var mı?"
"Konuşmadığımız mesele. Canını sıkan başka bir davranışım?" Başını hızla salladığında yüzümü buruşturdum. Kankam bana nasıl da dolmuş böyle.
"Kıskanıyorum." Kaşlarımı çattım. Ne demek kıskanıyorum? "Aşağıdaki çocuk. Tamam iyi çocuk kabul ama... baban ablana öyle dedi diye hemen kabullendin bakıyorum. Hemen kardeş yaptın kendine." Dudaklarını sarkıttı. "Ben neciyim burada?" Sırıtarak saçlarını karıştırdım ve yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
"Sen benim biricik kankacığımsın."
***
Sırtımının soğuk duvara çarpmasıyla dişlerimi birbirine bastırıp sessiz bir küfür savurdum. Canım acımıştı.
"Ne bok yiyorsun sen?" Gözlerimi karşıya dikip bana hesap soran kişiye baktım.
Tenefüste kantine gitmek için basamaklardan inerken bir anda daha da aşağı çekilmiş ve kullanılmayan küf kokan bodrum katının duvarına sert bir şekilde savrulmuştum.
Karanlıktı. Yüzünü sadece merdiven arasından sızan az biraz ışık sayesinde görebiliyordum.
"Neden cevap vermiyorsun?" Ne olmuştu ki? Neden böyle sinirlenmişti. Daha dün herşey normal gibiydi.
İki adımla tam önüme geldiğinde ellerini başımın iki yanımda duvara yasladı.
"Eğlenceli miydi?" Dişlerini sıkarak yüzünü yüzüme biraz daha yaklaştırdı. "Arkamdan yeterince güldünüz mü!?"
"N-ne demek istiyorsun?" Sesli bir kahkaha attığında yüzüne bakabilme cesaretini gösterebilmiştim ama... kahkahalarını aniden kesip gözlerini gözlerime çevirdiğinde kendime lanet ettim. Gözlerinde öfkeden başka birşey yoktu.
"En çok neyden tiksinirim biliyor musun Burçin Soral? Beni annemle tehdit edenlerden." Derin bir nefes aldığında yüzüme çarpan nefesiyle gözlerimi kırpıştırdım. "Bunu şimdiye kadar iki kere yaşadım. Biri sen... diğeri de lanet olasıca sevgilin."
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek~Eve Dönüş 2
General Fiction"Eğlenceli miydi?" Dişlerini sıkarak yüzünü yüzüme biraz daha yaklaştırdı. "Arkamdan yeterince güldünüz mü!?" "N-ne demek istiyorsun?" Sesli bir kahkaha attığında yüzüne bakabilme cesaretini gösterebilmiştim ama... kahkahalarını aniden kesip gözleri...