4. Bölüm: "17."

1.7K 103 33
                                    

🫶🏻

Dursun başkan ile ilk kez karşı karşıya kalacaktım. Ama bunun için heyecanlanma lüksüm yoktu. Nicolò'nun menajeri araçta oturuşunu bozup bana doğru döndüğünde merakla ne söyleyeceğini bekledim.

"Türkçe sözleşmenin maddelerini bir de sen okur musun?"

"Ebenin nikahını da okur muyum acaba?" Sinirle mırıldansam da yüz ifademde hiçbir değişiklilik yoktu.

"Deniz! Kızım demesene öyle şeyler!" Şoför Metin abi beni uyardığında umursamadan devam ettim.

"Ne var abi ya? Dolandırıcı mıyız biz? Madde mi değiştireceğiz? Triplere bak."

"Bir sorun mu var?" Menajer merakla sorduğunda gözüm Zaniolo ailesininin üzerinde gezindi. Hepsinin yüzünde aynı meraklı ifade hakimdi.

"Hayır, trafiği sordum. Sözleşmeyi okumak için ne kadar vaktimiz var, onu öğrenmek istedim." Gevşek bir ifadeyle kafa salladığında içimden sabır çekerek uzattığı ipadi aldım ve çevirmeye başladım.

Sonunda stadyuma geldiğimizde ben de sözleşmeyi çevirmiş akıllarında kalan soruları da sabırla cevaplamıştım. Toplantı odasına çıktığımızda kenara geçtim. Fotoğrafçılar fotoğraf alırken Dursun başkan henüz gelmemişti. Ben de son üç gündür yaptığım gibi telefonumu elime alıp Twitter'a girdim.

Birkaç adres tweeti kaydırdığımda karşıma çıkan tweetle olduğum yerde kalmıştım. Tüm Galatasaray hesapları paylaşmıştı dün, ben anca görebilmiştim.

Muhammed Emin Özkan.

Gözlerimden yaşlar süzülürken edit videosunun sesi tüm odada yankılanmaya başladı. Oda telefonumdan çıkan ses haricinde sessizleştiğinde burnumu çekip kafamı kaldırdım. Zaniolo ailesinin ve odadaki diğer herkesin gözü benim üzerimdeydi. Kapıdan girmekte olan Dursun başkanın da.

Herkes yerlerine yerleştiğinde kendimi az da olsa toparlamıştım. Eğlenceli bir şarkı eşliğinde neden ağladığımı sorguladıklarını tahmin edebiliyordum. İmzalar atıldığında Nicolò için Galatasaray formasının gelmesini bekliyorduk. Boğazımı hafifçe temizleyip söz almak adına Dursun başkanımıza baktım. İzni verdiğinde konuşmaya başladım. Aynı zamanda da telefonumdan az önce gördüğüm tweeti açıyordum.

"Başkanım, görmenizi istediğim bir şey var. Hatta transferimizin de görmesini istediğim." Tweet yeterince açıklayıcı olduğu için direkt telefonumu çevirip gösterdim.

"Muhammed kardeşimizi henüz on yedi yaşında depremde kaybettik. Onun anısını yaşatmalıyız diye düşünüyorum. Onun için bir şeyler yapmalıyız." Dursun başkanın da gözleri dolduğunda elini one doğru uzatıp "Çevir," dedi.

Onların gözü zaten benim üzerimdeydi.

Aynı şekilde telefonu ona çevirdim ama sadece videoyu gösterdim. Yüzünde geldiğinden beri ilk kez oluşan ufak bir tebessümle videoyu izlerken kaşları çatılmıştı. Neden üzüldüğümüzü anlamaya çalışıyordu sanırım.

"Bu videoyu hazırlayan kardeşimizin adı Muhammed Emin Özkan. O on yedi yaşındaydı ve senin transfer haberini aldığında heyecanla hazırlamıştı videoyu. Bu onun son paylaşımı oldu, kendisini depremde kaybettik."

Tebessümü yüzünde asılı kalırken birkaç dakika öylece durdu.

"Çok üzgünüm."

Derin bir nefes aldım.

"Onun anısını yaşatmak için bir şeyler yapmalıyız diye düşünüyoruz." Konuşmama devam edecektim ki gözlerini telefonumdan yüzüme çevirdiğinde bir şeyler söyleyeceğini anlayıp bekledim.

"17 numarayı istiyorum." Bu kez öylece kalan bendim. Bizim yapmak isteyeceğimiz şeylere uyum sağlamasını bekliyordum tabii ki ama direkt kendisinden böyle düşünceli bir fikir çıkmasını da beklemiyordum.

Biz oyuncuları seçerken sadece oynadıkları futbola değil karakterlerine de bakıyoruz.

"Transfer videosunda da Muhammed'in yaptığı edite yer verebiliriz." Sosyal medya sorumlumuz Coşkun abi de kendince bir fikir sunduğunda herkes onaylamıştı. Fikirler çoğalırken Nicolò'nun formayla fotoğrafları çekilmiş, transfer videosu için çekimler yapılmıştı.

İşimiz bitmiş, aileyi otele bırakmak için otoparka iniyorduk. Açıkçası bana ihtiyaç olacağını pek zannetmiyordum fakat Metin abi yine de gelmemi istemişti.

"Yardımlar burada mı devam ediyor?" Sorusuyla kafamı kaldırıp yeşil ceketini üzerine giymeye çalışan Nicolò'ya baktım.

"Evet. İnsanlar yardımlarını burada topluyor ve Galatasaray olarak deprem bölgelerine tırlarla yolluyoruz."

"Oraya gitmek istiyorum. Ben de yardımcı olabilirim belki." Transferimiz her cümlesiyle beni bir kez daha şaşırtırken içim sıcacık olmuştu. Bizden biri gibiydi. İçimizden biri gibi.

Ailesi araca geçtiğinde biz de birkaç kişi eşliğinde yardımların toplandığı kısma geçtik. Büyük ilgi vardı ona. Ama o sıfır egoyla bir anda eğilmiş yerden kolileri kaldırmış, içlerini yönlendirmeler eşliğinde doldurmaya, bantlamaya başlamıştı.

Gözlerim onun üzerindeydi. Her hareketini karşı konulamaz bir merakla inceliyordum. İçindeki vicdan ve merhamet duygusu çok büyüktü. Acımıza sadece üzülüp bağışımı yaptım zaten diyip geçmek yerine acımızı sahipleniyordu. Gerçekten bir şeyler yapmaya çalışıyordu.

Omzumda hissettiğim elle yanımda beliren bedene baktım. Gözleri büyük bir dikkatle onun üzerindeydi.

"Çok büyük karakter."

...

:)

nasıl gidiyo sizceee

eksik ya da saçma bulduğunuz bir şey/ler var mı?

160323 | 18:21

harika çocuk | N.Z.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin